T24: Gezi Parkı direnişine ‘Sürgündeki Üniversite’den destek

The New School’daki 45 akademisyen tarafından kaleme alınan mektup Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderildi.

TheNewSchoolKurucuları arasında Theodor AdornoHannah ArendtReiner SchürmannEric Hobsbawm gibi entelektüellerin bulunduğu, Nazi Avrupası’ndan kaçanlar tarafından kurulduğu için ‘Sürgündeki Üniversite’ olarak tanınan, ABD’nin New York eyaletinde eğitim veren The New School‘dan Gezi Parkı’na destek geldi. Üniversitede görevli 45 akademisyen tarafından kaleme alınan mektup Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘e gönderildi.

ABD’nin saygın üniversitelerinden The New School’un Social Research fakültesinde doktora yapan Mine Yıldırım ile Ayşegül Kayagil‘in Gezi Parkı’nda başlayan olaylar sonrası yaptığı çağrı; faşizm, totaliteryanizm, kapitalizm eleştirilerinin kalesi gibi görülen Social Research’te geniş yankı buldu. Yıldırım ve Kayagil, “Türkiye’de artan polis şiddetinin, olağanüstü hal düzenine ait uygulamaların, demokratik kitle taleplerinin, ayaklanmaların anti-demokratik düzenlemeler ve şiddetle bastırılmasının” yarattığı rahatsızlık sonucu bir imza kampanyası başlattılar ve daha sonra imzacı akademisyenlerden tamamı Social Research’e bağlı olan 45′i Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitaben ortak bir mektup yazdı. Radikal demokrasi ve alternatif demokrasi deneyimlerinin de çalışıldığı bu fakülte de Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan olaylara sessiz kalmadı.

Felsefe bölümü hocalarından Cinzia Arruzza imza kampanyasının yaygınlaştırılmasını sağlarken, Türkiye’de ölüm oruçları üzerine araştırma yapan siyaset bilimci Banu Bargu da metnin hazırlanmasıyla ilgilendi. Çağdaş eleştirel ve feminist düşüncenin önde gelen isimlerinden Nancy Fraser; toplumsal değişiklikler, kurucu iktidar yapıları ve anayasal dönüşümler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Andrew Arato; kıta felsefesinin yaşayan önemli isimlerinden Simon Critchley; eleştirel uluslararası teori alanındaki savaş ve askeri tarih çalışmalarıyla bilinen Tarak Barkawi; kurucu iktidar ve radikal demokrasi düşüncesinin teorisyenlerinden Andreas Kalyvas; Marksist iktisadın en önemli isimlerinden Anwar Shaikh, ailesi Nazi Almanyası’ndan kaçarak New York’a yerleşen, faşizm, batı metafiziği, modernite ve şiddet ilişkisi hakkındaki eserleriyle tanınan Richard Bernstein da Abdullah Gül’e gönderilen mektuba katkı sağlayan isimlerden bazıları oldu. Mektup, Gezi Parkı’nın polis müdahalesiyle boşaltıldığı ve CNN, BBC gibi uluslararası yayın yapan medya kuruluşlarının yaşananları canlı olarak dünyaya duyurduğu 15 Haziran’da yazıldı. Bir hafta boyunca imzacıların yorumlarıyla düzeltmeler yaptığı mektup 22 Haziran’da son halini aldı. 1 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı’na ve New York’taki Türk Konsolosluğu’na gönderildi. Oldukça sert eleştirilerin bulunduğu mektubun Türkçe çevirisi ilk defa T24‘te yayımlanıyor:

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına Açık Mektup

Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,

Size bu mektubu Türkiye’de, Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesine karşı başlayan kitlesel protestolarla bağlantılı olarak yaşanan gelişmelere dair duyduğumuz ciddi endişeyi dile getirmek için yazıyoruz. Bu protestolar, polisin beklenmedik biçimdeki sert müdahalesinin sonucu olarak, kısa sürede hükümetin farklı yaşam biçimlerine ve değerlerine yönelik müdahalesine ilişkin hoşnutsuzlukları kapsayacak ve kitlelerin demokratik taleplerini dile getirecek şekilde gelişmiştir. Bu talepler arasında, kentsel dönüşüm ve reformlara ilişkin karar alma süreçlerine halk katılımının sağlanması, siyasal lider ve bürokratların daha fazla denetlenebilir olması, temel hakların korunması, barışçıl protestolara karşı aşırı ve hedefe yönelik güç kullanımları ile küresel toplumda infial yaratan güvenlik güçlerinin hızlı ve etkin bir biçimde yargı önüne getirilmesine ilişkin talepler de yer almaktadır.

Avrupa’daki Nazi iktidarı yüzünden iltica eden bilim insanlarına ev sahipliği yapmak üzere kurulan ve dünyada “Sürgündeki Üniversite” ünvanıyla tanınan New School for Social Research’ün öğretim üyeleri olarak bizler, tüm dünyada demokrasiyi, ifade ve protesto özgürlüğünü, fikir alışverişinin özgürce icra edilmesini samimi ve sürekli bir bağlılıkla savunmaktan gurur duyuyoruz. Bizler bu bağlılığı, hem en yüksek ilim standartlarını geliştiren, hem de  kamusal sorumluluk üstlenerek etkin vatandaşlık anlayışını bir araştırma enstitüsü olarak tarihimizin ve kimliğimizin kurucu unsuru olarak görüyoruz.

‘Gözaltılar ve ‘terörist’ yaftalarından rahatsızız’

Bu doğrultuda, Türkiye’de eylemcilerin şiddetle susturulması, barışçıl gösterilere katıldıkları, sosyal medya kullandıkları, yaralı eylemcilere gönüllü olarak tıbbi yardım verdikleri, hukuki temsil ve danışmanlık sundukları gerekçesiyle keyfi olarak gözaltına alınması; barışçıl eylemcilerin hükümet yetkilileri tarafından “terörist” olarak yaftalanmasından son derece rahatsızız. Kimisi kendilerinden haber alınamayan bireyleri de içeren keyfi bir gözaltı dalgasını demokratik bir ülke vatandaşların sorunlarını ve görüşlerini barışçıl yollarla ifade etmelerinin garantisi olan temel anayasal hakların ihlali olarak değerlendiriyoruz. Demokrasinin asıl ölçütü, yalnızca farklı değerler, fikirler ve çıkarlar arasında nasıl mutabakat sağlayabildiği değil; daha önemlisi, siyasal ihtilafa nasıl muamele ettiğidir.

New School öğretim üyeleri olarak bizler, Türkiye’deki polis vahşetini kınıyor; aşırı güç kullanımı emrini verenlerin ve bu emre itaat edenlerin derhal adalet önüne çıkarılmasını istiyoruz. Sivil itaatsizlik hakkını icra eden veya etmeyi düşünen bireylerin, polisin biber gazı, tazyikli su ve plastik mermiyle müdahale ettiği göstericileri koruyanların tehditlerle korkutulmasını ve onlara gözdağı veren açıklamaları şiddetle kınıyoruz.

‘Türkiye bu deneyimle daha demokratik bir ülke olacak’

Bizler, yalnızca barışçıl eylemlere katılmış oldukları için gözaltına alınan ya da tutuklanan insanların derhal salıverilmesini talep ediyoruz. Hükümeti; kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı söylemini bırakmaya ve kendi vatandaşlarına düşman muamelesi yapan bir “olağanüstü hal” durumuna benzeyen uygulamalara başvurmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Bunun yerine uzlaşmacı bir kamusal söylemin ve hem yüzde 10’luk ulusal seçim barajının düşürülmesi, hem de siyasal hayata doğrudan katılım için yeni, yerel kanalların oluşturulması aracılığıyla, demokrasinin gelişmesini sağlayacak uygulamaların etkin bir biçimde benimsenmesini talep ediyoruz.

Bizler, son dönemde Türkiye’de yaşanan olaylarda hayatlarını kaybeden dört vatandaş için başsağlığı dileklerimizi iletiyor; gözlerini kaybeden, kemikleri kırılan ve başka ciddi yaralanmalar geçiren eylemcilere desteğimizi ifade ediyoruz. İnsan hakları ihlallerine ve fiziksel yaralamalara maruz kaldığını bildiren binlerce kişinin yaşadıkları karşısında son derece üzgün; terörizm ve örgütlü suç benzeri, doğruluğu hayli kuşkulu olan suçlamalarla yargılanma ihtimali olan insanlar için endişeliyiz. Bizler Türkiye’nin bu deneyimden daha güzel, daha demokratik bir ülke olarak çıkacağına inanıyoruz. Ancak bunun, temel hak ve özgürlüklerin korunduğu, barışçıl uzlaşmazlık ve örgütlü ihtilafların meşruiyetinin teslim edilmesi, bir devletin kendi halkına yönelik keyfi şiddet, gözaltı ve yıldırma taktiklerinin gayrimeşru olduğunun kabul edilmesi durumunda gerçekleşebilecek bir imkan olduğuna inanıyoruz.

Makamınızdan bu çağrımıza destek bekliyoruz.

Saygılarımızla,

New School for Social Research Öğretim Üyeleri

New York, ABD

İmzacılar: Elaine Abelson, Zed Adams, Andrew Arato, Cinzia Arruzza, Banu Bargu, Tarak Barkawi, Jay M. Bernstein, Richard J. Bernstein, Omri Boehm, Chiara Bottici, Christopher Christian, Alice Crary, Simon Critchley, Stefania deKenessey, Oz Frankel, Nancy Fraser,Jeffrey Goldfarb, Orit Halpern, Lawrence A. Hirschfeld, Bill Hirst, Andreas Kalyvas, Paul Kottman, Benjamin Lee, Arien Mack, Elzbieta Matynia, Inessa Medzhibovskaya, Joan Miller, Dmitri Nikulin, Julia Ott, Timothy Pachirat, Ross Poole, Christian R. Proaño, Hugh Raffles, Janet Roitman, Lisa Rubin, Willi Semmler, Anwar Shaikh, Ann-Louise Shapiro, Rachel Sherman, Ann L. Stoler, Jenifer Tally, Miriam Ticktin, Kumaraswamy Velupillai, Ken Wark,Eli Zaretsky

Alaz Kuseyri
10 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; t24.com.tr