Radikal: ‘Boş karizmayı en kolay mizah patlatır’

‘Gezi Parkı’nda başlayıp ülke geneline yayılan protesto dalgası’ şeklindeki sözcükler kümesi 31 Mayıs’tan beri haber yazarken en çok kullandığımız betimleme… Bunun yanında değinmeden geçemediğimiz bir nokta daha var: Protesto dalgası esnasında ülke genelinde ‘yastıkaltı’ndan çıkarılan ve ‘dosta düşmana’ sunulan mizahımız. Duvarlar her ne kadar şu sıralar ‘susturulmaya’ çalışılsa da Twitter, Facebook, sözlükler ve sanal âlemde bu dalga sürüyor. Ve bitecek gibi de değil. ‘Ne olacak bu Türk mizahının hali’ konulu bir sohbet için Metin Üstündağ, nam-ı diğer MetÜst ile buluştuk. Her telden konuştuk. Genelde ‘slogan’ ile ulusa seslenen ustaya duvarların dilini sormamak olmazdı zaten. ‘Milli Şef Uğur Vardan’ın da hazır bulunduğu sohbet esnasında yeni ‘sloganlar’ bulundu.

metust

Öncelikle MetÜst bu protestoları samimi buluyor: “Bu memleket tarihinde bir ilk bence. Çok samimi. Bu gençler dudaklarının ne söylediğini çok hissederek slogan atıyorlar. İçlerinden o an ne geçiyorsa onu söylüyorlar. Mühim olan o.”

Meydandaki kitlenin niyet okumasını ise şöyle yapıyor MetÜst : “Klasik solcuya sor ‘Niye devrim yapıyoruz’ diye ‘Eşitlik, iş, emek, özgürlük olsun diye’ cevabını verecektir. Bu gençler eğlence olsun diye devrim yapıyor sanki. Sevişelim, öpüşelim, içelim. En sahici olan bu galiba.”

İnsanların neşesini “Hiçbir mitingde bu kadar eğlenceli gaz yemedi insanlar” diye anlatan Üstündağ, eylemlerin mesajının sadece Abdullah Gül ya da Tayyip Erdoğan’a gitmemesi gerektiğini de belirtiyor. Ona göre ‘solcular’ da ‘Başka bir mücadelenin mümkün olduğunu’ bu süreçle anlamalılar. Bir metafor kullanıyor: “Arıcılıkta ‘Oğul vermek’ diye bir şey vardır. Kendi kovanı dururken bir deliğe, bir kovuğa gider birleşir arılar. Başkası gelir tütsüyle alır bu grubu, kendi kovanına götürür. Ve başkasının olur artık o arılar. Çocuklar burada ‘oğul verdi’. Ama onları alacak ne bir oluşum ne bir parti var. Yani ehil, usta arıcılar aranıyor. 16 gün durdu o arılar bu parkta.”

‘Taa buramıza geldi’ isyanı
Peki bu genç kitleden bu mizahı bekliyor muydu MetÜst? Bekliyormuş: “Genç, çocuk ve kadınların mizah okuru olduklarını düşünüyorum” derken, insanların daha duyarlı olduğu ve gerekirse yeniden sokağa inebileceklerini söylüyor: “Bu kadar görkemli olmayabilir ama yine sokağa inerler. Bir şey yapabileceklerini gördüler.”

Mizahın önemini son 10 yılla birleştirince şu çıkıyor ortaya: “Baskıyı, diktatörlüğü ve boş karizmayı en kolay patlatan şey mizahtır. Dolayısıyla mesela Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başa geldiğinde ilk olarak karikatürcüleri susturmaya çalıştı. Davalar açtı, büyük cezalar çıktı. Musa Kart’a kedili karikatürü yüzünden fena taktı. Başbakan, ne yapacağını şaşırdı o dönemde. PENGUEN’e 50 milyarlık tazminat davası açtı. Misal Özal, Demirel 1 liralık temsili dava açardı. O bizi bitirircesine yüksek meblağlı davalar açtı.”

İsyanın adını da koyuyor MetÜst: ‘Taa buramıza geldi isyanı’ bu.

‘Obama gibi geldi, Bush gibi…’
Peki Başbakan? “Cumhuriyet tarihinde şakası, mizahı yapılmayan tek Başbakan, Recep Tayyip Erdoğan. Eskiden siyasetçi taklidi yapılırdı. Şimdi o yok. Eğer yapılsa son dönemde gördüğünüz bu kadar espri zaten zamanla çıkacaktı. Öncekiler eğlenceli karakterlerdi. Dilleri farklıydı. Kendi dili, kendi cümlesi vardı. Hepsinin bir komik mizah anlayışı vardı açıkçası. Ama 10 yıldır Erdoğan’dan kalıp klişe bulsana.” Düşündük ve “Ananı da al git” haricinde bulamadık.

Bir eşik aşılmış. Yanisi şöyle: “Hitler gülen askere çok kızarmış. Çünkü bir asker güldüğünde onu savaşa gönderemezsin. Sağlıklı gülmede eksikleri görme hali vardır. Kırılan, bozulan şeyleri gördüğünde gülersin. Bir kere de onu görünce sinirlerin bozulur hep görürsün. Elinde olmadan, biri otoriter şekilde konuşurken ‘Onu nasıl bozayım’ diye dinlersin. O eşik aşıldı artık. Bir anlamda ‘Obama gibi geldi, Bush gibi gidiyor’ gibi oldu.”

‘Hem Behzat Ç. hem Melih Gökçek olmaz!’
Seçimler konusuna gelelim. Diyor ki: “Yine kazanabilir. Ama özünde kaybetti. Mesela bu Nişantası, Cihangir içerisindeki protestocular arasında hiç oy vermemiş o kadar insan vardır ki. Sandığa gitmediler belki ama sokağa çıktılar. Şimdi bu kişiler verdiği oyu takip etmesini öğrenecek. Redhack’i falan takip edecek artık. Sonuçta hile olduğu hep dillendiriliyor. Ya bu sokaklara inanmayacağız ya sandığa inanmayacağız: Ankara ’dan aynı anda hem Behzat Ç. hem de Melih Gökçek çıkması çok saçma!. Biri yalan yani. Behzat Ç. bitti, ama Gökçek üçüncü sezona hazırlanıyor…”

Kenetlenme konusunda ise şunu diyor: “Memleket açısından o kadar hayırlı oldu ki. İstanbul’da deprem bekliyorduk ya, asıl deprem buymuş demek ki.”

Burak Kuru
23 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr