Sendika.org: ‘Öğrencilerimizin yanındayız, yarın Çağlayan Adliyesi’ne’

16 Temmuz’da yapılan polis operasyonuyla gözaltına alınan üniversiteliler ile ilgili bir açıklama yapan Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi, herkesi yarın (19 Temmuz) adliyeye çıkacak üniversitelilerle dayanışmaya çağırdı.

egitim-sen

Eğitim Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi, Gezi Parkı ile yayılan sokak direnişlerine katıldıkları gerekçesiyle 16 Temmuz’da ev baskınları ile gözaltına alınan üniversitelilere sahip çıktığını ifade eden bir açıklama yayımladı. Eğitim ve bilim emekçileri, “Taksim Meydanı da Gezi Parkı da üniversiteler de bizimdir! Sermaye ve AKP için değil emekçiler, öğrenciler ve halk için özgür ve demokratik üniversite” başlıklı metinle AKP’nin isyanı bastırmak için yaptığı türlü hamlelere rağmen demokratik ve özgür üniversite mücadelesinin kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.

Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi’nin yayımladığı açıklamanın tam metni şöyle:

AKP iktidarının, doğa, toplum ve insanlık adına bilgi üreten ve bu bilgiyi paylaşan evrensel kurumlar olması gereken üniversiteleri, “kalkınma” adı altında vasıfsızlaştıran, öğrenci ve öğretim elemanlarını sermayeye itaat üzerinden araçsallaştıran, muhaliflerini ise baskı altına almaya, hatta yok etmeye çalışan politika ve pratikleri, gezi parkı süreciyle bir kez daha apaçık şekilde ortaya çıkmıştır.

On yıllık AKP iktidarı süresince üniversitelerde okumuş, bunun sonrasında acımasız rekabetin hüküm sürdüğü güvencesiz iş piyasasında tutunmaya çalışan emekçilerin ve geleceklerinden endişeli öğrencilerin gezi sürecinin temel aktörleri olmaları şaşırtıcı değildir. Üniversiteleri kişiliksizleştiren politikalar, otoriter toplum mühendisliğinin son raddeye varmasıyla beraber bir patlama meydana getirmiştir.

1 Mayıs’tan itibaren, Anayasa’ya ve AİHM kararlarına aykırı hareket edecek şekilde cesaretlendirilen’ kolluk kuvvetinin şiddeti üniversiteleri de etkilemiştir. Bahçeşehir Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi üniversiteler gaz fişeklerinin hedefi olmuş, birçok öğrenci, çalışan ve öğretim elemanı yaralanmış, gözaltına alınmış ve darp edilmiştir.  Polisin attığı gaz fişeğiyle bir gözünü kaybeden Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim elemanı Burak Ünveren ve başından ağır yaralanan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi çalışanı Yakup Duman’ın ardından, en son İstanbul Üniversitesi araştırma görevlisi Levent Dölek ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Osman Erden demokratik haklarını kullanarak katıldıkları protesto eylemlerinde polis şiddetine maruz kalarak gözaltına alınmışlardır.

En yakın örneğini geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında yaşanan ODTÜ olayları sonrasında çeşitli üniversite yönetimlerinin öğrencileri haksızca kınayan açıklamalarında gördüğümüz itaatkâr tutum tekrar deşifre olmuştur. Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Erhan Erkut’un Gezi protestolarına destek verdiği için istifa etmek zorunda kaldığı iddia edilmektedir. Yeditepe Üniversitesi’nden asistanların yine tam da bu süreç içinde işlerinden edilmeleri, sermaye ve siyasi iktidara bağımlı kılınan özel üniversitelerdeki otosansür mekanizmalarını açığa çıkarmıştır. Gerek hukuksuz kolluk şiddetine, gerekse ifade özgürlüğüne karşı saldırılara üniversite yönetimlerinin hiç birinden ses çıkmamasını kabul edilemez buluyoruz.

Otoriter yönetim tarzına karşı önümüzdeki dönemde toplumsal muhalefetin gelişeceği esas mecranın demokratik ve özgür üniversite talebi olacağı açıktır. Artık olağan hale gelmiş bir tarzda Başbakan’ın kişisel emriyle kampüslerimize tekrar devletin güvenlik güçlerinin yerleştirilmesine yönelik hazırlığın üniversitelerin zapturapt altına alınması çabasından başka bir anlamı olamaz.

16 Temmuz Salı günü öğrenci yurtlarının da aralarında bulunduğu yüze yakın adrese şafak vaktinde yapılan baskınlarla onlarca öğrencinin yaka paça gözaltına alınmasının, üniversitelerde daha baskıcı, otoriter ve antidemokratik pratiklerle karşılaşacağımızın habercisi olmasından endişeliyiz. Sirke, el feneri gibi ‘delillere’ dayandırılarak, somut bir suçlama olmadan öğrencilerin Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulanmaları ve dosyaya gizlilik kararı konmuş olması gözaltı operasyonlarının devam edeceği yönündeki kaygılarımızı güçlendirmektedir. Eğitim-Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi olarak güvenlik güçlerinin şiddetine uğrayan, gözaltına alınan ve tutuklanan tüm üniversite çalışanları ve öğrencilerimizle dayanışma içerisinde olmayı sürdüreceğimizi ve demokratik ve özgür üniversite mücadelesine kararlılıkla devam edeceğimizi duyururuz.

18 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; sendika.org