Gezi için ihtiyaç dahilinde yayınlanan fanzin broşürün ilk sayısı: Örgüt mü lensek?

orgutmulensek Gezi direnişi, oluşan birlikteliği besleyecek yeni fikirlerle yoluna devam ediyor; https://gezibrosur.wordpress.com blogu, bu fikirlerden biri. Grup, ihtiyaç dahilinde hazırlayacaklarını söyledikleri broşürlerin ilk sayısına “Örgüt mü lensek?” adını vermişler. Broşürü yapma amaçlarını şöyle anlatıyorlar;

“Toplumda mal olmak degil topluma mâl olmak için…

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte 
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.

Edip Cansever, Yerçekimli Karanfil

Gezi protestoları ülkemizdeki siyasal hayatı bütünüyle alt üst etti. Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesine direnen insanlara polis baskını ve saldırısı öfke ve isyanı büyüttü. Büyütürken siyasal partiler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi örgütlerin katılım ve temsiliyet konusundaki tıkanıklıklarını da ortaya serdi. Gezi Parkı’yla başlayıp İstanbul’un kenar mahalleleri ve diğer şehirlere yayılan protestolarla, çoğunluğun karşısına konan ‘üç beş çapulcunun’, ‘azınlığın’, ‘marjinallerin’, ‘apolitiklerin’ siyaset sahnesine sıçradığını gördük. Gezi direnişi sadece polis saldırılarına, haklarımızın gasp edilmesine ve hepimize ait şeylerin paraya çevrilmesine değil, bu marjinalleştirme çabasına da isyandı. Direniş, bize dayatılan kontrolcü ve yalnızlaştırıcı hayat tarzlarını reddedip, yerine dayanışmacı ve kolektif bir hayat arzusunu ortaya çıkardı. Hatta bu ilişkileri şimdiden yarattı.

Buna siyaset diyoruz. Çünkü bu protestolar ülke gündemini belirledi. Siyaset diyoruz, çünkü bu protestolar dünya gündemine sıçradı, uluslararası kurumların hükümete çağrı yaptığı bir mesele haline geldi.  Siyaset diyoruz, çünkü bu protestolar özgürlüğümüzü ve demokratik haklarımızı talep ediyor. Siyaset diyoruz, çünkü bu protestolar temsil edilmeyen ve sesi duyulmayanların görülmesini ve duyulmasını istiyor. Siyaset diyoruz, çünkü bu protestolarla bugüne kadar yapılagelen siyaset biçiminin dışında yeni tarzlar yaratıyoruz. Yaratmaya da devam edeceğiz. O halde neden başka türlü örgütlenmeye kafa yormayalım?

Bu broşür farklı ülkelerdeki kitle hareketlerinin yarattığı örgütlenme deneyimlerine yer veriyor. Yer verilen deneyimler, doğrudan demokrasi diyebileceğimiz doğrultuda, sokağa dökülen kitlelerin kendilerinin karar alıp kendilerinin uyguladığı örneklerdir. Fakat, yer yer bu örgütlenmelerin söz konusu ülkedeki hakim veya parlamenter siyasetle nasıl bir bağ kurduğuna da değinilmiştir.

Buradaki deneyimlerinin hiçbirini model olarak önermiyoruz. İster kullanırsınız ister kullanmazsınız. Keza bu broşürde yer alan hiçbir eylem biçimini bir alternatif olarak önermiyoruz. Aktif çatışma/pasif direniş gibi bir ikiliğin ülkemizdeki protestoları doğru tanımladığını düşünmüyoruz. Gezi direnişi çok zengindi. Taş atarak Taksim meydanını özgürleştiren eylemlerden, Gezi Parkını koruyan barikatlara, Dolmabahçe’deki POMA’dan İstiklal Caddesi’ndeki yazılara, Kızılay kavşağını meydanlaştıran yürüyüşlerden Armutlu’yu Samandağ’a bağlayan insan zincirine, Gezi parkının atölyelerinden duran adam ve kadınlara, cenaze anmalarına, Espark, Atatürk Parkı ve Kuğulupark  çadırlarına, Akkapı mahallesine, Kennedy Caddesi’ne, Basmane’ye… İsmini sığdıramadığımız şehir meydanlarına… Hepsi bütünün parçalarıydı. Her birini selamlıyoruz. Bu broşürdeki deneyimlerin yeni fikirlere ilham kaynağı olması dileğiyle.”

Broşürü indirmek için tıklayınız; PDF / ISSUU / SCRIBD
Blogu takip etmek için tıklayınız; https://gezibrosur.wordpress.com

3 Temmuz 2013