Sendika org: Direnişte katledilenlerin aileleri Ankara’da binlerle buluştu

Haziran Direnişi’nde evlatları katledilenlerin aileleri, Ethem Sarısülük’ün yaşamını yitirmesinin 40. gününde Ankara’da buluştu. Aileleri önce TBMM’de, ardından Ethem’in vurulduğu Güvenpark’ta binlerle birlikte açıklamalar gerçekleştirdi.

hazirananneleri

Emek ve Demokrasi Güçleri ve Ankara forumlarının çağrısını yaptığı Güvenpark’taki eyleme aileler, Elektrik Mühendisleri Odası’ndan yürüyerek geldi. Alkışlar ve sloganlarla alana giren aileler, hep birlikte Ethem’in vurulduğu yere karanfillerini bıraktı. Aileler, yine alkışlar arasında parkın merdivenlerine yöneldi ve burada basın açıklaması başladı.

Aileler, Ethem'in vurulduğu yere karanfiller bıraktı.

Aileler, Ethem’in vurulduğu yere karanfiller bıraktı.

Basın açıklamasında Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşan İsmail Kaygusuz, aradan geçen 40 günde katillerin hala halk arasında dolaştığının altını çizdi. Mağdurların suçlu ilan edilmesine tepki gösteren Kaygusuz, Haziran Direnişi ile birlikte artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve umutların arttığını da kaydetti.

TBMM’deki basın toplantısında ve Güvenpark’taki eylemde aileler, evlatlarının öykülerini, hayallerini ve mücadelelerini anlattı. Konuşmalar sırasında duygulu anlar yaşandı, ağlayanlar oldu. Aileler, aynı acıların tekrar çekilmemesi için davaların peşini bırakmayacaklarını da dile getirdi. Aileler özetle şunları söyledi:

Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert: Antakya’dan, ilk günden bu yana direnen Armutlu’dan geliyorum. Polis tüm ülkede olduğu gibi orada da olanca gücüyle saldırıyor. İsrail’in Filistin’e uyguladığı gibi bir abluka altındayız. Palalılar, katiller dışarıda gezerken, gencecik kardeşlerimiz öldürmeye teşebbüsten gözaltına alınıyor. Peki hayatında gördüğü tek bıçak ekmek bıçağı olan kardeşimin katilleri nerede? 53 gün geçti. 53 günde küçücük bir Cömert ailesinden kocaman bir Cömert ailesine dönüştük. Katiller sadece polisler değil. Talimatı veren emniyet yetkilileri, valiler ve polis şiddetini meşru gören Recep Tayyip Erdoğan bu ölümlerden sorumludur. Ağzından her gün hakaretler dökülen başbakanın bu dünyada olmasa, diğer dünyada iki elim yakasında. Kardeşimin ölüm emrini sen verdin.

Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz: Alim ne umutlarla Eskişehir’e gitmişti. 20 yaşında bile değildi. Elinde taş yoktu, sopa yoktu. Ama onu öldürenlerin görüntüleri silindi. Neden silindi o görüntüler? Bu çocuk de yaptı? Katilleri sokakta dolaşıyor, masum çocuklarımız öldürülüyor. Katiller bulunduğunda gözüme bakabilecekler mi? Katilleri koruyan devlet büyüklerinin vicdanları sızlamıyor mu? Ama bugün kendimi iyi hissettim. Benim bir Alim gitti ama yüzlerce, binlerce Alim oldu. Hep beraber mücadelemizi daha da büyüteceğiz.

hazirananneleri2

Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz: Acımız büyük. Kardeşimin katilleri bunun hesabını nasıl verecek? Onun öldürülme görüntüleri var ama 18 dakikası yok. Delillerin karartıldığı şüphesi içindeyiz. Davalar çok yavaş ilerliyor. Ama biz hep birlikte, binlerce Ali, Ethem, Mehmet, Abdullah, Medeni olarak mücadele edeceğiz. Yürüttükleri mücadelenin ne kadar haklı olduğunu göstereceğiz. Yaşasalardı “mücadelemin bu kadar iyi anlaşılacağını tahmin edemezdim” derlerdi. Hesabını soracağız.

Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük: Benim oğlum öldürüldü ama binlerce evlat kazandım. Ama burada kalmayacak. Hesabını soracağız. Bizim başımıza ne geldiyse, ne acı çekiyorsak Tayyip Erdoğan da aynı acıyı çeksin.

Ethem Sarısülük’ün ağabeyi Mustafa Sarısülük: Biz bunun hesabını soracağız. Şimdiden bayramın kutlu olsun sayın başbakan.

Ethem Sarısülük’ün avukatı Kazım Bayraktar: Beş siyasal cinayet işlendiğini gördük. Failleri bellidir. Polis ve onlarla işbirliği yapan sivil çeteler ve siyasal iktidardır. Polis ve yargı görüyoruz ki cinayetlerin aydınlatılmasını engellemeye çalışıyor. Bu beş cinayetin hepsini AİHM’e götüreceğiz. İç hukukun bitik olduğunu söyleyeceğiz. Beş cinayet var, bir tane tutuklu yok. Türkiye’de yargı bitmiştir.

hazirananneleri3

Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş: Yaram her geçen gün daha fazla kanıyor başbakan yüzünden. Benim yaramı o kanatıyor. Acaba kendi evladının başına bunlar gelse böyle konuşabilir miydi?

Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş: Biz insanız. Dini inançlarımız var. Ne olduğunun ne önemi var. Başbakan çocuklarımıza çapulcu diyor, benim içim yanıyor.

Medeni Yıldırım’ın annesi Fehriye Yıldırım: Oğlum vurulduğunda 19′unun ilk günüydü. 18′i yeni bitmişti. Medeni’nin katili bellidir. Oğlumun ve tüm bu çocukların katili Tayyip Erdoğan’dır. Biraz vicdanı olsaydı, vicdanı onu tartardı. Ama başbakan vicdansızdır. Gencecik çocukların katilidir. Eline taş bile almamış oğlumun katillerinin bulunmasını istiyorum. Umarım oğlum başbakanın rüyasına girer. Oğlum sınav sonucu dahi öğrenemeden katledildi.

Medeni Yıldırım’ın ağabeyi Mehmet Yıldırım: Kardeşim Lice’de kolluk kuvvetleri tarafından katledildi. Ben de oradaydım. Karakoldan çapraz ateş açtılar. Yaralıları toplamaya çalışıyorduk. Bir yandan da sürekli gaz bombası atılıyordu. 9 yaralı var dendi ama 21 yaralı vardı. Tamamı silahla ateş açılması sonucu yaralandı. Birçoğu sırtından vuruldu. Kamera görüntülerinde neden ses yok? Benim kardeşim sınava yeni girmişti. Sonucu öğrenmek için üç gün sonra Diyarbakır’a gidecekti. Gidemedi, sonucunu göremedi.

Gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya: 11 Haziran’da polisin doğrudan hedefleyerek attığı gaz bombasıyla gözümü kaybettim. Eşim her gün damla damlatırken köşeye çekilip ağlayan annemin hesabını kim verecek? Ama ben karanlık bir dünyaya iki gözle bakmaktansa, aydınlık bir dünyaya tek gözle bakmayı tercih ederim. Bu ülke için gözümü feda ederim. Bizler palalı değiliz, bizler halkız. Gözümü kaybettiğimden beri işimi kaybettim ve işsizim.

26 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız: http://www.sendika.org