Sendika.org: Berkin’in annesi Erdoğan’a seslendi “Çocuğunun yüzüne nasıl bakıyorsun?”

59 gündür yaşam mücadelesi veren 14 yaşındaki B.E’nin o günden bu yana hastane bahçesinden bir an olsun ayrılmayan annesi Başbakan Erdoğan’a ve polislere seslendi: “Bu yaştaki bir çocuğa kıymak hangi kitapta yazıyor? Evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?”

berkin elvan

Taksim Gezi Parkı direnişinin 3. haftasında, Okmeydanı’ndaki evinden ekmek almak için dışarı çıktığı sırada polisin attığı biber gazı kapsülünün başına gelmesi sonucu ağır yaralanan ve beyin kanaması geçiren 14 yaşındaki B.E, 59 gündür yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.

Anne Gülsüm E. oğlunun hastaneye getirildiği günden bu yana hastane bahçesinden bir an olsun ayrılmıyor. “Benim ciğerim burada, nasıl bırakıp gidebilirim” diyen gözü yaşlı anne, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve polislere sesleniyor: “Bu yaştaki bir çocuğa kıymak hangi kitapta yazıyor? Evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Kanlı ekmeği çocuklarınıza nasıl yediriyorsunuz? 3 çocuk yapın diyorlar, birini onlara kurban vermek için mi yapalım?”

İstanbul Okmeydanı Mahmut Şevketpaşa Mahallesi’nde tekstil işçisi anne-babanın 3 çocuğunun en küçüğü olan B.E, 16 Haziran sabahı, annesiyle birlikte kahvaltı yapacaktı. Ekmek almak için 06.00 sıralarında dışarı çıkan B.E’nin hayatı o anda karardı. Sokağın başına dek yürüyen B.E’nin kafasına bir polis memurunun attığı biber gazı kapsülü isabet etti ve B.E yere yığıldı. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan ve beyin kanaması geçirdiği anlaşılan B.E’nin o günden bu yana bilinci kapalı. Solunum cihazlarına bağlı olarak yaşatılan B.E’nin tedavisi, hastanenin yoğun bakım servisinde devam ediyor. Enfeksiyon kapma riski olan B.E’nin zaman zaman ailenin konuşmalarına tepki verdiği belirtilse de doktorlar bu durumun refleks olduğunu söylüyor.

‘Oğlumun defterini, kalemini elinden aldılar’

Şeker Bayramı’nı ilk kez oğlundan uzak, yoğun bakım servisinin arkasında geçiren anne Gülsüm E. gözyaşları içinde, “Bayram değildi benim için. Oğlumu vurdukları gün babalar günüydü. Bu bayramda da hastaneydik. Bize bayram bırakmadılar” diyor. Oğlunun, 17 ve 15 yaşında olan iki ablasına çok düşkün olduğunu, hatta her iki koluna ablalarının adını dövme yaptırdığını anımsatan anne “Küçük kızım olayın ardından yoğun bakıma girememişti. İlk kez bu bayramda, bizim desteğimizle yoğun bakıma girdi ve kardeşini gördü” diyerek acısını paylaşıyor. 31 Temmuz günü Taksim’de basın açıklaması yapmak istedikleri sırada polisin biber gazı, plastik mermi ve tazyikli suyuna maruz kaldıklarını da belirten anne Gülsüm E. “Bu ülkenin ölülerinden de, dirilerinde de korkuyorlar. Bu onların son çırpınışları. Basın açıklaması yapacağımız gün kadın-erkek, genç-yaşlı dinlemeden herkese saldırdılar. Saldırsalar da, mermi yağdırsalar da çocuğumun hakkını aramaya devam edeceğim” diyor. “Çocuğumun arkadaşları mahallede oyun oynarken, oğlum burada yatıyor. Mahalleye girmeye dayanamıyorum” diyen anne, oğlunun gözünü açacağı günü umutla beklediğini söylüyor ve ekliyor: “O gün gelecek, oğlum gözünü açacak. Bu güzel haberi de sizlerle paylaşacağım.”

‘Oğlum direnecek ve uyanacak’

Oğlunun cebinden patlayıcı çıktığı yönündeki iddiaları da sert dille eleştiren anne Gülsüm E, şöyle devam ediyor:

“Benim oğlum terörist değil. Oğlumu suçlu göstermeye çalışıyorlar, iftira atıyorlar. Oğlum hırsızlık mı yapmış, birini mi öldürmüş, ne yapmış ki bu hale getirdiler? 14 yaşında masum bir çocuk o. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alır mı? Bunu yapanlar evde kendi çocuklarının yüzüne nasıl bakıyor. Oğlumun ve nicelerinin kanıyla çocuklarına ekmek götürüyorlar, hiç mi vicdanları sızlamıyor! Kanlı ekmeği çocuklarına nasıl yediriyorlar? Ben inanıyorum ki oğlum iyileşecek ve bu hastaneden birlikte gideceğiz. Başbakan sürekli ‘3 çocuk yapın’ diyor. Birini onlara kurban yapalım diye mi?

Yoğun bakıma girdiğim zaman oğlumla konuşuyorum. Şu an beklemekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok. Uyutulması için verilen ilaçlar kesildi, ancak kendisi uyanamıyor. Yalnızca enfeksiyona karşı antibiyotikler veriliyor. Onun kalemini, defterini elinden aldılar. Sağlığına kavuşunca çalışıp didinip oğlumu okutacağım ve çok iyi yerlere getireceğim. Herkesin karşısına çıkacak, herkes de bunu görecek. Biber gazının sıkılması emrini veren polisin yüzü açıkmış, diğer polisin kaskı varmış. Şahitlerimiz var, ‘Görsek polisi tanırız’ diyorlar. Konu ile ilgili suç duyurusunda da bulunduk.”

13 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;sendika.org