Sendika.org: Akademik takvim dışı direniş! – Juliana Gözen

İktidar yeni akademik dönemde kampüslerde yükselecek “Özgürlük !” çığlığını kısma peşinde . Nasıl mı? Tabii ki, demokratik taleplerimizi karşılayarak değil. Komplo teorileri uydurup, polisiye operasyon hazırlığı yaparak.

Toplumsal yaşamın bütün alanlarına müdahale edip onların ayarlarıyla oynamaya çalışan AKP’ yi korkutup paniğe sokan üniversite öğrencileri ne yaptı?

Olayları değerlendirme biçimimiz 31 Mayıs- 1 Haziran tarihinden itibaren değişmiş durumda. Üniversite öğrencilerinin bu denli hedef tahtasına konulmasını da, Gezi direnişi öncesi ve sonrası olarak ele almalıyız.

Gezi direnişinden önce de, sürekli hedef gösterilen ve saldırılan üniversitelerde bir öfke birikmesi mevcuttu. O baskılara rağmen biriktirerek ilerleyen, deneyimlerini arttırarak muhalefet tarzını oluşturan gençlik hareketi, kendini hep var etti.

Üniversite gençliğinin mücadele içinde biriktirdiği tüm bu enerji, Gezi’de herkes tarafından da görüldü. O özgürlükçü ve devrimci enerji, sokaklarda, direnişte, alanlarda rengarenk çiçekler gibi açılıverdi; dinamizmi, yaratıcılığı ve üretkenliği ile kendini gösterdi.

Direnişten önce, demokratik taleplerle yaşam alanlarına sahip çıkan üniversitelilere gözaltı, tutuklama ve uzaklaştırma cezalarının başı çektiği “marjinalleştirilme” politikaları uygulanıyor ve “Meşru olmayan bir şeyler yapıyor bu çocuklar” havası yaratılabiliyordu.

Ancak, Gezi Direnişi’nden sonra hep söylediğimiz bir şey vardı, “Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.” O gerici hava artık dağıtıldı.

Puşi taktığı, pankart açıp afiş astığı için tutuklanan, gözaltına alınan üniversite öğrencilerinin mücadelesini marjinalleştirmeye çalışan AKP hükümeti bu atmosferin dağılabileceğini belli ki hesaba katmamış. Şimdi telaşla yeni komplolar düzenleyerek eski havayı yeniden yaratmaya çalışıyorlar.

Üniversite muhalefetinin uzun zamandır üniversitelerde oluşturduğu politik hat ve eylem tarzı, direnişin geneline güç veren önemli bir kaynak oldu. Bundan sonraki süreçte de, Gezi direnişi’nin açığa çıkardığı dinamizm ve enerji içerisinde, öğrenci hareketinin duracağı nokta çok önemli.

Eylül ayının gelmesi ve okulların açılmasıyla panikleyen AKP hükümeti, komplocu saldırı politikalarını şimdiden başlattı. Bu yeni saldırı dalgasına, Direniş’in yarattığı bir demokratik kazanç olan “demokratik talepler için mücadele etme meşrudur” toplumsal bilincine dayanarak karşılık verebiliriz.

Öncesinde yürütülen haklı ve meşru gençlik mücadelesi, Gezi’de, korku duvarını aşan, sisteme ve AKP’ ye karşı öfkesi güçlü insanlarla buluştu. Haziran direnişiyle birlikte öğrenci hareketi, bir süredir içine hapsolduğu takvimsel eylemliliklerin dışına çıktı. Öğrenciler, dersleri boykot ederek ya da sınavlara girmeyerek, direnişte de barikatların en önünde durarak daha üst bir politikleşme zeminine sıçradı.

Direniş, inanılmaz güzellikte bir rüya gibi akıp giden Gezi günlerinin ardından, yeni bir dünyanın temellerini atmanın yeni muhalefet tarzlarını da her yere saçtı. .

O muhalefet zenginliği kampüslerde devrimci bir “ruh” gibi geziniyor ve “vücut bulacağı” fırsatları arıyor. Okulların açılmasıyla AKP’nin neo liberal ve baskıcı politikalarının karşısında, Gezi havasını solumuş, örgütlenme araçlarını geliştirmiş ve korku duvarını aşmış bir öğrenci hareketi olacak.

Hükümetin polisi üniversiteye sokma planı ile açılacak gibi görünen öğretim yılını, üniversiteliler, akademik demokratik taleplerinin artık herkesin gözünde meşru olmasının morali ve Gezi’de tazelenen direnme gücüyle karşılayacak

Juliana Gözen
03 Eylül 2013
Kaynak;sendika.org