Kim lan bu hayatımın erkeği: Sevgili Başbakanım – Deniz Özturhan

cok-tatlisin-tayyip-789746

Sevgili başbakanım,

Kusuruma bakmayın, başbakanın b’sini büyük yazmadım. Zira son zamanlarda adınızla yazılmak suretiyle baş harfi büyüyen “başbakan” kelimesi, aslen o kadar da özel bir sözcük değildir. Başbakanlık dünya üzerinde binlerce insanın yapageldiği mesleklerden sadece biridir. Ona ekstra bir saygı atfetmek abes olmakla birlikte, iyi yapıldığında, her iş gibi, saygıyı hak edebilir.

Canım başbakanım, konuya izahat ile girmemi af buyurunuz.
Elbette dil bilgisini de, meslek ahlakını da SİZ bilirsiniz. Dil ile ilgili bir açıklama yapılacaksa, onu da SİZ yaparsınız.

Dil demişken, geçende Türkçe olimpiyatlarını izledim başbakanım. Canlısına bakamamıştım, malum o günlerde elimiz biraz doluydu. Annem organizasyonu, sahneyi, ışığı öyle bir övdü ki, açtım yutup belasından izleyiverdim ben de. Gerçekten harika olmuş, gökten Kabe inme sahnesi olağanüstü. Bugün dünyanın en büyük grubu Metallica, böyle bir görsel şölene imza atamıyor.

Tek çekincem başbakanım, Türkçe olimpiyadında çok fazla Türkçe duyamamak oldu. İlk başlarda “Bir Sait Faik, bir Haldun Taner okudular mı?” diye soruyordum, fakat olimpiyadı izleyince, çok çok yanlış geldiğimi anladım. Türkçe’nin en önemli kalemlerinden satırlar ya da dizeler yerine, genelde Arapça dua okumayı tercih etmişler biricik başbakanım. İşte buna azıcık şaşırdım.

Sakın yanlış anlamayın sevgili başbakanım, haşa, kimsenin dua okumasına karşı değilim. Sadece yerinin Türkçe olimpiyadı olmadığını düşünüyorum, nacizane. Lakin biliyorum şimdi bunu söyledim diye çok kızacak, hemen nasıl da “din düşmanı” olduğumu kitlelere kitlelere bağıracaksınız. İşte bundan a-acaip tırsıyorum, inanır mısınız ton ton başbakanım?

Epeydir sizi anlamak için azami bir dikkat ve tevekkül içindeyim başbakanım, lakin noolur yorum buyurun, şunu doğru anlamış mıyım? Bu ülkedeki hemen hemen her şey gibi, tüm inanç sisteminin de teminatı sizsiniz. Bir şeye inanacaksak önce size soruyoruz, başka kimseye itibar etmiyoruz. Başkalarının inançlarına, o başkaları Müslüman (ve mümkünse sünni) olmak kaydıyla saygılıyız. Fakaaat, müslüman olsak bile, şayet sizin üzerinizden, size de biat ederek İslami ihtiyaçlarımızı gidermiyorsak, müslümanlığımızdan da şüpheye düşmekten imtina etmiyoruz.

Kısacası yolu sizden geçmeyen inanç, aslında inançsızlık.
İnançsızlığa zaten ezelden beri, tahammül dahi edemiyoruz.

Ben açıkçası ağzınızdan çıkan her şeye inanıyorum tok sesli başbakanım. Gerçi sadece ilk bir kaç saniye boyunca inanıyorum ama olsun. Lütfen benim inanma şeklimi sorgulamayın. Misal, siz meydanlardan ve televizyonlardan defalarca, “bebekli taze gelini dövdüler” dediğinizde de, “camide içki içtiler” dediğinizde de, ben çok inandım. Derhal galeyana gelerek, balkonda hemen Kemalist yakmaya çalıştım. Kemalist artık nasıl yaşsa, bir türlü tutuşmak bilmedi, siz oradan hesap edin anlayışlı başbakanım.

Sonra tabi, meşhur caminin videoları geldi iknası kuvvetli başbakanım. Gördüğüm kadarıyla camide ortalık can pazarıymış. Milletin kafasını gözünü dikiyorlar, bir takım tıbba aykırı kişiler ilaç kovalıyor filan. Keşke “içki içtiler” yerine, “hap atmışlar” kartına oynasaydınız be başbakanım. “Nefes çekmişler” de olabilirdi, sonuçta o astım ilacı kutularının içinde kim bilir neler var… Biliyor muyuz? Hayır!

İşin kötüsü başbakanım, Kabataş’ta “vahşice dövülüp, sonra üzerine çiş yapılan, bebekli taze gelin” videosu çıkmadı. İfadelerde bahsi geçen ve anlatırken Nagehan Hanım’ı alçılara sürükleyen o “üstü çıplak, elleri deri eldivenli ve saçları bandanalı, 70 kadar saldırgan erkek”i göremedik. O video çıkabilmiş olsaydı başbakanım, korkarım dünyanın en çok tıklanan bizzarre kategorisine tekabül edecekti. Kategori kategori olalı, böyle bir manyaklık görmemiş olacaktı.

Tövbe bu arada başbakanım, asla sanılmasın ki, böyle bir şeyi arzulardım, tıklardım. Lakin  hikaye kurma tarzı olarak, bana “mum söndü oyunu” denilen şeyi hatırlatmasına da engel olamadım. Çok tuhaf ama başbakanım, bazen muhafazakar beyinler, orjinal marjinallerin yapmayı bi kenara koy, aklına bile gelmeyecek çılgınlıkta hikayelere imza atabiliyorlar. Eee, bu da yaratıcılığınızı sorgulayanlara, kapak olsun başbakanım.

***

Biliyorum müstesna başbakanım, size şu aralar çok mektup yazıldı. Ne açık mektuplar, ne sorular, ay neler neler. Kimse de demedi ki, “Bu adam hangi ara hepsini okuyacak? Zaten sürekli bir yerlerde halkla konuşuyor.” Son 25 gündür, televizyonu kapasan buzdolabında, onu açsan bu kez mikrodalgada siz vardınız nöronların efendisi başbakanım. İşte tam da bu yüzden, kimse teknolojiyi size öğretmeye kalkmasın! Emin olun, robotlar ilkeli duruşunuza, Binali yol tutuşunuza hayran olmaya devam ediyor.

Elbette sadece Twitter’ı tokatlamak için mermerde alıştırma yapan Binali bakanım kadar, size başka başka, türlü türlü hayran olanlar da var. Gerçekten insan hayret ediyor, gıptalar içinde kalıyor. Hatta inanın yüksek ses ile; “Eeey Nagehan Alçı’ya can veren başbakanım, Yiğit Bulut’u nasıl yarattın?” sorası geliyor. Yaratmak deyince kabiliyeti bol başbakanım, “Siz kendinizden nasıl dünyanın en zengin 8. başbakanını yarattınız 11 yılda? Sonuçta aldığınız maaş belli?” Valla sizinle ve başarılarınızla ilgili detaya indikçe, insan gururdan adeta eriyor.

Ah başbakanım, sizi çok üzdüler. Elleri kırılasıcalar, İstanbul’un her yerinde hakkınızda tuhaf tuhaf şeyler yazmışlar, sağda solda caanım seramikleri, reklam panolarını ve falanları kırmışlar. Edepsizlik, vandallık, gerçekten çok ayıp. Gerçi sizi üzenler arasından ölenler, çok ağır ve hafif yaralanan binler olmuş, e valla oluyo öyle şeyler. Dünyanın neresine giderseniz gidin, nüfusuna orantılı olarak, katildir devletler. E biz butik bir ülke olmadığımıza göre, devletimiz de daha kaliteli, daha Dextervari bir tarz benimseyecek. Bunda şaşılacak bir şey göremiyorum, lobilerin efendisi başbakanım. İşte bu yüzden seramik seramik deyip, kimseye baş sağlığı bile dilememenizi, çok olağan karşıladım.

Açıkçası başbakanım, teminatı bizzat SİZ olan sürece de, özgürlüklere de, kalkan askeri vesaite de, mahkemelere de, hukuka da, demokrasiye de… İnanılmaz inanıyorum. Bazen böyle o kadar inanıyorum ki, anaaa bir bakıyorum, bir anda odanın içini mor ışık hüzmeleri dolduruyor. Tavandan ise ağır ağır ama güleç, SİZ iniyorsunuz parlayarak. O otoriter ama altın kalpli baba sıcaklığınız, odayı kompile dolduruyor. İşte o an, ülkenin, bitkisi, madeni, petrolü, doğasını satmayı bir kalemde geçtim, o inanç anında, benden böbreğimi isteyin veriyim. Üstüme öyle teslimiyetçi bir hal geliyor.

Lakin işte bizim tavan çok yüksek değil, led aydınlatmanın inanılmaz yakıştığı başbakanım. İş bu sebep, bizim hanede göklerden yere ini inivermeniz, 2 bilemedin 3 saniye sürüyor. Siz yere inince tabi, sigaramı kırıp, internetin kablosunu çekip, bana hitaben “Kız mısın, kadın mısın bilemem” diyorsunuz. Neyse ki sesiniz, sokağın köşesinde başlayan AVM inşaatı tarafından yutuluyor. O esnada ülkenin doğusunda yine yeni yeniden, memurlarınız kahramanlık destanı yazıyor.

Saate bakıyorum, 21:00. Evin içini malum, yaz ortası demeden “baba sıcaklığı”nızla ısıtmışsınız hoşaf gibi.
Mecbur balkona çıkıyorum.
Bizde tencere tava yok elbet, tevazunun kalesi başbakanım. Lakin bendeniz vaktiyle davulcuya kaçmış bulunuyorum. Ve fırsattan istifade, üstelik vallahi sırf sanat olsun diye, çıkıp balkonda trampete abanıyorum.

Siz sakın üzerinize alınmayın ama olur mu, benim cici başbakanım…

Biterken,
MELİH BAŞGAN’ı unutmuş değilim sevgili başbakanım. ama aynı anda, bu ufacık yüreğe inanın ikinizin sevgisi birden sığmıyor. yeminle çatlayacak gibi oluyorum.  ha bir de, son zamanlarda parklarda yapılan abuk subuk forumlara, eli bıçak ve silahlı delikanlılar iniyormuş. onların evde zor tutulan yüzde 50 değil, bizzat memurunuz olduğundan haberim yokmuş gibi, gülümsüyorum. Bi fotoğraf çekiverin kahraman başbakanım.

30 Haziran 2013
Deniz Özturhan
Kaynak: kimlanbuhayatiminerkegi.com