Fıratnews: Gerillalar “Gezi direnişi umudumuzu arttırdı”

Türkiye halkları Batı’da Gezi Parkı’nda komünal bir yaşam kurup, iktidarın zorbalığına ve manipülasyonuna karşı direnişini sürdürürken, HPG gerillaları “Demokratik Çözüm Yürüyüşü”nü sürdürüyordu.

Türkiye halklarının onur ve özgürlük isyanını, dinledikleri radyolardan takip ettiler, uzaktan gelişmeleri izlediler. Kilometrelerce uzaktan, dağların doruklarından gördükleri, bir halkın isyanıydı. Ve onlar, bir halkın savunma gücü olarak, bu isyanı sahiplendiler, heyecan duydular. Dersim’den Roza Munzur’un dediği gibi, “Adımlarımız hızlandı.” İsyan içerisinde yer alan ulusalcıları görüp, “Çözüm süreci sabote mi ediliyor?” diye düşünmediler. Dünyanın her yerinde birileri, halkların isyanını, devrimini çalmaya çalışır, buna izin vermemek gerekir, dediler.

Dersim, Amed, Botan, Garzan, Serhat ve Karadeniz’den Güney’e çekilen gerillalar, Gezi isyanını anlattı.

GEZİ DİRENİŞİ GERİLLA OLARAK HAYAL ETTİĞİM BİR ŞEYDİ

Tekoşin Botan (Dersim): Bir gerilla, bir PKK’li, bir devrimci olarak baktığımda, güç verdi. Türkiye’de tüm halkların demokratik iradesini ortaya koyması, çok önemli. Gezi direnişini, var olan düşüncelerini pratikleştirmesi olarak ele alıyorum. Halk, devlet zihniyetini reddetti. Direniş bedel verdi bir kere. Bu unutulmaz. Devlet bu direnişten çok korktu. Sömürgeci zihniyet, ortak tavrın ortaya çıkmasından panik oldu, saldırıların kaynağı da buydu.

Eylemler nedeniyle çözüm süreci kesintiye uğrayacak kaygısını duymadık. Süreci bir kere AKP yürütmüyor. Tam tersi çok demokratik bir tepkiydi. Yıllardır bir gerilla olarak hayal ettiğim bir şeydi. Tüm halkların ortak isyanı, ortak mücadelesi, aynı sözleri dile getirmesi, en önemlisi aynı duyguları yaşaması. Önderliğimizin yıllardır oluşturmak istediği bir şeydi bu. PKK olarak biz Denizlerin, Mahirlerin, İboların mücadelesini sahiplenen bir hareketiz.

Gezi direnişine katılan tüm yoldaşlarımızı kutluyoruz. Daha güçlü adımların atılmasını diliyoruz. Özetle, o direnişe uzaktan tanık olmak da benim için büyük bir mutluluktu.

YÜRÜYÜŞ TEMPOMUZ ARTTI

Roza Munzur (Dersim): Gezi direnişi başladığında yoldaydı. Üzerimizde her gün uzun yürüyüş yapmanın yorgunluğu vardı. Kendi adıma şunu açıkça söylemeliyim; böyle bir direnişin ortaya çıkması yürüyüş tempomuzu bile etkiledi. ’68 kuşağından sonra böyle bir atılımın olması, ön yargıları kırdı. Çünkü, yıllardır süren savaş karşısında yaşanan sessizlik, Batı’ya karşı olumsuz bir bakış açısı oluşturmuştu. Bu bakış açısı kırıldı.

Gezi direnişi, AKP’nin tek tipleştirmesine karşı isyandı. AKP kadınların doğuracağı çocuk sayısından çalışmasına kadar, insanların bütün yaşam alanlarını kendisi belirlemek istiyor. Gezi direnişi, AKP’nin bu politikasına isyandı. Devletin dayatmalarına karşı bir halkın muazzam öfkesiydi.

ŞEHİTLERİ SAYGIYLA ANIYORUM

Silav Naval (Dersim): Gezi Direnişi, her şeyden önce bir değişikliği, bir çıkışı gösteriyor. Direnişte şehadetler de verildi. Onları da saygıyla anıyorum. Bizlerin hiçbir zaman Türk halkına ya da diğer halklara karşı küçümseyen bir bakışımız olmadı. Önderliğimiz çok söyledi; Bu dönem halkların dönemidir. Bu çağ, ayrıca insanların vicdan çağıdır. Gezi Direnişi bizi heyecanlandırdı, umutlandırdı.

GEZİ DİRENİŞİ HEYECANLANDIRDI

Tijda Bahoz (Dersim): Açıkçası böylesi bir isyanı beklemiyordum. Egemen zihniyet toplumu o kadar bastırmış ve öz savunma bilincini o kadar çok zayıflatmış ki, böylesi bir tepki beklemiyordum. Heyecan duydum açıkçası. Türkiye’den de böylesine bir direnişin gelişmesi heyecanlandırdı. Halkların biriktirdiği bir patlama olarak ele aldık.

Bizler bir halk hareketiyiz. Bu anlamda düşmana karşı özgürlük talepleri bizim de özgürlük talebimizdir. Biz de gerilla güçleri olarak o talebi sahiplenmek zorundayız. Aslında geç kalınmış bir refleksti. Park vesile oldu. Keşke başka taleplerde de bu kadar ortaklaşma olabilseydi.

Batı’dan, İstanbul’dan böyle bir sıçrama gelmesi, zaten sıkışık olan devleti daha da zora soktu. Devlet güçleri bunu bilinçli kendine göre yorumlamaya çalıştı.

BİZİM İÇİN UMUT VERİCİ OLDU

Viyan Pirsus (Amed): Kürt halkı olarak bizler yıllardır isyandayız. Türkiye halklarının da isyan etmesi, heyecan verici oluyor. İsyan devam etmeli. Bizim için umut verici oldu. Güçlü olduklarını gördük. Çözüm süreci sadece biz Kürtleri ilgilendirmiyor. Bu savaş herkesi ilgilendiriyor. Hem asker hem de gerilla aileleri için savaş çok ağır. O nedenle birbirlerine destek olmaları gerekiyor. Gezi Parkı’nda da ortaya çıktı ki, yapabilirler bunu. Kürtlerle beraber isyana başlayabilirler, o güçleri var. Ama neden şimdiye kadar bu güçlerini göstermediler? Asla ve asla boyun eğmemek gerekiyor. Çözüm süreci için de bir şey yapmalılar, bu güçleri var.

HÜKÜMETE KARŞI BÜYÜK BİR HAYKIRIŞTI

Sinor Gelawej (Botan): Gezi direnişi hükümete karşı büyük bir haykırıştı. Var olan hükümet, sadece kendi iktidarı, kendi çıkarı için çalışıyor. Direniş, Türk halkının da özgür olmadığı gerçekliğini açığa çıkardı. Hükümet, sadece Kürtlere değil Türklere de düşman. Gezi direnişi bunu açığa çıktı. Gerilla olarak heyecanlandık, sevindik.

SIRADAN BİR DİRENİŞ DEĞİLDİ

Diren Devrim (Garzan): Gezi direnişi, AKP politikalarının sonucuydu. Başbakan, direnişçilere karşı ‘Tencere, tava, hep aynı hava’ dedi. Aslında Başbakan’ın politikaları aynı hava. AKP, iktidarların sürekli sürdürdüğü köleleştirme politikalarının en inceltilmiş halini devam ettiriyor. Gezi direnişi buna tepkiydi. Halkın uyanışıydı. O isyanda tüm Türkiye halkları vardı. İnsana çok umut veriyor, heyecanlandırıyor. Halklara yaşatılmak istenenleri herkes görüyor, diyorsun. Sıradan bir direniş değildi, günlerce sürdü.

DAYATILAN YAŞAMA KARŞI İSYANDI

Bagir Sarı: İlk haberlerde duyduğumuzda sıradan bir eylem olmadığını anladık. Bu bir isyandı. Dayatılan yaşama karşı halkın isyanıydı. Halk, AKP’ye, ‘Senin dayattığın yaşamı reddediyorum’ dedi. Direnişin asıl mesajı buydu. Örgütlü bir direnişti. Örgütlü bir direniş olmasaydı, halk bu kadar büyük bir baskıya günlerce direnemezdi. Bunun iyi anlaşılması gerekiyor, halk eski halk değil. Devletin sistemin ne dayattığını biliyor ve itiraz ediyor. Devlet ‘Ya kurulu düzende yaşarsın ya da yok olursun’ diyor. Halk bunu kabul etmedi; ‘Bu sistemi reddediyorum, kendi bildiğim gibi yaşarım’ dedi. Bu da bütün halka, herkese, bize moral kaynağı oldu.

MÜCADELEMİZDE YALNIZ OLMADIĞIMIZI GÖRDÜK

Şoreş Mardin (Karadeniz): Direnişin bize yansıması, büyük bir moral oldu. Böylesine bir direniş Türkiye cephesinde uzun süredir tanık olmadığımız bir şeydi. Türkiye’nin devrimci demokratik potansiyeli çok yüksek ama onu harekete geçirme ve sistem üzerinde bir baskı kurma yönü zayıftı. Türkiye’de demokrasi güçlerinin zayıf olmadığı, demokratik haklarına, özgürlüklerine sahip çıkarak, çok ciddi mücadeleler göstereceğinin göstergesi oldu. Birçok kesim -ulusalcılar, faşistler- bu eylemlerini kendi lehlerine çevirmeye çalıştı. Ancak, direniş, Türkiye’de devrimci demokratların, halkın düzene, devlete başkaldırısıydı. Bize de büyük bir moral oldu. Mücadelemizde yalnız olmadığımızı hissediyorduk ancak bunu pratik olarak gördük.

HALK, ‘İSTEDİĞİNİ YAPAMAZSIN’ DEDİ

Mazlum Volkan: Hükümetin, ‘İstediğimi yaparım’ diyen politikasına halkın cevabıydı. Halk, ‘İstediğini yapamazsın’ dedi. Hükümet, ayrıca halkın direnişi karşısında ne kadar gaddarlaştığını gösterdi. Kendine, polisiye güçlerine güvendi. Ancak halk buna rağmen direndi. Hükümetin, direnişe katılanlara ya da önderlik edenlere yönelik tutuklama operasyonları da boşa çıktı.

Arzu Demir
30 Ağustos 2013

Haberin kaynağı için tıklayınız; firatnews.com