Radikal: Gezi Parkı deneyimi Türkiye’nin geleceğinin aynasıdır – Fatih Akçay

Akademisyenler şu günlerde hiç zaman yitirmeden Gezi Parkı’nda oluşan ruhu incelemeli, dersler çıkarmalıdır.

Demonstration in Istanbul

Taksim Gazi Parkı’nda başlayıp 77 ilimize yayılarak toplumsallaşan gösterilerin en önemli sonuçlarından birisi, değişik kesimlerin hoşgörü içinde, nasıl birlikte bir yaşam kurulabileceğini öğretmesidir. Gezi Parkı direnişine katılan paydaşların, Türkiye halkını temsil ettiği söylenemez. Ancak büyük bir çeşitlilik olduğu açıktır. Türkiye’nin geleceğinde bu gösterilere katılanların görüşleri, istekleri görmezden gelinemez.

Hiçbir siyasal yapının, siyasal partinin Gezi Parkı eylemlerinin ruhunu tam anlamıyla kavrayamadığı kanısındayız. Bundan sonra Türkiye’nin yönetimini, bu ruhu, buradaki çoğulculuk ve hoşgörü bilincini yakalayabilen partiler ellerine alabilirler. Farklı dillere, düşüncelere, soylara, yaşam algılarına, kısacası farklı olana saygılı olmayan siyasal partilerin başarılı olamayacakları, Gezi Parkı eylemleriyle başlayan olayların bize bıraktığı en büyük derslerden biri olmuştur. Bu ruhu yakalayamayanların geleceklerinin olamayacağı açıktır. Gezi Parkı ruhunu herkesin, her kesimin iyi anlaması gerekmektedir. Bu olaylara kulak tıkamak, burun kıvırmak yerine kulak açmak gerekmektedir. Burada farklılıklara saygılı bir yaşamın, insanlık tarihine geçecek güzel bir örneği yaşanmıştır. Düşünceleri birbirleriyle uzlaşmaz çelişkiler içinde olan siyasal yapılanmalar, günlerce çıt çıkmadan bir arada yaşamayı, birbirleriyle iletişim kurmayı, kendi görüşleri de içinde olmak üzere değişik konuları tartışmayı başarmışlardır. İnanmayanların, inananların namazlarını kılmaları için koruma duvarı oluşturmaları, güzel bir davranış göstergesi olmuştur.

Göz ardı edilmeyenler

Toplumbilimciler, tarihçiler, ruhbilimciler, tüm siyasal partiler, yapılanmalar, şu günlerde hiç zaman yitirmeden Gezi Parkı’nda oluşan ruhu incelemeli, dersler çıkarmalıdır. Gezi Parkı, toplumsal dokuyu anlamak için bulunması güç bir deney, inceleme alanıdır.

Gezi Parkı’nda başlayarak Türkiye’ye yayılan olayları, hiçbir kesim göz ardı etmemelidir. Bu deney, önemsenmeyecek bir gelişme değildir. Bu olay da tüm toplumsal olaylar gibi, bir gecede ortaya çıkan bir olay değildir. Hiçbir şey suya, buza yazılmamaktadır. Toplumsal yaşamda olup bitenler bir biçimde toplumsal belleğe yerleşmekte, unutulmamaktadır. Direniş bunun kanıtıdır. Yıllarca toplumsal belleğe kazınan rahatsızlıkların patlamasıdır. Çağdaş kent yaşamının sıkıcı, bunaltıcı, özgürlük alanlarını daraltıcı ortamından, ülke yönetiminde görülen yanlışlıklardan bıkmış insanlar, özellikle gençler, burada tam bir özgürlük havası solumuşlardır.

Gezi Parkı eylemlerinin nasıl bir siyasal kültür oluşturacağı, nereye evrileceği konusunda bir öngörüde bulunmak olanaksızdır. Gazi Parkı direnişinden bir parti çıkmayabilir. Siyasal yapılanmalar boy atmayabilir. Ancak, bu direnişten tüm partilere önemli dersler çıkmıştır. 85 alt bileşeni olan örgütlenmenin bu eylemlere katıldığı görüldü. Kimsenin elinde taş, sopa, silah olmadan, günlerce bir arada yaşanabilmiştir. Devletin, askerin, polisin, zabıtanın olmadığı buna karşın hiçbir güvenlik sorununun yaşanmadığı bu deneyimin, tüm zamanlarda toplumsal yaşama yansıması özlemle beklenen bir duygudur. Direniş aşağıdan yukarı bir değişimin somut örneğidir.
Gezi Parkı olaylarının arkasından, bu deneyimin romanı, öyküsü, şiiri, gülmeceleri, müziği birbirini izleyecektir. Ortak aklın, özgür düşüncenin neler üretebildiği burada bir kez daha ortaya çıkmıştır. Düşüncenin özgür bırakılmasının ne denli ürünler ortaya koyduğu kanıtlanmıştır. Bunlar, bu topraklarda demokrasiye gidişin basamaklarına yeni halkalar ekleyeceklerdir.

Halkla bilek güreşi

Devlet halkıyla bilek güreşi yapmaya kalkmamalıdır. “Meydanlara ben senden daha çok insan toplarım” yarışıyla, toplumsal sancıları görmezden gelmek, tam bir aymazlıktır. Siyasal yaşamda, “Benim taraftarım, senin taraftarından çoktur” mantığıyla yarışa kalkmak, hiç hoş olmayan bir tutumdur. Toplumsal olaylar, matematiksel sayılarla ölçülüp değerlendirilemezler. Demokrasilerde yurttaşların sağduyularından daha güçlü olan bir kesim yoktur. Ülke yönetimi, yurttaşlara karşı güç deneme yeri değil, onlara hizmet sunan bir erk alanıdır. 30 yılı aşkın bir süreden bu yana süregelen iç savaştan kurtulmanın başlangıcında böyle bir olayın yaşanması, sürecin baltalanması açısından sevindirici değildir.

Gezi Parkı direnişiyle simgeleşen direnişlerde, direnişçilerin yersiz, gereksiz, konuyla ilgisiz istekleri de olabilir. Bir yönetimin tüm isteklere, haklı, haksız, bizden, sizden ayrımı yapmadan kulak vermesi, yanlışlar varsa, hoşgörü, evrensel hukuk ölçütleri, demokratik sınırlar içinde çözüm üretmesi gerekir.

Gezi Parkı’na Türkiye devletinin benimsemediği, beğenmediği bayraklar, pankartlar asılmış olabilir. 76 milyon insan içinde, 75.999.000 kişinin tersine, 1 kişi ortaya çıkarak, kendi görüşünü, kaba güce, zora başvurmadan, söz, yazı, resim, bayrak gibi değişik simgelerle, araçlarla anlatabilmelidir. Bu, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bir ülkenin yönetimi, tüm yurttaşların görüşlerini benimsemeyebileceği, beğenmeyebileceği gibi, tüm yurttaşların da ülke yönetiminin tüm uygulamalarını, görüşlerini beğenme, benimseme zorunluluğu yoktur. Yasalara uyma zorunludur. Ancak insanların, yasaları ya da uygulamalarını eleştirmeleri en doğal haklarıdır. Gezi Parkı ya da başka bir eylem alanına, bizim beğenmediğimiz bayrak, pankart asıldı diye, oraya gaz bombası atılması, farklılıklara hoşgörüsüzlüğün, dahası saygısızlığın göstergesidir. Farklılıklara saygı hem bireylerin hem devletlerin uymaları gereken bir zorunluluktur. Bu olayları küçümsemek yerine, çatışmanın temeline inmenin zorunlu olduğu kanısındayız. Toplumsal yaşamda, hiç kimse, sınırsız yetki kullanamaz. Bu, herhangi bir yurttaş için olduğu gibi, yönetenler için de böyledir.

Sözle, “Ben 76 milyonun hizmetkârıyım” diyerek, 76 milyonun başbakanı olunmuyor. Toplumu gerici, toplumsal kesimler arasında yaşanan bölünmeyi keskinleştirici, uçurumu derinleştirici konuşmalarla tüm halkın başbakanı olunamaz.

Gezi Parkı, bir özgür yaşam alanı, bir hak isteme örneği olarak belleklere kazınacaktır.

Fatih Akçay
15 Haziran 2013

Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr