Hürriyet: Biz istemez miyiz havadan sudan bahseden şarkılar söylemek?

Efkarlı Duman şarkılarına kısa bir ara. Grubun yedinci albümü ‘Darmaduman’, sadece Gezi olaylarıyla değil, Madımak’tan Hrant Drink davasına kanayan tüm yaraların bir fotoğrafı. Yeni albüm vesilesiyle ekiple geçirilen bir öğleden çıkan sonuç şu: Duman hâlâ lafları sakınmıyor, hâlâ kimseye ‘Evyallah’ı yok.

duman

radikal.com.tr

Babylon Lounge’un kapısında ilk beliren eleman Kaan Tangöze. Yıllar içinde aslında hiç değişmediğini anlatması için “Şöhret bizi değiştirmedi” beyanlarına ihtiyacı yok. Yüzünde sanki ilk albümleri çıkmış gibi bir mutluluk/heyecan; üzerinde belli ki ilk albüm zamanlarından kalma tişört, eşofman durumu özetliyor. Yıllar yılı üzerine yaftalanmaya çalışılmış ‘rockstar’ imajı en az eşorfmanındaki yırtıklar, delikler kadar umrunda değil. O ‘umursamaz’ tavır, “Şarkımı söyler kaçarım” hali üzerinden kalkalı çok olmuş. Son derece ilgili. Konser biletlerinin satışını, o günkü havanın durumunu, onlardan önceki/sonraki günler Açıkhava’da kimler çıkacağını soruyor tek tek menajere. Ekip teker teker geldikçe tokuşturulan yumruklar, öyle “Yo yo” Amerikancılığında değil, “Naber abi?” Türklüğünde, olağanca samimiyet halinde. Aralarındaki samimiyeti hissettikçe neden asla dağılmayacak gruplar listesinin başını çektiklerini daha iyi anlıyor insan. Ari, koyu Galatasaraylı; Kaan da yine aynı tonda Fenerbahçeli olunca, bir gece öncesi GS bir Real Madrid hezimeti yaşamışken önce ‘kısa ve acımasız’ bir futbol geyiği haliyle: “Dünkü maçta tek eksik şey ekranın sağ alt köşesinde bir kırmızı noktaydı”, “Star da öyle o saatte açık seçik yayınlar yapan kanal değildi, ne olduysa artık”… Kaan’ın dilinden değil mesajlarından da eksik olmuyor bu geyik: “Abi mesaj atmayayım, atmayayım dedim ama Ronaldo o golü atınca dayanamadım artık!”

GAZ YEMEDİK AMA MESELEYİ ANLADIK

‘Eski Köprünün Altında’n çok sular aktı, grup fertleri teker teker evlendi, çoluk çocuğa karıştı. Batuhan’ın Fransa’da yaşayan oğlu artık 11’inde, kendi tabiriyle ‘koca bir oğlan’. Kaan Tangöze-Seçkin Piriler evliliğinin meyvesi Hakan bugün 3 yaşında. Yaz başı eski manken Asu Emre ile evlenen Ari Barokas da iki ay sonra baba olacak. Cengiz’in kahkaha desibeli “Bize yakıştırılan bu imajdan kurtulmak için evlendik.” lafı ne kadar doğru bilinmez ama yerleşik hayat, mutlu evlilik gibi rock gruplarının sözlüğünde pek yeri olmayan kavramlar bugün Duman için en önemli hususlar. “Eve döndüğünde seni kafasını okşayacağın bir veletin beklemesi başka hiçbir şeye benzemez. Sende çocuk var mı? Yoksa anlamazsın abi. Olunca anlarsın işte” diyor Kaan. Çoluk çocuk, grubun muhabbetini de değiştirmiş. Tecrübe sırasına göre Cengiz Batu’dan, Kaan Cengiz’den, Ari de Kaan’dan babalık tavsiyeleri alıyormuş gün aşırı. “Bir bakmışsın tüm gün çocuklardan bahsediyoruz.” Neyse ki ‘yengeler’ arası bir ‘Yoko Ono’ sendromu yok. “Bizde olmaz öyle şeyler. Yazları çoluk çocuk hep beraber Bodrum’dayız. Beraber denize giriyoruz, yemekler yiyoruz, muhabbetler filan..”

Gezi olaylarında sokağa dökülen millet tam da tutunacak bir slogan, bağıra çağıra söyleyecek bir marş arayışındayken Duman’ın 1 Haziran gecesi, sessiz sedasız YouTube’a yüklediği ‘Eyvallah’, protestoların fon müziğine dönüşmüştü. ‘Eyvallah’ın yazılıp çizilmesi, bestelenip kaydedilmesi sanılanın aksine 1 Haziran gecesine değil, Gezi olaylarından birkaç ay öncesine denk geliyor. O meşhur “Biberine gazına, jopuna sopasına/ Tekmelerin hasına, eyvallah eyvallah / Şamarı yüzümüze, garezi dilimize /Şerefe hepinize eyvallah eyvallah” sözlerinin yazım süreci şöyle: “Polisin kullandığı orantısız güç Gezi olaylarıyla başlamadı, öncesi de var. Ezelden beri huzursuz olduğumuz bir durum. En son Başbakan’ın ODTÜ ziyareti sırasında yaşanan olaylara, sıkılan gazlara tanıklık ettik. O sıra Ankara’ya gidip geliyorduk. O havayı biz de teneffüs ettik.” Teneffüs edilen havada biber gazı yok, bol bol gerilim var. Gezi olaylarını da biber gazına maruz kalmadan atlatmışlar. “ODTÜ’de gaz yemedik ama meseleyi anladık. Asıl Gezi olayları patladığında yurtdışındaydık. Döndüğümüzde sinirler yumuşamış, ortam sakinleşmişti. Burada olsaydık evimizde oturmazdık tabii” diyor Batuhan. Ekip ayağının tozuyla Ankara’da, Tunalı’ya inmiş; İstanbul’da Gezi’yi ziyaret etmiş, sokağa karışıp, kalabalıkla bütünleşmiş: “Sevenlerle fotoğraf çektirdik, sarıldık, sloganlar attık.”

TOPLUM BİZİ BÖYLE YAPTI

Gezi ruhunun, en az Beşiktaş maçları kadar kolay kolay sönmeyeceği bir yer daha var, malum: Duman’lı konser sahaları. O günden beri her Duman konserinin Gezi sloganlarıyla başlaması ekibin ruhunu okuşuyor. Kaan, ekip adına, her ne kadar “Güzel bir şey tabii. Enerjisini atıyor insanlar. Fikirlerini dillendirip rahatlıyorlar. Öyle susup durmak daha beter kasıyor insanları. Böyle en azından deşarj oluyorlar, mesajlarını vermiş oluyorlar” dese de durumdan rol çalıp liderliğe soyunmaya, “Bizim eserimiz” hallerine bürünmeye niyeti yok. Aksine, “Biz bir şey yapmadık” tevazuunda: “Öncü olduğumuz yok. Kimse öncü değil. Bir hareket başladı artık. Biz sadece müziğimizle destek oluyoruz, yanlarında duruyoruz.”

Malum, Duman ortalara dökülüp büyük laflar eden bir grup değil. Kaan araya girip “Müziğimizle… Her şey müziğimizle” diyerek politik tutumun bir Bono edasına dönüşmeyeceğinin, sadece sahnede sınırlı kalacağının mesajını veriyor. Gezi sonrası Duman’a biçilen rol artık ‘sevdiğimiz saydığımız Türkçe Rock gruplarından’ meselesinden çok çok ötede. Şimdi pür dikkat konserlerde iki şarkı arası ekibin ağzından dökülecek protest laflar, muhalif marşlar bekleniyor. Boşuna beklenmesin; “Bizden süreçle ilgili beyanatlar bekleyenler albümün diğer şarkılarını dinlesin” diyor Kaan. Albümün diğer parçalarını henüz dinlememiş olanlara yardımcı olalım: ‘Köpekler’, ‘Gözleri Kanlı’, ‘Sınana Sınana’ diye üç parça daha var ki en az ‘Eyvallah’ kadar muhalif, protest ve sert. Evet, ‘öyle aşk için ölmeli aşk o zaman aşk’larından, ojesine methiyeler düzmekten, ‘dibine kadar’ sevmelerden eser yok bu albümde. Kaan’ın “Doğrudur. E toplum bizi bu hale getirdi. Ortada bir sorun var ki etkileniyoruz. Yoksa biz de isterdik havadan sudan, çiçekten böcekten bahseden şarkılar yazıp söylemeyi… Öyle olmuyor maalesef” demesiyle artık politikanın soğuk sularındayız. “Halk, bir mesaj gönderdi hükümete. ‘Bu kadar baskıya gelemiyoruz.’ dediler. Hükümet de doğru yönde adımlar atarsa bir rahatlama olacaktır. Henüz doğru adım yok, orası ayrı. Algılanma yerine hakaretle, aşağılamayla gelince bizim insanımız da bunu kaldıramıyor tabii” diyor Kaan. Peki, çözüm? Evvelinde “Ortada bir yanlış var / Yanlışı yapan yanar / Arkasında sandık var” sözlerini bestelemiş bir grup olarak tavırlarında bir değişiklik yok: “Sandık! Başka çözümü yok. Her demokratik toplumda olduğu gibi.. ” Albümdeki sözler didiklendikçe meselenin sadece Gezi olmadığını anlıyorsunuz. Misal, ‘Köpekler’de oteli kökünden yakmalarla, silahı elinden almalarla, faili meçhulları anmalarla Hrant Drink’ten Madımak’a kanayan tüm yaralar iyice deşiliyor. “Bunlar hâlâ çözülmemiş meseleler, kapanmamış davalar…

NEFİS BİR DUMAN TÜRKÜSÜ

Söyleşinin kapanış şarkısı ‘Kolay Değildir’. Çıkar bası, gitarı şarkıdan; al sana nefis bir Anadolu türküsü, ağıdı. “Mahsuni Şeriflerle, Neşet Ertaşlarla büyüdük biz. Normal tabii şarkılarımızda bu tınıların olması” diyor Ari. Bir pas da Kaan’dan: “Karacaoğlanlar okuruz, Âşık Veyseller dinleriz. Etkilendikçe yazarız.” “Bu albümdeki parçaları yazarken neler okudunuz, dinlediğiniz?” sorsunun cevabı tek şıklı, başında belli: “Gazetede okuduk bol bol. Haberleri takip etmek yetti bize şarkıları yazmak için” deniyor hep bir ağızdan.

Ekip, son iki-üç albümdür prodüktörü de devre dışı bırakmış, parçaları kendi kendilerine pişriyor, seçiyor, kaydediyor. “İstediğimizi yapıyoruz işte” diyor Kaan. Öyle aplikasyon formatından albüm çıkarmakla, popüler kılıflara uymakla da araları pek yok. “Önemli olan söz-müzik, gerisi teferruat. Bizim içimize bu form siniyor. İçimizden geleni yapıyoruz işte.” Duman’ı Duman yapan Kaan’ın cümle sonlarına yayvan yayvan iliştirdiği hafif savruk, hafif umursamaz o “İşte”ler değil midir zaten?

Ali Tufan Koç
21 Eylül 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;hurriyet.com.tr