BirGün: Her şeye rağmen mücadelemiz tüm meşruluğuyla sürüyor

Gezi Parkı direnişinin kuşkusuz en önemli bileşenlerinden birisiydi Taksim Dayanışması. Taksim’in yayalaştırılması projesinin ortaya atıldığı günden itibaren konuyu gündeme taşıyan ve mücadelesini sürdüren Taksim Dayanışması, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet yetkililerinin de sıkça hedefi oldu. Taksim Dayanışması üyelerinden Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Merkez Yönetim Kurulu’ndan Gürkan Akgün ile Taksim Dayanışması’nı ve direnişin bundan sonra nereye evrilebileceğini konuştuk.

taksim dayanışması

Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nin baş aktörlerindendi. Siz böyle bir kalkışmayı bekliyor muydunuz?

Bu Taksim konusu bir buçuk sene öncesinde başlayan bir konu aslında. Başbakanın seçimler öncesinde bir gün seçim propogandası olarak öne koyduğu; Topçu Kışlası ve dalış birimleriyle beraber bir proje bütünüydü. O günlerde, Taksim’in kamusal alan olması ve çok önemli oluşu, bir tarihi anlama sahip oluşu doğayı, yeşili, Taksim’i korumamız gerektiği için sebebiyle Taksim Dayanışması kuruldu. Bir buçuk senedir de eylemler sürüyor. Geldiğimiz nokta, 27 Mayıs’tan beri geldiğimiz nokta hem bu projenin birikimi, hem de 1 Mayıs’ta kutlamayı Taksim’de yapmakisteyen kitlenin gördüğü, kabul edilemez şiddetle geldi buraya. Bunun haricinde toplumda genel bir baskı da var, toplumun günlük kararlarının ve yaşayış biçimlerinin dahi iktidar tarafından, kamuoyuna sorulmadan, sağlık, eğitim alanında çok ciddi bir baskı oluşturulmasının da bu ayaklanmanın başlamasında rolü çok büyük. 27 Mayıs günü, ağaçlarına, doğasına, parkına sahip çıkan insanlara insafsız saldırılar başlamasıyla insanlar “Yeter” dedi Sonra bu iş, her kesimde insanla kitleselleşti. BU, hiçbirimizin öngörüsünde değildi. Ancak hiçbir toplumsal ayaklanma, öngörülerek yapılmaz zaten.

Direnişin ilk gününden bu yana mücadelede neler değişti ? Sizin bu değişimdeki gözlemleriniz neler?

Direnişin ilk noktasından itibaren, fiili bir durum vardı. (Anlatım bozukluğu, ama çıkartmadım, sen bak istersen) Kışlayı yaptırmamak, yaşam alanlarımıza, kamusal alanlarımıza sahip çıkmak, karar mekanizmalarında söz hakkı sahip olma talebi vardı. Bunlar çok meşru talepler elbette. Bu insanlar öyle çok şiddet gördü ki, bu şiddet büyüdükçe mücadele de büyüdü. İktidar bu olaylara her seferinde “Provokatörler var” diyerek yaklaştı ama, esasen kendisi provokatör oldu her seferinde. Bizim taleplerimiz o kadar meşru ki, mücadelemiz asla desteğini kaybetmedi. En azından şu anda, yargısal olarak Gezi Parkı’nı kazandık, park olarak kalması için. Her ne kadar gözaltılar, tutuklamalar olsa da, yargısal kazanımlarımız sürüyor en azından.

Siz direnişin bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz ? Bundan sonra direnişin nereye gideceğini düşünüyorsunuz?

Bugün geldiğimiz nokta bize şunu gösteriyor: Polis şiddeti, medya suskunluğu, karalamalar, üretilen komplo teorilerine karşın mücadelemiz tüm meşruluğuyla sürüyor. Halkız, haklıyız. Bu mücadele barışçıldır. Asla yaratılmaya çalıştığı gibi bir şiddet içermemiştir bu direniş. Bu mücadele haklıdır, çünkü kent hakkını savunmaktadır insanlar. Sermayenin beton egemenliğine karşı biz doğadan yanayız, demektedir. Çok temel bir talep işte bizimki. İnsanların kendi hayatlarına dair muktedir olmak istemelerinin mücadelesidir bu. Her türlü baskıya, tutuklamaya, gözaltına karşı destek sürüyor. Umuyorum, hem polis şiddeti biter, hem de bu sürüncemede kalmış ve yargılanmayan eli sopalıların yargılaması gerçekleşir. Kayıplarımız, yaralılarımız var. Artık bizim bu kayıpları vermek istemiyoruz. Bu mücadele her alanda sürüyor, Gezi Parkı kazanıldı, bitti, olmadı. Şu an hala evrilmekte bu süreç.

Önümüzdeki dönemde Taksim Dayanışması ne yapmayı düşünüyor? Şu an önüne koyduğu hedefler neler?

Geçtiğimiz hafta gündemimiz gözaltıydı. Bu da bir kazanım, arkadaşlarımızın çıkması. Şimdi çıktılar, çok mutluyuz, mücadelemiz sürüyor. ŞU an bakacak olursak, TMMOB’a saldırı var. TMMOB’u kaybedersek, Dayanışma gücünü yitirir. Onların yanındayız. Kocamustafapaşa’daki saldırılara bakacak olursak, onların yanındayız. 3. Köprü planiptalinin üzerine gideceğiz. Biz dayanışmayı olabildiğince büyütmeye çalışacağız. Bundan sonraki süreçte, öncelikle temel taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. Gezi’yi savunmaya devam edeceğiz.

‘Forumlarda yeni bir demokratik kültür inşa ediliyor’

Peki bu park forumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu forumlar nereye evrilir? Ve siz bu forumların nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Forumlarla beraber aşağıdan yukarı bir demokrasi inşa ediliyor. Bu forumlar, insanların kendi hayatlarına dair karar alma isteklerini bize gösteriyor. Bu sürecin olumlu olduğu inancındayım. Bu forumlara bakacak olursak, şu an bazılarında çok nitelikli tartışmalar oluyor, hemen eyleme dökülüyor, bazılarında da daha tartışma boyutunda ilerliyor. Forumların işleyişlerindeki bu farklılıklar çok normal tabii ki. Kentin sorunlarının tartışılması bakımından çok önemli olduğu inancındayım. Kentsel dönüşüm, 3. köprü, İstanbul’un kuzeyinin imara açılması gibi birçok boyutu var bu sorunların. Kent sorunlarının yanı sıra, eğitimle ilgili de, sağlıkla ilgili de çok ciddi sorunlar var elbette. Ben umuyorum bu forumlar gerçek demokrasinin inşası olduğu inancındayım. Bakın Gezi , bu mücadeleyi tüm Türkiye’ye ve dünyaya gösterdi. Sizin AVMniz, binalarınız varsas bizim de dayanışmamız var denildi. Başka bir hayatın mümkün olduğu görüldü.

Şayen Tokyay
23 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;birgun.net