Radikal: Devletin üzerine konan atsineği

Soluğunu, sivri dilini ve cesaretini sokaktan, kahramanlarını bazen edebiyat tarihinden, bazen de Gezi Parkı’ndan alan öyküler bunlar. Bağzı Şeylere Öyküler, yirmi sekiz yazarı bir araya getiriyor.

gezi

Sokrates çok ünlü savunmasında kendini bir atsineğine benzetir. “Yavaş olan ve dürtülmesi gereken bir atı andıran devleti yerinden oynatmak için tanrının tebelleş ettiği benim gibi bir atsineğini kolay kolay bulamazsınız. Ben, devletin başına tebelleş edilmiş bir atsineğiyim; her gün her yerde dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum, ardınızı bırakmıyorum.” (Platon, Sokrates’in Savunması çev.: Teoman Aktürel, Remzi Kitap, 1992) Nasıl atsineği üzerine konduğu atın hareket etmesine neden olursa, Sokrates de toplumun üzerine konmuş ve uyarıyordur sürekli olarak. Her mantık hatasını yöneticilerin yüzüne vurarak, her yapılan yanlışı eleştirerek, yargı sistemini, düşünce yapısını temiz bir zemine oturtmaya çalışarak, tam anlamıyla tüm toplumun uyarıcısıdır Sokrates.

Gezi Parkı’nda yaşananlar sırasında çok sık Sokrates’i düşündüm. Televizyon, gazete ve radyolarda görüş bildiren çoğu yorumcu, bir lider olmadan hareketin başarıya ulaşamayacağını söylüyordu ama durum farklıydı. Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesine karşı çıkarak başlayan hareket toplum üzerinde tam da Sokrates’in istediği etkiyi yaptı: bir uyanışa neden oldu. Yıllardır bireysel olarak haksızlıklara, anti demokratik uygulamalara tepki veren ve sesini duyuramayan insanlar için bu ülkede ilk kez umut doğdu. Gezi direnişi için Cumhuriyet tarihinin en önemli atsineği denebilir belki.Yaşananlar üzerine çok yazıldı ve konuşuldu; şimdi de bir öykü kitabı derlendi.

Bağzı Şeylere Öyküler çok farklı türlerde yazan öykücüleri bir araya getiriyor. Derlemeyi Kadir Yüksel hazırlamış ve Aylak Adam Kültür Sanat Yayıncılık (hiç kuşkusuz, en güzel isme sahip yayınevi) basmış. Kısa bir yazıda her öyküden bahsetmek zor olacak çünkü her biri farklı yapı ve karaktere sahip. Bazı öyküler ironi ve fantazya ile güldürürken bazıları da ağır trajik bir havaya sürüklüyor okuru. Derlemeleri çeşitlilik bence çok çekici kılıyor, bu kitap da öyle. Ayrıca bunca yazarın direniş olaylarından ne denli farklı etkilendiğini görmek de ayrı bir keyif katıyor okumaya.

Kitapta en beğendiğim öykülerden biri Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun “Düşsel Kahramanlarım Oradaydı” oldu. Saçlıoğlu’nun öyküsünde çocukluğumuzun kahramanlarının toplanarak Taksim meydanına çıkışını ve oradan da Hüküm Dağı’na yolculuklarını anlatıyor. Yüzüğü Hüküm Dağı’nın lavlarına atınca kötülükleri bitirecek Frodo ile birlikte yollara düşüyor anlatıcı. Karşısına Red Kit, Don Kişot, Matrix’in Neo’su, Asteriks, Tommiks, Batman, Hobbitler, Luke Skywalker ve daha niceleri çıkıyor. Luke onu boğazdan karşıya geçiriyor, Büyüfiks güç veren şerbetinden veriyor, hepsi birlikte parka geliyorlar. Park çadırları arasında gezinirken hep çocukluk kahramanlarıyla karşılaşıyor ve içine garip bir huzur çöküyor. “Bir anda, benim tüm çizgi roman ve bilim kurgu kahramanlarımın ortak karakterinin bu olduğunu anladım. Kendilerinden çok herkesi düşünmek paylaşmak, barış için kötülerle savaşmak. Bu yüzden çok farklı gezegenlerden gelmiş oldukları halde birbirlerini hiç yadırgamamışlardı.”  Bu arada bazı kahramanlar değişmiştir birazcık, örneğin Red Kit yeniden sigaraya başladığını söyler: “Bu herifler yüzünden sigaraya başladım yine. Üstüne çiçek miçek de yapıştırma sakın beni çizersen. Çiçekten duman çıkar mı? Ama çıkıyor işte, Ağaçlardan da çıkıyor.” Ufak değişimler dışında kahramanlar her zamanki gibi adalet ve dürüstlük peşindedir. “Ya kardeşlik ve eşitlik kazanacak ya da sermaye ve sömürü” diyerek birlikte savaşmaya giderler. Bu çok sevimli öykü sadece tanıdık kahramanlarla buluşturduğu için değil, bugünün kahramanlarına yaptığı benzetmelerle anlam kazanıyor.

Derlemede yer alan öyküler içinde Berna Durmaz’ınki diğerlerinden biraz ayrı duruyordu. “Oraya yerleşirim, dönmem bir daha” diyen oğlu ve ölmüş kocası ardından yalnız yaşayan yaşlı bir kadını anlatır. Her gün parka giden ve her gün aynı masada oturan kadın zamanla ağaçla bütünleşir. Parktaki çocukların “Anne bak, bu kadın ağaç olmuş” diyecekleri kadar parçası olur parkın. Yaşlılıkla hareketleri de yavaşlamıştır zaten, aynı ağaçlar gibi. Ağaçlar böyle bir kadın için varoluşsal zorunluluktur artık. Kendisinin bir parçasıdır. Durmaz, insan tarafından ağacın algılanması yerine ağaç tarafından ağacın algılanması üzerine kurmuş öyküsünü.

Türker Ayyıldız’ın “Tül” öyküsü toplumsal bir bakışla direnişçileri anlatıyor. Mehmet Fırat Pürselim “Kompozisyon” adlı öyküsünde ağacın, yeşilin, parkın olmadığı, hatta bu sözcüklerin yasaklandığı bir dünyayı anlatıyor. Çoğu yazar ironi ile “başkan” “imparator” gibi uzak bir yönetici metaforu çevresinde kötülükleri geliştirmiş. Birçok öykü farklı bir zaman diliminde, fantastik bir gelecek içinde benzetmelerle çağrışım yolunu seçmiş. Birkaç tanesi de aşk anlatmış; direnişin ruhuna uyduğundan mı, yoksa gençleri duygularıyla ele aldığı için mi bilmiyorum, ayrıca güzel bu öyküler.

Gezi direnişi, yazının başında da dediğim gibi, bu toprakların insanının uyanışına neden oldu. Daha çok şeyler mutlaka yazılacaktır fakat duygular ve düşünceler bu kadar tazeyken bu kitabın çıkmış olması çok önemli. Sokakta çok şeyler yazıldı; sosyal paylaşım sitelerinde direnişin ne denli esprili ve kıvrak bir dile sahip olduğunu da gördük. Bu canlı ruh haline yazarların verdiği yanıt olarak düşünmek güzel olur bu kitabı. Soluğunu, sivri dilini ve cesaretini sokaktan, kahramanlarını bazen edebiyat tarihinden, bazen de gezi parkından alan öyküler bunlar. Yirmi sekiz yazarı bir araya getiriyor, eminim her okur kendi öyküsünü bulacak içinde.

“Her gecenin bir sabahı vardır
Bu ülkede bile.” (Ferit Edgü “Gezi-Yorum”)
Kitapta kimlerin öyküleri var?
Ferit Edgü, Necati Tosuner, İlhan Durusel, Zafer Doruk, Celal İlhan, Remzi Karabulut, Kerem Işık, Özcan Öztürk, Türker Ayyıldız, Sinan Sülün, Mahir Ünsal Eriş, Fuat Sevimay, Zeynep Ünal, Vuslat Çamkerten, Adnan Özyalçıner, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Tansu M. Gülaydın, Aziz Gökdemir, Hakan Bıçakcı, Gamze Güller, Zeynep Sönmez, Berna Durmaz, Mehmet Fırat Pürselim, Şenay Eroğlu Aksoy, Onur Çalı, Hakkı İnanç, Murat Taş, Semih Öztürk.

BAĞZI ŞEYLERE ÖYKÜLER
28 Yazardan Gezi Parkı Öyküleri
Aylak Adam Yayınları, 2013
163 sayfa, 10 TL.

Asuman Kafaoğlu-Büke
9 Ağustos 2013
Kaynak; kitap.radikal.com.tr