Radikal: Sahada Sow, tribünde Mustafa Keser’in askerleri!-Bağış Erten

Fenerbahçe, sahasında Elazığspor’u 4-0′la geçip galibiyet serisini dört maça çıkardı. İki hafta kadro dışı kaldıktan sonra ilk 11′deki yerini geri alan Sow hat-trick yaparak maça damgasını vurdu.

fenerbahçe

Muallakta Fenerbahçe . Takım da öyle, taraftar da, oyuncu da… İyi mi gidiyorlar, kötü mü, anlamak zor. Bir yandan UEFA Tahkim’inin kesinleştirdiği ceza ve onun yarattığı kaos… Diğer yanda sahada seriye bağlamış ama hâlâ tam olarak oturmamış takım… Tüm bunları izlerken birbirine girmiş bir taraftar… Zor işler. Takım en son ne zaman dörtte dört yaptı desek hatırlamak zor. Ama işte huzursuzluk da yok sayılacak gibi değil. O yüzden kimse toz pembe göremiyor etrafı.

Nitekim maç boyunca saha kadar tribünü de izledik. Maçla senkronize olmayan bir karmaşa vardı orada. 10’da Sow’un güzel ön direk kafa golü bile durumu değiştiremedi. Düşünün takım 18’de korner kullanıyor, Genç Fenerliler ‘tribün istifa’ diye bağırıyor, kalanlar da onu ıslıklıyor. 21’de Gökhan’ın enfes pasıyla kaleciyi karşısında gören ama muhatap almayan Kuyt’ın golüne dek tek ses olamadı tribünler. Olması da gerekmiyor belki. Herkes aynı takımı ama farklı gerekçelerle tutuyor.

ASIL MAÇ TRİBÜNDEYDİ

Aslında ikinci gol biraz olsun tribünlere sulh getirmiş, karşılıklı tezahüratlar bile başlamıştı. Ama gelin görün ki gene o ‘memleket düşmanı Geziciler’ çıkıverdi ve 34. dakika kutlamaları başladı. Yine ortalık, ‘Her yer Taksim her yer direniş ’e bürünüverdi. Ama bu sefer ıslıkçıların da sesi yüksekti. Sonra repertuar gereği ‘sık bakalım’a geçildi. Ama stadı birleştiren ‘Mustafa Keser’in askerleriyiz’ oldu. Mustafa Keser’e de bir selam çakılsa diye iç geçirmedim değil. Ya da ‘kimsenin askeri olmayacağız’a. Ama asıl pantomim bundan sonra koptu. Genç Fenerlilere ve onların saldırgan tavrına gıcık olup daha yüksek bağırmaya başladı diğer tribünler. İnadına “her yer Taksim her yer direniş” dercesine… Yaklaşık bir 6-7 dakika maçı değil bunları izledik. Geri döndüğümüzde devrenin sonu gelivermişti.

İkinci yarı da aynı makamdan açıldı. Hatta Elazığ ilk beş dakikada gol için o kadar önde bastı ki 51’de ikiye dört pozisyon verdiler. Konuk ekibi oyunda tutacak tek şey goldü. Uzun süre bunun için rakibe pres uyguladılar. Az buçuk pozisyoncuk da buldular. Ama onu atacak maharetleri yoktu. Maçın skorunu önce 80’de Alper’in, sonra 90+1’de Caner’in şık paslarını harika bitiren ‘tartışılan adam’ Sow belirledi: 4-0.

Özetle, atipik başlayıp öyle de devam eden bir karşılaşma oldu. Elazığ önde oynamaya çalıştı ama pozisyon çıkaramadı. Fenerbahçe ise genelde rahattı. Ev sahibi neyse de konuk ekibin hücum aşkı hepimizi şaşırttı. Görünen o ki Trond Sollied yönetimindeki Elazığspor böyle oynarsa şampiyonluğa oynayan takımlar için biçilmiş kaftan olur. Bir Anadolu takımı geleneği olan kapanmayı reddediyorlar ve takım boyunu daraltarak baskı kurmaya çalışıyorlar. Ama n’oluyor? Yetenekleri bir yere kadar taşıyor onları ve dünkü gibi bir rakibin maharetli ayakları gedikleri çabuk buluyor. Bu sayede çok rahat oynadı Sarı-Lacivertliler. Dörtte dört oldu. Üstelik zor zamanlarda ve o kadar da iyi oynamazken. Fikstür avantajı deyip geçmemek lazım. Az iş değil.

Bağış Erten
21 Eylül 2013
Kaynak;radikal.com.tr