Sabit Fikir: Öğrenci Kolektifleri “Politik değildir demek akıl kârı değil”

Konumuz hem Y Kuşağı hem de Gezi Parkı direnişi olunca es geçemeyeceğimiz bir grup daha vardı: Öğrenci Kolektifleri. Direniş boyunca aktif rol oynayan Öğrenci Kolektifleri’nin hemen tüm üyeleri Y Kuşağı’nın temsilcileri. Öğrenci Kolektifleri’nden Aylin Kaplan’la direnişi ve kuşak meselesini konuştuk.  ogrenci-kollektifleri Sürekli bir kuşak farkından bahsediliyor. Gezi Parkı direnişinde belirli bir kuşaktan söz edilebilir mi?  “90’lar kuşağı ayağa kalktı” analizi yapmak şu an için ne kadar doğru bilmiyorum. Ama şu da bir gerçek, Gezi Parkı eylemleri ile başlayıp bir halk direnişine dönüşen eylemlere katılanların çoğu orta sınıf/ genç. Burada birkaç kritik nokta var bence, mesela daha önceleri eylemlerde bırakın gözaltına alınmayı fotoğrafının çekilmesinden bile korkan insanlar nasıl oldu da bu kadar cesaretlendi? Sokağa çıkan genç kitlenin bu kadar cesur olmasında ülkenin kanlı tarihine tanıklık etmemelerinin büyük payı var diye düşünüyorum. 90’lara kadar olan dönemi düşünün, darbeler, ihtilaller, Maraş, Çorum, Ermeni Katliamları, 12 Eylül ve daha sayamayacaklarım… Politik/apolitik tartışması var bir de. Evet, bu konu çokça dile getirildi. Özellikle de AKP tarafından. Tayyip Erdoğan bunu medya aracılığıyla direnişi bölmek için de sıkça kullandı. “Ağaçlar kesilmesin diye sokağa çıkanlar” ve “Marjinaller” diye iki kavram kullandı hep. Ancak en başından beri bu direnişi takip etmiş olan birisi şunu çok net anlayabilecektir: Gezi Parkı direnişi başından beri politiktir. Bunu farklı şekillerde ayırmak gereksizdir. Gezi Parkı’nda yaşananlar AKP’nin 11 yıllık iktidarı boyunca uyguladığı baskıların patlama noktası oldu. Gezi direnişi ile başlayıp koca bir isyana dönüşen ve bin bir çeşit farklı insanı aynı slogan etrafında bir araya getiren bu direnişe “Politik değildir” demek çok da akıl karı değildir.

KENDİLERİNE GÜVENMEYİ ÖĞRENDİLER

Sizin kuşağınızdan neden böyle bir eylem beklenmiyordu? Evet bu kadar büyük bir halk isyanı beklenmiyordu bu doğru ancak bir gün insanların “Yeter” deyip sokağa çıkacağı belliydi. Herkes bir biçimde AKP’nin politikalarından rahatsızdı ama korku, umutsuzluk, güvenmeme gibi konular bir araya gelince kimse sokağa çıkmıyordu. Bu direnişin bence en güzel yanı da bu oldu. İnsanlar artık sokağa çıkıp hakkını arayınca kazanacaklarını öğrendiler; omuz omuza barikatlarda çatıştıkları insanlara ve kendilerine güvenmeyi öğrendiler. Direnişi ve Gezi Parkı’ndaki hayatı içeriden biri olarak nasıl anlatırsın? Gezi Parkı deneyimi artık tarihe geçmiş bir olaydır. Gezi Parkı’nda para yoktu, güvensizlik, çirkinlik, emek sömürüsü yoktu. Çöplerin toplanmasından tuvaletlerin temizliğine, yemek yapılmasından gece battaniyeni yanındaki ile paylaşmaya kadar tüm yaşam oradaki direnişçilerin emeği ve inancı ile kuruldu. Gezi’de gerçek özgürlük vardı, bu Gezi ahalisinin toplumsal özgürlüğü idi. Böyle bir yaşam çok tahayyül edilebilir bir şey değildi, insanlara hep ütopik gelmişti belki de. Ama Gezi’de yaşananlar bunun mümkün olduğunu gösterdi. Öğrenci Kolektifleri ne okur?  • Chris Harman, Halkların Dünya Tarihi, çev. Uygur Kocabaşoğlu, Yordam Kitap • Mark Mazower, Karanlık Kıta: Avrupa’nın 20. Yüzyılı, çev. Mehmet Moralı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yayınları • Ilan Pappé, Ortadoğu’yu Anlamak, çev. Gül Atmaca, NTV Yayınları • I. Wallerstein, G. Arrighi, T.K. Hopkins, Sistem Karşıtı Hareketler, çev. B. Somay, C. A. Kanat, S. Sökmen, Metis Yayınları • Eric J. Hobsbawn, Fransız Devrimi’ne Bakış, çev. Osman Akınhay, Agora Kitaplığı Hep politik kitaplar listeledik, konuyla ilgili olduğu için, ama edebiyat da okurum tabii; Turgut Uyar’dan Oğuz Atay’a, İhsan Oktay Anar’dan Gabriel García Márquez’e kadar… Hasan Cömert 9 Temmuz 2013 Haberin kaynağı için tıklayınız; sabitfikir.com