Yurt: İhsan Eliaçık ‘Gezi’deki çocuklar devrimci bir rüya gördü’

Yazar İhsan Eliaçık ile Ramazan Sohbeti Yurt’ta devam ediyor. İlahiyatçı İhsan Eliaçık, Gezi’deki gençler 10 yıldır giderek artan, Tayyip Erdoğan etrafında oluşan totaliter ve otoriter korku imparatorluğunun büyüsünü bozdu. Yani yolu açtılar. O gençlerden her şeyi beklememek gerek.

ihsaneliacik

Ramazan’a dönersek geçen yıl iftar saatlerinde, 5 yıldızlı otellerin önünde, bazı eylemler yapıldı. Zaman zaman siz de katıldınız. Bu eylemler, bu yıl da devam edecek mi?

Devam etmesi düşünülüyor. Bu yıl daha çok Gezi Parkı çerçevesinde Taksim Dayanışması’nın faaliyetleri şeklinde yapmak istiyoruz. Parklarda, forumlarda olacağız. Büyük ihtimalle Ramazan boyunca parkların tamamını dolaşacağım. Parklarda sade zeytin, peynir, hurma iftarları yaptıktan sonra, konuşmalar devam edecek. Park iftarları geleneği başlatmak istiyoruz. İftar çadırlarına alternatif olarak park iftarları yapılacak.

İftar çadırları aynı zamanda herkesin buluşabileceği, ortak şeyler paylaşıp tüketeceği hatta kaynaşabileceği yerler olamaz mı?

İftar çadırları belediye faaliyeti olarak yürütülüyor. Aslında iftar, Ramazan sadelik demektir. Lüks, gösteriş, şatafat Ramazan’ın ruhuyla bağdaşmaz. Tantanalı iftarlar veriyorsun, bir partinin propaganda alanına çeviriyorsun. Bunlar kötü şeyler, böyle şeyler yapmamak lazım. Belediyenin iftar çadırı uygulamaları ilk zamanlarında iyiydi. Son zamanlarda ise başka bir şeye dönüştü. Parti iftarları gibi olmaya başladı.

İFTAR KARŞILIĞI OY VEREN VAR

Aslında iftar çadırları akşam trafiği nedeniyle evine yetişemeyenler için düşünülmüş bir projeydi. Ama bizim halkımız da suistimal etmeye müsait. İhtiyacı olan da orada olmayan da…

İftarların devlet dışı güçlerce yapılması gerektiğini savunuyorum. Siyasi parti, belediye yaptığı zaman önce yemek yedirir, karnını doyurur, sonra senden oyunu ister.

AKP bunu mu yapıyor?

‘Adam bana iftar yemeği yedirdi, 1 oy da vermeliyim yani’ havasına girenler var. Hiçbir beklentisi olmayan, mesela bir cami yaptırma, yaşatma derneğinin verdiği iftara git. Orada senden oy istenmeyecektir. Karşılığında bir menfaate dönüşmeyecek, doyman dışında bir şey istemeyecek, devletten bağımsız hayır kurumlarının bunları yapması lazım. Öbürü hemen çıkara dönüşüyor. Ben şahidim. İftarda yediğinin hatırına oy veren vatandaş biliyorum. ‘Adamlar bizi yedirdi kardeşim, her gün orada iftar açtım’ diyor.

KAZLIÇEŞME TÜRKİYE’Yİ YANSITMIYOR

Gezi direnişleri, sizce hükümeti panikletti mi? Bundan sonra ne olur Türkiye’de?

Gezi olaylarını şöyle değerlendiriyorum: Gençler büyüyü bozdu. Eski bir hikaye vardır. Yüksek tepede bir tapınak varmış. Oraya hergiren ölüyormuş. Kimse oraya girmeye cesaret
edemiyormuş. Oranın da bir büyüsü varmış. O büyüyü bozmak gerekiyormuş. Bir genç çıkmış, sert adımlarla tapınağa doğru yürümüş, kapıyı hızla açarak girmiş içeri, tapınağın orta yerine
dikilip ‘Kimsen çık ortaya’ diye bağırmış ve büyü bozulmuş. Meğer tapınağın büyüsü cesaretmiş. Oraya giren herkes korka korka girdiği için yok oluyormuş. İlk kez cesaretle giren kişi büyüyü bozmuş. Gezi’deki gençler 10 yıldır giderek artan, Tayyip Erdoğan etrafında oluşan totaliter ve otoriter korku imparatorluğunun büyüsünü bozdu. Yani yolu açtılar. O gençlerden
her şeyi beklememek gerek. Bazıları hazır dışarı çıkmışken, bir de hükümeti devirseydiniz, devrim yapsaydınız, işsizlik sorununu çözseydiniz diyorlar. Türkiye’nin kronik sorunlarını o gençler mi çözecek? Onlar büyüyü bozdular, yolu açtılar. Bundan sonrası artık eskisi gibi olmayacaktır.

GEZİ’DE ANTİ-KAPİTALİST RUH VARDI

Gezi’de ileri bir Türkiye toplumu anlayışı ortaya konuldu. Bunun işlenmesi gerekiyor. Barış içinde bir arada yaşamak nasıl olur. Bunun örneğini Gezi’de gösterdik. Miraç Kandili de
cuma namazı da mescit de vardı. Abdullah Öcalan posteri de Atatürk posteri de vardı. Taraftar grupları da LGBT de vardı; yani Türkiye toplumunun tamamı oradaydı. Türkiye toplumunda olup da orada olmayan kimse yoktu. Kazlıçeşme’de toplananlar Türkiye toplumunun renk birliğini ve çeşitliliğini temsil etmiyor. Orada toplanan bir kesimdi. Gezi’de ise hepsi vardı. Toplumda var olan renkliliğin tamamı 15 gün bir arada yaşadı ve bunu gösterdi. Demek istedi ki: Ey siyasetçiler, toplum böyle kurulur! Bu toplum ancak böyle bir arada yaşadığı zaman özgür olabilir, birbirine saygı gösterebilir. Çoğulculuk, dayanışma ancak böyle sağlanabilir. İçeri girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey orada anti-kapitalist bir ruhun var olmasıydı. AKM’nin üzerinde renk cümbüşü vardı. Geldiler o renk cümbüşünü yok ettiler, yerine tek tip bir devlet bayrağı astılar. O bayrak, diğerleriyle beraber vardı zaten. O daha güzeldi. Gezi’nin her bir yanı önemli mesajlar veriyor. Bunun işlenmesi gerekiyor. Gezi’de olan anlayışın gerisine düşen, Türkiye’nin gerisine düşmüş olacak. Ondan daha ileri şeyler söylenmesi gerekir. Her zaman birileri bir rüya görür, başka birileri gelir, o rüyaya inanır ve dünya o rüyanın içinde yeniden kurulur. Devrimci dediğimiz o rüyayı görebilendir. Bu çocuklar, devrimci bir rüya gördüler. Bu hayali ortaya koyarak ‘İşte budur’ dediler. Birilerinin de buna inanması ve Türkiye toplumunu bu rüya içinde yeniden kurulması gerekiyor.

Hicran Aygün
15 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; yurtgazetesi.com.tr