habersoL: Hacettepe’de çapulcu dayanışması ‘Hocalarımız yalnız değildir!’

Hacettepe Üniversitesi’nin mezuniyet töreni sırasında “Yetiştirdiğimiz Çapulcularla Gurur Duyuyoruz’’ pankartı açan Biyoloji Bölümü öğretim üyelerine dönük saldırılara mezunlar ve öğrenciler ortak bir açıklama yayınlayarak cevap verdi.

capulcu-dayanismasi

Pek çok üniversite de olduğu gibi Hacettepe Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde de gençler birbirinden yaratıcı pankartlar ve dövizler taşıyarak AKP iktidarına dönük tepkilerini dile getirmişlerdi. Üniversitenin Biyoloji Bölümü’nde görevli öğretim üyeleri de ““Yetiştirdiğimiz Çapulcularla Gurur Duyuyoruz’’ pankartıyla öğrencilere destek vermişti.

Ancak öğretim üyeleri açtıkları bu pankart nedeniyle adete hedef tahtasına oturtuldu. Biyoloji bölümü öğrencileri ve mezunları ise yayınladıkları açıklama ile hocalarına sahip çıktı ve “Hocalarımız yalnız değildir” dedi.

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü ve mezunları tarafından kaleme alınan açıklama şöyle:

“HACETTEPE ÖĞRENCİLERİ ve MEZUNLARI HOCALARINA SAHİP ÇIKIYOR!

Basın emekçilerine, penguenlere, şirinlere ve fışkiyelere önemle duyurulur:

31 Mayıs Gezi Parkı Direnişi ile şehrin kamusal ve yaşam alanlarına sahip çıkmakla başlayan, demokrasi ve özgürlük talepleriyle yayılan demokratik eylemler Türkiye’nin siyasal ve toplumsal hayatında yeni bir dönemin kapısını araladı.

Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Mezuniyet Töreni’nde öğrencilerin pankart açmasından ve Ethem Sarısülük’ün, Abdullah Cömert’in, Mustafa Sarı’nın, Mehmet Ayvalıtaş’ın ve Ali İsmail Korkmaz’ın isimlerinin okunmasından sonra hocalarımız bizlere desteklerini bildirmek için “Yetiştirdiğimiz Çapulcularla Gurur Duyuyoruz’’ pankartını açtılar. Bu pankarta birçok yerden tepki geldi ve hatta klavye savcıları Rektör ile YÖK’ü “göreve’’ davet etti. Buna bugüne kadar işinin ne olduğunu bilmediğimiz bir “başgan”da dahildir. Olaylarda 5 ölü, 7681 yaralı, 2841 gözaltı olması “skandal’’ olmaz iken hocalarımızın pankart açması “skandal” olmuştur. Hatta darbeci olmak ile suçlanmışlardır. Buna çok güldük, sonra gittik küfürden bir yudum aldık, bir daha düşündük ve bir daha güldük.

Gezi olayları kapsamında olan bitenin, yurttaşla devlet kurumları arasında ortaya çıkan ve aslında diyalog yoluyla çözülmesi gereken bir anlaşmazlık olduğunu düşünüyoruz. Bu diyaloğu imkansız kılan, ölümlere ve insanların bedenlerinde kalıcı hasarlara yol açan şiddetin sorumlularının, kamu vicdanını rahatlatacak şekilde, yargı önünde hesap vermemeleridir. Biz biyologlar 31 Mayıs’tan beri sürekli diyalog ve müzakerenin ön plana çıkması gerektiğini ve Türkiye’nin katılımcı demokrasiye ihtiyacı olduğunu hep savunduk.

Hocalarımızın sahip çıktığı biz Hacettepe’li biyolog “çapulcular’’ kimleriz?

Bilimi ilköğretim ve lise yıllarında TUBİTAK’ın popüler bilim dergileri ve kitapları ile takip etmiş bir kuşak olarak, Bilim Teknik’in Darwin ile ilgili olan sayısını sansürleyecek kadar bilimden uzaklaşmış kadroları bu kurumlara yerleştirenlerden…

Bilimin ne olduğunu yeterince kavrayamamış, her şekle ve iktidara uyum yapanların, sermayedarların, mimikri zümrelerinin ahkam kesmesinden…

Kadrolaşmanın, biat ve itaat kültürünün, sansürün bilimde yeri olduğunu düşünenlerden..

Bilim insanlarının kurduğu akademiye (TÜBA’ya) müdahale ederek üye seçimini hükümetlerin, iş dünyasının ve her türlü baskı gruplarının etkisi altında bırakan ve bir çok değerli bilim insanını bu kurumdan istifaya zorlayan zihniyetten…

Gerekli teknik ve bilimsel altyapıyı sağlamayıp, üniversite kurmayı bina dikmek ile eş kılan, temel bilimleri gereksiz bulup kapatmakla tehdit eden ve üniversiteleri yüksek lise düzeyine indiren anlayıştan…

Açıköğretim Fakültesi’nde Biyoloji Bölümü açarak gizli işsizler ordusuna daha fazla eleman kazandıranlardan…

Biyologların meslek odası kurmasına engel olan ve TMMOB gibi halkın bilime ulaşmasını sağlayan meslek örgütlerini işlevsizleştirenlerden…

Avrupa’nın en önemli biyolojik çeşitliliğine sahip ülkemizin her yerini HES’ler, TES’ler ve nükleerler ile delik deşik ettikten sonra “Ama ağaç diktik bak yeşil” gibi çevreci edalardan…

Dış mihrak Yale Üniversitesi’nin yaptığı, Dünya Çevre Performansı Endeksi’nde ülkemizin en diplerde (132 ülke arasından 109.) olmasından…

rahatsızlık duyan, daha meslek tanımı bile olmayan, binlerce işsiz biyoloğuz.

Bizler o çapulcularız ki…

İnsanın doğanın sahibi değil, parçası olduğunun bilinciyle;

Doğayı tahrip eden kalkınma anlayışının reddedilmesi, çevre ve kent düzenlemesini ilgilendiren kararların uygulanmadan önce toplumla paylaşılması ve karar mekanizmalarının şeffaflaştırılmasını…

Toplantı ve gösteri yürüyüş kanununun uygulanması yönündeki engellerin kaldırılmasını…

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan düşünce, ifade, haber alma, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasından vazgeçilmesini…

Polis şiddetinin siyasal bir araç olmaktan çıkartılmasını…

Kamuoyunu manipüle etmek amacıyla vatandaşlara yanlış, yanlı, yanıltıcı bilgi vermekten ve medyayı baskı altında tutmaktan vazgeçilmesini…

Vatandaşlar arasında kin ve düşmanlık yaratan, azınlık ve çoğunluk ayırımı yapan, dışlayıcı ve ötekileştirici söylem ve politikaların değiştirilmesini…

Haksız ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmış ve tutuklanmış insanların serbest bırakılmasını…

… İsteyenleriz!!!

Ama biz direnmeyi de iyi biliriz. Hocalarımızın arkasında değil, yanındayız! Çünkü onlardan dayanışmayı, sevgiyi, ötekileştirmeden, bölmeden empati kurmayı öğrendik. Ve o pankartı bugün onlar taşıdı, yarın bizler taşıyacağız.

Hocalarımız yalnız değildir.

Havaya, suya, toprağa, bilime ve insana özgürlük!!!

Kahrolsun bağzı şeyler!

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğrencileri ve Mezunları

20 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; haber.sol.org.tr