Yurt: Gezi sonrasının örgütlenme süreci – Atilla Özsever

Gezi direnişi sonrasında çeşitli parklardaki etkinlikler sürüyor. Önceki akşam (28 Ağustos’ta) Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda “Talan, Otoriterleşme ve Örgütlenme” konulu bir forum vardı. Forumu, “Aktif Politika Atölyesi” düzenledi.

80 dolayında katılımcının izlediği forumda, önce konuya ilişkin bir sunum yapıldı. Görsel malzemeler kullanılan ve bir perdeye yansıtılan sunum, ilgiyle izlendi. 45 dakikalık sunum sonrasında izleyicilerin katıldığı, bir saati aşkın bir tartışma da gerçekleştirildi.

Sunumun başlangıcında Gezi direnişinin sadece Başbakan Erdoğan’ın şahsına dönük değil aynı zamanda tüm otoriterleşme ve ötekileştirme eğilim ve uygulamalarına, kentsel talana karşı bir hareket olduğu vurgulandı.

Aktif Politika Atölyesi’nden görevli 3 kişi, önce Kentsel Dönüşüm adı altında yapılan talan konusunda bilgi verdi. Kentsel mekanlarda yaşayan insanların ihtiyaçları gözetilmeden bir rant sağlandığı, zengin kesim için siteler ve yeni bir yaşam biçiminin oluşturulmak istendiği belirtildi. Kamu alanlarının yerli ve yabancı sermayenin talanına açıldığı, AVM’ler inşası yoluyla da bir tüketim anlayışının pompalanmak istendiği ifade edildi.

Otoriterleşme konusu ile ilgili olarak da Gezi’de öncelikle polis şiddetine karşı çıkıldığı, bu sürece katılanların büyük çoğunluğunun ilk kez bir toplumsal eylemde yer aldığı, internet, alkol yasağından kürtaj ve 3 çocuk konusu dahil tüm baskı ve yönlendirmelere tepki duyulduğu belirtildi.

Sağlıkta Dönüşüm, Ulusal İstihdam Stratejisi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği gibi sosyal ve ekonomik alanlarda da hak kayıplarının yaşandığına dikkat çekilerek sadece AKP iktidarının değil sistemin sorgulanması gerektiğine vurgu yapıldı.

Örgütlenme konusunda da temsili demokrasinin yanı sıra doğrudan ve taban demokrasisinin önemine değinildi. Mevcut siyasi partiler ve seçim sisteminin liderlere bağımlı olduğu hatırlatıldı. Bağımsız yerel inisiyatiflerin önemine değinildikten sonra seçilenlerin gerektiğinde geri çağrılma (görevden alınma) mekanizmasına da atıf yapıldı.

Daha sonra İstanbul’da 40’a yakın parkta forumlar oluşturulduğu ve bu forumlarda atölye ve çalışma gruplarının meydana getirildiği anlatıldı. Ardından mahalle komite ve meclisleri çalışmasının başladığı belirtildi. Her mahallede yerel sorunlar bağlamında kendi sorularının tartışıldığı ve çözüm önerilerinin geliştirildiği ifade edildi.

Bundan sonraki örgütlenme konusunda da şu görüşlere yer verildi: “Önümüzde bir seçim süreci var. Ya mevcut siyasi partilere bağımlı olunacak ya da İtalya, Yunanistan’daki gibi bir çatı partisinin oluşturulması gündeme gelecek. Veya yerel örgütlenme politikaları ağır basacak. Temsiliyete önem veren, katılımcı karar mekanizmalarının oluştuğu, bürokratikleşmeye karşı, toplum bakımından meşruiyetini yitirmeyen bir anlayışın yerleşmesine çalışılacak”.

Emek hareketinin Gezi direnişi ile buluşması sorusuna da şöyle bir yanıt verildi: “Gezi direnişine katılan beyaz yakalıların hepsi de emekçi, ağır çalışma koşulları altında sömürülüyorlar. Mevcut sendikal bürokrasinin çözülmesiyle birlikte bu emek hareketiyle bir buluşma söz konusu olabilir”.

Tartışmaya açık konuları burada noktalayıp Anadolu yakasındaki forumların 15 Eylül’de Kadıköy Rıhtım’da geniş çaplı konser vereceğini de hatırlatalım…

31 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; yurtgazetesi.com.tr