Hürriyet: “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün!” Recep Tayyip Erdoğan

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsmail Kahraman Kültür Merkezinde gerçekleştirilecek Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Meclis Toplantısı’na katıldı.

rteKendisine yönelik diktatör eleştirilerini değerlendiren Başbakan Erdoğan,  “Ben diktatör olacağım. Birisi de çıkıp bana diktatör diyecek. Onun vay haline. Çünkü diktatörlüğün karakterinde bu tür şeylere tahammül yoktur” dedi.

Başbakan Erdoğan burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Rize’de kurulan üniversiteye Recep Tayyip Erdoğan ismini verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Ben baba ocağı Rize’ye vefa borcumuzu ödemenin gayreti içindeyim.

Babam gibi annem gibi Rize’den çıkmış, farklı şehirlerde hayatı kurmuş herkesi Rize’ye vefa borçlarını ödemeye çağırmak zorundayız.

Burada çok değerli Rizeli kardeşlerimiz ile beraberiz. Ama bu kadar değiliz.

Rize sevdası olan herkese tek tek ulaşıp başta üniversite olmak üzere Rize’ye daha fazla katkı vermeleri için teşvik etmeliyiz.

Yaz tatili artık sona eriyor. Önümüzdeki 1 ay içinde ilkokullarımızdan üniversitelerimize kadar tüm eğitim kurumlarımız açılacak.

“NÜFUS TEK BAŞINA BİR ŞEY İFADE ETMİYOR”

Biz 11 yıl boyunca eğitimin alt yapısı iyileştirmek modernleştirmek için büyük yatırımlar gerçekleştirdik.

Türkiye çok genç bir nüfusa sahip. Ancak iyi eğitilmezse nüfus kendi başına bir şey ifade etmiyor.

Bizim ülkesini ve dünyayı iyi takip eden gençlerin yetişmesine daha fazla yoğunlaşmamız gerekiyor.

İlkokulun hatta anaokulunun ilk gününden itibaren çocuklarımıza demokratik kültürü hoşgörüyü

Birbirinin yaşam hakkına hayat tarzına saygıyı anlatmamız gerekiyor.

Özgürlük istediğim yerde istediğim gibi at oynatmak değildir.

Özgürlük bir başkasının alanına kadar istediğimi yapmaktır. Kamu düzenini bozarak olmaz bu.

Biz bir başkasının özgürlük alanına saygı duyduğumuz zaman bu ülke tutulamaz.

“ÇOCUKLAR TAHSİL GÖRDÜKÇE CAHİLLEŞİYORSA…”

Kitap yüklü merkepler… Güzel bir benzetme var. “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür.”

Biz çocuklarımızın gereksiz faydasız teorik ve pratik maddi manevi gereksiz bilgiyle değil hayatın kendisiyle donanımlı halde yetiştirmekle mükellefiz.

Çocuklarımız tahsil gördükçe cahilleşiyorsa, kendi kültürlerinden uzaklaşıyorsa orada yanlış giden bir şey var demektir.

Bu süreci daha da hızlandırmak zorunayız…

Üniversitelerimiz hoşgörü noktasında daha işlevsel ve yol tutucu olmalıdır.

Demokrasiye kapalı bir üniversite bilime açık olamaz.

Ben konuşacağım sen dinleyeceksin.. yok böyle bir şey.

Ben konuşacağım sen dinleyeceksin. Sen konuşacaksın ben dinleyeceğim.

Kendi vatandaşlarının yaşam tarzlarının düşmanı bir üniversite sınıflarına, laboratuvarlarında, anfilerinde robot üreten bir üniversite olur.

Eğitim, insanı robotlaştırmak değildir.

Bilgisayar teknolojisi insan beynini inceleyerek üretilmiştir. Bu bir vakadır.

‘MISIR SADECE SİYASETİN KONUSU DEĞİL’

Mısır’a son haftalarda yaşanan hadiseler sadece siyasetin konusu değildir. Sosyolojinin uluslar arası ilişkilerin tarihin demokratikleşme mücadelesinin konusudur.

Son derece tarihi eşiklerden geçiyoruz.

Ben Mısır olaylarında bir şeyi hatırlatmak istiyorum.

Mısır’daki hadiselerde bunu tekrar yaşadık. Dünyanın en meşhur üniversitelerinden Ezher şeyhini darbecilerin yanında gördüğümde hayal kırıklığı yaşadım.

Sen nasıl Ezher’in şeyhi olup da darbecilere alkış tutarsın.

Orada işte ilim adamı bitmiştir. Çünkü ilim ona müsaade etmez.

Mısır’daki darbeyi sevimli göstermek için demokratik darbe gibi ucube kavramlar üretilmiştir. Darbenin demokratiği olur mu? Darbe darbedir.

Bilim buna karşı çıkmalıdır. Mısır’a karşı sergilenen tavır sadece akla mantığa değil bilime de aykırıdır.

Özellikle üniversitelerin bu hadiseler karşısında daha gür bir ses çıkarmasını beklerdik.

Bugün darbeye darbe diyemeyenin  yarın bir hastalı bütün vücuda sirayet ettiğinde darbeye darbe demesi hiçbir anlam ifade etmez.

“GALİLEO ‘DÜNYA DÖNÜYOR’ DEMESEYDİ”

Eğer Galileo ölüm tehdidine, baskıya rağmen ‘dünya dönüyor’ deme cesaretini göstermeseydi, bilim belki bugünkü seviyesine ulaşamayacak ve dünyayı tepsi gibi göstermeye devam edecekti.. ya da daha yavaş alacaktı.

Mısır’daki olaya darbe diyemeyen geleceğe ihanet eder.

Darbelerin hiçbir meşru ve haklı gerekçesi olamaz.

Hem Türkiye hem de dünyada Mursi de hata yaptı diyerek vicdanları rahatlatmaya çalışanlar var.

70 yıl baskıyla yönetiyorsunuz bir ülkeyi. 70 yıl üzerine halkın iradesi sandığa tecelli ediyor ve yüzde 52 ile Mursi’yi getiriyor. Ve bu duruma 1 yıl bile tahammül edemiyorlar.

Şimdi halın iradesi ben oyumun namusunu istiyorum diyor.

Eğer 17 yaşındaki Esma meydana çıkıyorsa o da babasının izinde o yola çıkıyor.

Binlerce insan oylarının namusu için şehit oldular. Elinde silah yok Molotof kokteyli yok. ama bir  top atışı o da şehit oluyor.

Buna darbe denmeyecek de neye darbe denecek.

Ben Mısır ordusunun bütün mensuplarına seslendim. Siz kimi öldürdüğünüzü biliyor musunuz?

Mursi hata yaptıysa üç sen sonra seçim var. İş başına getirenler götürürdü. Memnunsa devam ederdi.

“DİKTATÖR DİYENİN VAY HALİNE”

Menderes’e, Erbakan’a hep aynı şeyi söylediler: “Onlarında hatası var…”

Benim şahsımda şimdi de diktatör yakıştırması yapıyorlar.

Ben diktatör olacağım. Birisi de çıkıp bana diktatör diyecek. Onun vay haline.

Çünkü diktatörlüğün karakterinde bu tür şeylere tahammül yoktur.

Anında götürüler…

Suriye’ye bakın. Yüzbin insan öldürüldü.

Benim polisim su sıkıyor biber gazı sıkılıyor. Şiddet diyorlar.

Molotof atanları özgürlük mücadelecisi olarak değerlendiriliyorlar.

Sevsinler sizi..

Özgürlük mücadelecisi fikren mücadelesini verir.

Bizim üniversitelerimize asla bunlara müsaade edilmemelidir.

Böyle bir şey karşısında yönetim taviz vermeden bunları engellemelidir.

Meydanı boş bulduklarında aynı şekilde üniversiteleri terör meydanı haline getirmeye çalışıyorlar.

İnşallah Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ni çok daha güçlü bir hale getirmek suretiyle burayı adeta bir cazibe merkezi haline getirelim istiyoruz.

25 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; hurriyet.com.tr