Radikal: We have a ‘faiz lobisi’ – Doğuş Emin

Eğer gerçekten ülkenin para marketleri böyle bir tehditle karşı karşıya ise hükümet bunu kendi hatası olarak bellemeli ve önlemini almalıdır.

gezi-cadir

Hükümetimizin bir alışkanlığı var: Ne zaman olumsuz bir olay olsa hemen diğer ülkelerde de aynı olayların olduğu iddiasıyla ülkemizdeki olumsuzlukları haklı gösterme yoluna gidiyor. O halde bakalım şu faiz lobisinin dünyadaki karşılığı neymiş, ne işe yararmış, ne yermiş ne içermiş. Faiz lobisinin sözlükteki tam karşılığı ‘interest lobby’dir ve bu terim yabancı ülkelerde sıklıkla kullanılır. Fakat önemli bir ayrıntı şudur ki bu terimde kullanılan ‘interest’ kelimesi çıkar anlamındadır; yani asıl anlatılmak istenen ‘çıkar lobisi’dir. Peki çıkar lobisi nedir? Bildiğimiz lobicilik işte, Amerika’daki Ermeni lobileri, bizim oluşturmaya çalıştığımız Washington’daki Türk lobisi gibi belli bir kesimin çıkarına yapılan kulislerdir. Yani aslında lobicilik, hatta tam anlamıyla ‘interest lobby’, bir şekilde belli bir güç sahibinin kendini tanıtma yoluyla ikna edilmeye çalışılmasıdır.

Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın ilk defa Ocak 2012’de kullandığı faiz lobisi ise ‘lobicilik’ kavramıyla hiçbir alakası olmayan, daha doğru kullanımıyla ‘spekülatör’ olarak adlandırılabilecek bir gruba (eğer gerçekten böyle bir grup varsa) verilen isimdir. Tamamen kulağa hoş geldiği için (halkta korkutucu ve itici bir etki yaratmak için) ortaya atılmış, ne finans lügatinde ne de diğer ülkelerin ekonomi yönetimlerinin risk listesinde yer alan, yüzde yüz Türk malı bir terimdir.

Öte taraftan, Avrupa’da ve diğer ülkelerde risk olarak değerlendirilen ‘speculative attacks’ (spekülatif saldırılar) kavramı vardır ki işte bu tamamıyla evrensel, bilimsel temellere dayanan bir finans olayıdır. Bu kesim sadece faizleri hedef almaz. Kendilerine kısa vadede hızlı kazanç sağlayacak herhangi bir finansal türevin değerini ellerindeki büyük sermaye sayesinde aşağı ya da yukarı oynatabilirler. Gelişmiş ülkelerde bu tarz şüphe uyandıran işlemler, devletin oluşturduğu denetleme mekanizmaları sayesinde, en ince detaylarına kadar incelenir ve şüpheli bulunan kurumlar ve bireyler sektörü uğrattıkları zarar doğrultusunda maddi olarak cezalandırılır ve bir daha finans piyasalarında işlem yapmamak üzere yasaklanırlar.

Şimdi bugün, şu anda, Türkiye Cumhuriyeti finans piyasalarında böyle bir ‘speculative’ grubun varlığından şüphe ediliyorsa, bunun muhatabı asla ve asla demokrasiyi savunan ‘Gezi’ gençleri/halkı olamaz. Daha transparan ve sofistike bir finans piyasası için bu durumun temizlenmesi görevi yasa yapıcılarınındır. Çözüm; kışkırtıcı, halkı şiddete sürükleyecek, yeni, desteksiz, lokal terimler üretmek değildir. ‘Faiz lobisi’ akademik olarak varlığı kanıtlanmamış, doğru kullanıldığı zaman otobüs üzerinden halkı galeyana getirmek için özenle seçilmiş, finansal olmaktan çok, politik bir terimdir. Nasıl AK Parti , İngilizceye ‘White’ parti değil de gerçek manası olan ‘Justice and Development’ partisi olarak çevriliyorsa, evrensel olarak kabul edilmiş ‘speculative attacks’ kavramı da tam manasını yansıtacak şekilde ‘spekülatif ataklar/işlemler’ şeklinde politik bir çıkar aramadan halka anlatılmalıdır. Eğer gerçekten ülkenin para marketleri böyle bir tehditle karşı karşıya ise -ben şahsen bugün ulaşılan işlem hacmi ve belli başlı regülasyonlar sayesinde bunun pek mümkün olabileceğini düşünmüyorum- hükümet bunu kendi hatası olarak bellemeli ve en kısa zamanda Batılı gelişmiş finans piyasalarını örnek alarak gerekli önlemleri almalıdır.

*University of Leicester

Doğuş Emin
12 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr