Etha: Kaburgası kırıkken işkenceye uğradı!

Polisin Gezi Parkı’na dönük 15 Haziran’da başlayan saldırısında kaburga kemiği kırılan ve hemen ardından gözaltına alınarak 4 gün havasız bir hücrede tutulan ESP İstanbul İl Yöneticisi Beycan Taşkıran, “Devrimcilerin ve halkın direnişi AKP’ye gereken dersi verecektir” dedi.

Beycan Taşkıran 15 Haziran’da Gezi Parkı’nı boşaltmak üzere başlayan polis saldırısında kaburgası kırılan ve hemen ardından gözaltına alınan sosyalist bir kadın.

18 Haziran günü sabaha karşı Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) dönük polis operasyonunda gözaltına alınan ve kaburgasında kırık olduğu yaklaşık 10 gün boyunca anlaşılamayan(!) Taşkıran’ın sağlık durumu iyiye gidiyor. Henüz normal bir şekilde yürüyemeyen ve nefes almakta zorluk çeken Taşkıran’ın kırılan kaburga kemiklerinin iyileşmesi zaman alacak. Taşkıran mümkün olduğunca sabit kalarak iyileşmeyi bekliyor.

Yaralanması ve hemen ardından gerçekleşen gözaltı sürecine ilişkin konuştuğumuz Taşkıran sözlerine, “Gezi şehitlerini anıyor ve buradan tutsak düşen yoldaşlarımıza selam gönderiyorum” ifadeleriyle başlıyor. Sağlık durumuna ilişkin ise Taşkıran’ın yorumu ise, “Ne yazık ki sokaktaki pratik mücadeleden koparan bir durum oldu. Bu üzücü bir şey” oluyor.

KABURGASINDA KIRIK VARKEN 4 GÜN GÖZALTINDA TUTULDU

ESP İl yöneticisi olan Taşkıran 16 Haziran günü TOMA’nın çok yakından sıktığı tazyikli su ile yaralanır. Taşkıran polisin yoğun saldırısından ötürü kitlenin Tünel’e yöneldiğini ve en önde olduklarından TOMA’yla yüz yüze kaldıklarını belirterek yaralanma anını şöyle anlatıyor: “Ara sokaklar polis tarafından tutulmuştu. TOMA doğrudan kitleye yönelmişti. Çok yakın mesafeden su sıktı ve duvara çarparak yere düştüm. O zaman tabi anlamadık kırık olduğunu.”

Saldırı akşamı ağrılarının çoğalmasından ötürü Okmeydanı Hastanesi’ne gider Taşkıran. İlk muayenede göğsünde ezilme olduğu teşhisi konulur. Taşkıran ağrılarının şiddetlenmesi ve ateşinin yükselmesi üzerine 17 Haziran’da tekrar gider hastaneye. Eve döndüğü gece, yani 18 Haziran sabaha karşı saat 04.00′te ise, polis evine baskın düzenler. Taşkıran bütün ağrılarına ve yaralı olmasına rağmen 4 gün gözaltında tutulur.

GAZ DEĞİL, TÜBERKÜLOZMUŞ…

Gözaltında da ağrıları şiddetlenerek devam eden Taşkıran yoldaşlarının ısrarı üzerine Haseki Hastanesi’ne götürülür. Burada doktorlar kırık kaburgaya tüberküloz teşhisi koyarlar. Taşkıran ciğerlerindeki yoğun duman görüntülerinin polisin gaz bombalı saldırılarıyla alakalı olduğunu ısrarla belirtmesine rağmen doktorlar, “Bizim bunu ispatlama şansımız yok ama durum iyi görünmüyor” diye cevap verir.

Taşkıran Haseki’de ve Adli Tıp’ta polisin doktorlara, “Bizden kaynaklı olmadığını söylediniz değil mi? Bu tüberküloz daha önce olmuş bir şey. Bizimle alakası yok bu olayın. Ortada darp yok zaten” dediğini de sözlerine ekliyor.

KADINLARA YOĞUN CİNSEL TACİZ

Gözaltı süreci ise işkencelerle doludur. Yaralı olmasına rağmen polis gözaltındaki diğer ESP’lilere olduğu gibi Taşkıran’a da işkence yapar. Taşkıran uğradıkları işkenceleri ise, “Gözaltı sürecinin kendisi bir işkenceydi zaten. Onun dışında kelepçeleme, darp ve zorla tükürük örneği alma işkencelerine maruz kaldık. Gözaltında psikolojik işkenceyi çok etkin kullandıklarını gördük. Kadınlar her zaman ikinci bir işkenceye daha, cinsel tacize maruz kalıyorlar. Bizde dönük de sözlü cinsel tacizler yaygın olarak devreye sokuldu. Gözaltında sürekli cinsel içerikli konuşmalarına maruz kaldık. Özellikle genç kadın yoldaşlarımızın üzerine çok gittiler. Onlara ‘Görüşelim, telefonumuzu verelim’ teklifinde bulundular. Bizim için de kendi aralarında ’4 gün geçmiş ne muhatap oluyorsun bunlarla banyo bile yapmadılar’ şeklinde konuşuyorlardı. Aşağılama, hakaret sürekli yaşandı” sözleriyle ifade ediyor.

HAVASIZ HÜCRELERDE GÜNLERCE GÖZALTI

Günlerce polisin gaz bombalı saldırılarına maruz kalan, nefes alma problemleri taşıyan insanlar polis tarafından kapalı hücrelere konur. Çok kötü ve havasız bir hücrede kapılar kapalı bir şekilde tutulduklarını belirten Taşkıran bu durumun sebebini ise, “Sizin diğer yoldaşlarınızla iletişim kurmanızı birlikte türkü söyleminizi, slogan atmanızı, işkenceye tepki vermenizi istemiyorlar” sözleriyle açıklıyor.

ESP’ye dönük Gezi operasyonu kapsamında gözaltına alınan aralarında Taşkıran’ın da olduğu 70′e yakın sosyalist gözaltı sürecinin başından itibaren işkenceye maruz kalmıştı. Devrimcilere arabalara doldurup üzerilerine gaz sıkılmış, kolları ve parmakları kırılmıştı. Kadınlara ise bütün bunlara ek olarak çıplak arama işkencesi uygulanmıştı. Taşkıran, zorla tükürük alma işkencesine ve yaşadıklarına ilişkin suç duyurusunda bulunacaklarını da sözlerine ekliyor.

‘GEZİ DEVRİMCİLERE ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ’

Taşkıran’ın devletin ESP’ye bu kadar çok saldırma nedenine ilişkin ise, “Türkiye halklarının isyanı karşısında AKP ve rejim buradaki en bilinçli özneler olan sosyalistler ve devrimcileri teslim alarak toplumu sindirebileceklerini düşünüyorlar. İzliyoruz bugün haberleri gerçekten artık gülünecek duruma geldiler. Yani hayatın her alanını yeniden daha büyük bir baskıyla denetim altına alabileceklerini zannediyorlar. O nedenle bu yönelim bu açıdan çok şaşırtıcı değil onlar şaşırıyor daha fazla şaşıracak, egemenler açısından böyledir. Hem devrimcilerin direnişi hem halkın direnişi onlara gerekli dersi verecektir” şeklinde konuşuyor.

Taşkıran sözlerine sürecin devrimcilere çok şey öğrettiğini belirterek devam ediyor. Paris komününü ve o insanların duygularını anlama şansı doğduğunu ifade eden Taşkıran sözlerini, “Yıllardır devrimin nasıl olacağını konuşurduk. Bu uğurda mücadele ederdik. Ve Taksim komününde bunu yaşadık” diyerek sonlandırıyor.

Yıldız Tar
3 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; etha.com.tr

    This post is also available in: İngilizce