habersoL: Gezi direnişçisine ‘tedavi olamazsın’ tehdidi

tedavi_olamazsin

31 Mayıs’ta Taksim’de gaz kapsülüyle başından yaralanan E.S., acil servisine gitti. Aradan aylar geçtikten sonra hastane E.S.’nin evine yüklü bir fatura yolladı. Üstelik parayı ödemezse hastane hizmetlerinden bir daha yararlanamayacağını söyledi.

“Gezi” eylemlerinin kitlesel bir ölçeğe çıktığı 31 Mayıs tarihinde, Taksim’de polisin ağır saldırıları sonucu başından gaz kapsülüyle yaralanan Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesi, üniversite öğrencisi E.S., gittiği hastane tarafından borçlandırıldı.

31 Mayıs akşamı İstiklal Caddesi’nde polisin ağır saldırısı sırasında başına gaz kapsülü isabet eden E.S., bölgede kurulan revirlerde ilk müdahale yapıldıktan sonra arkadaşları tarafından İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’ne götürüldü. Hastanede polisin gözaltına alma ihtimaline karşın başındaki yaranın evde bir kaza sonucu oluştuğunu söyleyen E.S., hasta kaydını yaptırdıktan sonra kendisi hakkında nöbetçi doktor tarafından “adli vaka” olarak kayıt tutulmasının istendiğini öğrendi.

‘MASRAFLARIN KARŞILANMAZ’

Hastane polisinin kimlik bilgilerini kayıt altına aldığı E.S., adli bir durum sonucu yaralanmadığını söylemesi üzerine hastane polisinden, “Ben bu işlemi yapmak zorundayım, sen karakola ifade verip tutanağı getirirsin” yanıtını aldı. Karakolda ifade vermek istemediğini söyleyen E.S., hastane polisi tarafından, “Aksi halde adli vaka olduğu için tedavi masrafların karşılanmaz, ödemek zorunda kalırsın” şeklinde tehdit edildi. E.S. bunun üzerine hastaneden ayrıldı, karakola gitmedi ancak hastane yönetimi E.S.’yi borçlu çıkarmayı bildi.

YA BORCUNU ÖDE YA DA…

Olay gününden yaklaşık 3 ay sonra, E.S.’ye Çapa Tıp Fakültesi tarafından bir dilekçe gönderildi. 6 Ağustos tarihli ve Başhekim Prof. Dr. Mehmet Akif Karan imzalı dilekçede, “Fakültemiz Acil Cerrahi Anabilim Dalı’na 31 Mayıs 2013 tarihinde yapılan tedaviniz için ödemeniz gereken 368,07 TL borcunuz bulunduğu bildirilmiştir” deniyordu.

Oysa E.S., pansuman, kafa tomografisi gibi işlemleri, yapılan işlemler karşılığında herhangi bir ücret alınmayan acil serviste yaptırmıştı. Üstelik E.S.’nin ailesi üzerinden faydalandığı sosyal güvencesi de bulunuyordu.

Dilekçede dikkat çeken bir başka ifade ise “borcu ödemezsen bir daha bu hastanede tedavi olamazsın” anlamına gelen tehditti. Hastane yönetimi dilekçede, “Hasta kayıt işlemlerinin otomasyona geçmiş olması nedeniyle, hasta adına yapılan kayıtlarda ‘borçlu’ şerhi bulunan kişilerin daha sonra tedavi için hastanemize gelmeleri halinde borçlarından dolayı otomasyon sistemine kayıtları ve tedavileri mümkün olmayacaktır” ifadelerine yer verdi.

Borçlandırdığı hastanın tedavi hakkını da elinden alan hastane, “Borcunuzu en geç yedi gün içinde ödemenizi, aksi halde hakkınızda icra takibi yapılacağı hususunda bilgilerinizi rica ederim” demeyi de ihmal etmedi.

‘Gözdağı vermek istiyorlar’

Polisin başına attığı gaz bombasıyla yaralanıp gittiği hastanede “adli vaka” olarak kayıt altına alınmak istenen ve karakolda ifade vermeye zorlandıktan sonra, borçlandırıldığı hastane tarafından tedavi hakkı elinden alınan E.S., yaşadıklarını gazetemize yorumladı.

E.S. yaşadıklarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’ne gitme sebebim, Şişli Etfal ve Taksim İlk Yardım hastanelerinde yaralıların gözaltına alındığını öğrenmemiz oldu. Tüm bu yaşananlara bakıldığında mağdur olan benim ama sosyal güvencem olmasına rağmen benden ücret istiyorlar. Bu tutumun ‘Gezi’ sürecinden kaynaklı bir tutum olduğunu düşünüyorum. Oraya katılanlara karşı gözdağı vermek
istiyorlar.”

Ali İsmail’in başına gelenleri hatırlatıyor

31 Mayıs’ta kafasından yaralandıktan sonra, hastanede gözaltına alınma endişesi nedeniyle nasıl yaralandığını saklayan E.S.’nin başına gelenler, Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın yaşadıklarını hatırlattı.

Ali İsmail Korkmaz da darp edildikten sonra önce Mavi Hastane’ye gitmiş, burada “merdivenden düştüm” beyanına rağmen hakkında adli rapor yazılmıştı. Daha sonra tomografi ve röntgen cihazı olmadığından Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Korkmaz’ı burada tedavi eden Dr. Hasan Gülcü’nün Korkmaz’ı önce karakola gidip ifade vermeye zorladığı iddia edilmişti. Gülcü hakkında bu iddialar nedeniyle hem savcılık hem de Eskişehir Tabip Odası tarafından soruşturma açıldı.

‘Hastanenin uygulaması yasalara aykırı’

İstanbul Barosu avukatlarından Özgür Urfa, acil serviste tedavi gören hastadan ücret talep edilmesinin yasalara ve Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi.

Avukat Özgür Urfa, acil serviste tedavi edilen hastalardan para talep edilmesine ilişkin yasal düzenlemeyi soL’a değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan genelgeyi ele alan Urfa, “Habere konu olayda acil servise başvuran bir hastadan tüm tedavi giderlerinin tahsil edilmeye çalışıldığı anlaşılıyor. Oysa yasal düzenlemeler, acil serviste tedavi edilen hastalardan para talep edilemeyeceğini açıkça düzenlemiş durumda. 26 Haziran 2008 tarih ve 2008/13 sayılı ‘Acil Sağlık Hizmetlerinin Sunumu’ konulu Başbakanlık genelgesinin 8. maddesindeki ‘Acil vakalarda acil sağlık hizmetlerinden yararlananlardan sosyal güvencesi bulunan kişilerin hizmet bedeli, ilgili sosyal güvenlik kurumundan tahsil edilecek ve 5520 sayılı kanunun 73/7 maddesi gereği hastadan ayrıca ücret talep edilmeyecektir’ hükmü gereği, tedavi için çıkartılan masrafın ilgili sosyal güvenlik kurumundan tahsil edilmesi gerekmektedir” dedi.

Urfa, şöyle devam etti: “Aynı genelgenin 9. maddesindeki, ‘Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlardan ödeme gücü bulunmayanlardan acil sağlık hizmetinin kendilerinden tahsil edilemeyeceği, 3294 sayılı kanun çerçevesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndan talep edileceği’ hükmü gereği kişi, sosyal güvenceden yoksun dahi olsa, bu paranın kendisinden tahsil edilemeyeceğini açıkça düzenlemiştir. Ayrıca 25 Mart 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nde, acil sağlık hizmetlerinde katılım payı, ilave ücret alınmayacağı ve ‘sözleşmeli ve sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucuları acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri ile acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri için kişilerden veya Kurumdan herhangi bir ilave ücret talep edemez’ hükümleri bulunmaktadır. Üniversite hastanesinin bu keyfi uygulaması açıkça yasal düzenlemelerin ihlal edilmesi ve Anayasada halen yer alan Sosyal Devlet ilkesinin yasal olarak tamamen olmasa da uygulamalarla tasfiyesi anlamına gelmektedir.”

Dr. Pelin Yargıç: ‘Kasıt olması mümkün’

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Pelin Yargıç, E.S.’nin başına gelen olayı soL’a değerlendirdi.

TTB Merkez Konseyi Üyesi Pelin Yargıç’la E.S.’nin yaşadığı örnek üzerinden acile getirilen hastalardan ücret alınması, karakolda verilen ifadenin hastanede yapılan işlemlere etkisi, sağlık güvencesi olan hastalara uygulanan işlemler ve borçlandırılan hastanın borcu ödeyene dek tedavi olamamasına ilişkin uygulamayı konuştuk.

E.S.’ye çıkartılan faturanın çok yüksek olduğunu belirten Yargıç, kafa travması geçiren bir hastaya yapılan tomografi işleminin, istenilen 368 TL tutarında olamayacağını belirtti.

E.S.’nin sosyal güvencesi olmasına karşın borçlandırılmasını değerlendiren Yargıç, sigortalı bir hastanın ücretli bir hasta olarak gösterilebileceğini, ortada bir “kasıt” bulunmasının da ihtimal dahilinde olduğunu ifade etti. Öte yandan hastane polisinin “Emniyette ifade verip tutanağı getir, ücret ödemezsin” şeklindeki beyanının gerçekdışı olduğunu söyleyen Yargıç, “Emniyetle böyle bir anlaşma yok. Emniyete ifade verip vermemekle sağlığa para verip vermemek arasında alaka bulunmuyor. Polisin söylediği ‘sana zorluk çıkarırız’ şeklinde anlaşılabilir” dedi.

Hastane yönetiminin “Borcu ödemediğin takdirde tedavi olamazsın” ifadesini de değerlendiren Yargıç, yasalara göre sağlık borcu bulunan hastaların tedavisinin engellenmesine ilişkin düzenleme olduğunu, hastanın sosyal güvencesiyle hiçbir tetkik dahi yaptıramayacağını, asıl sorunun yasal çerçevenin kendisinde olduğunu vurguladı.

Selin Asker
6 Eylül 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; http://haber.sol.org.tr