Fıratnews: Gazi’de akrepler halk avında

Gezi Parkı direnişinin 14. gününde polis hem Taksim Meydanına hem de Gezi Parkına müdahale ederek eylemcilere acımasızca saldırırken Gazi Mahallesi de yangın yerine döndü. Taksim’e destek için 14 gündür her akşam sokaklara dökülen Gazi mahallesi sakinleri polis akreplerinin hedefinde. Mavi akrepler ara sokaklarda rastladığı her insana aracın içinden yakın mesafeden fişek sıkıyor. En son bu fişeklerin hedefi olan Duran Aktaş ise hala Okmeydanı SSK hastanesinde yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.

gazi

Devrimcilerin direniş kalesi olarak tarihe geçen Gazi Mahallesinde polis 14 gündür dehşet saçıyor. Çoğunlukla Kürt ve Alevilerin yaşadığı semtten her gece en az dört yaralı çıkıyor.  Polis için bir pilot bölge halini alan semte, yabancı ve özgür basın dışında uğrayan kimse yok. Mahalle sakinleri AKP hükümetine öfkeli olduğu kadar medyanın da takındığı keyfi tutum karşısında gazetecilere “ Burası her gece savaş alanı nerede kaldınız? “ diyerek tepkisini ortaya koyuyor.

İsmet Paşa caddesinin hemen yukarısında ise ölüm kol geziyor. Sarıgazi belediyesi tarafından kapatılan ışıklarla göz gözü görmeyen caddede, yokuşun üstünde konuşlanan Tomalar halka gazlı su sıkarken, akrepler ise insan avına çıkıyor. Ancak Gazi Mahallesi halkı geri adım atmamaya kararlı. Direniş geleneğine sadık kalan mahalleli tıpkı önceki günler gibi saatler 21.00’i gösterdiğinde kadın, yaşlı, genç, çocuk, “ Her yer Taksim her yer direniş” sloganıyla eski karakolun bulunduğu Zübeyde caddesinden İsmet Paşa caddesine akın ediyor. Karanlık sokakları yaktıkları ateşlerle aydınlatmaya çalışan halk hem ülkede hüküm süren faşizme hem de karanlığa meydan okuyor. Halayların çekildiği ve insanların ateşin üzerinden atladığı eylem gecesinde Gezi parkı direnişinden, polis dehşetine Gazi halkıyla duyurmak isteyip duyuramadıkları her şeyi konuştuk.

TEDİRGİNİZ!

Fabrika tekstil işçisi olan Mustafa Aygül Gazi mahallesinde yaşanan polis şiddetini, “ Görünen köy kılavuz istemez” diyerek özetliyor. 15 senedir burada oturan Aygül, 2 haftadır büyük bir tedirginlik içinde yaşadıklarını söylüyor .”Artık çocuklarımı bile okula göndermek istemiyoruz” diyen Aygül, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Söz konusu Gazi mahallesi olduğunda polisler sınır tanımıyor. Sanki hepimizi imha etmeye geliyor. Burası son 14 gündür savaş alanlarını aratmıyor. Büyük bir şiddet yaşıyoruz. Pazar günü o kadar gaz sıktılar ki, pazar yerini bile zor terk edebildim. Çoğumuz Kürt ve Alevi ve sosyalist olduğumuz için burada devletin bize yönelik özel bir uygulaması var. 2 kilometre ötemizde Küçükköy var ancak oraya polis hiçbir zaman karışmaz. Biz burada Taksim’deki direnişe destek vermek için var gücümüzle her gece yeni sokaklara dökülüyoruz. Ancak dayanışmayı bize yönelik hissetmiyoruz. Sesimizi bile duyan yok. Polis birimizin kafasına sıksa, kim vurduya gideriz. Bazı gazeteciler dışında ulusal medya buraya zaten hiç uğramıyor. 100’den fazla kanal var ama kimse burada neler oluyor? diye sormuyor, uğramıyor, Gazi’de yaşananları bilmiyor.”

İnşaat işçisi İsmail Türkmez ise sağduyu çağrısı yapanlardan. “Gezi parkı sorunu, her sorun gibi diyalogla çözülmeli” diyen Türkmez, “İnsanlar haklarını aramak için tabii ki yürüyecek. Buna artık alışmalılar. Polis günlerdir insanlar haklarını savunduğu için terör estiriyor. Kürt, Alevi olduğumuz için resmen terörist gibi damgalıyor. Burayı küçük Kürdistan gibi görüyorlar. Girdiklerinde de savaş psikolojisiyle insanları yaralamak, öldürmek üzere saldırıyorlar. Bu şekilde devam edemez. Artık akşam sokaklarda dolaşamaz olduk. Ne zaman akrep gelip de bizi vuracak diye tedirginiz” diyor.

BİZE YÖNELİK DEVLET ZULMÜ HİÇ BİTMEDİ…

Ev kadını olan Elif, her gece tencere ve tavaları alıp sokağa dökülen kadınlardan birisi. 2 çocuk annesi olan Elif, “Gazi mahallesinde devlet zulmü hiç bitmedi ki“ diyerek sözlerine başlıyor. 26 yıldır Gazi mahallesinde yaşayan Elif, yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “Sivas Zara’lıyım biz burada devlet terörünü bir birebir her dönem yaşadık. Gazi katliamında 17 köylüm hayatını kaybetti. Bugün de her gece ara sokaklarda gezen akreplerin yakın mesafeden ateşlediği fişeklerden en az 4 kişi yaralanıyor. Ama kimse duymuyor. Ne de olsa Gazi mahallesi diye bakılıyor. Bize yapılanlar sanki meşrulaşmış gibi görünüyor. Evet sistemin acımasızlığını en çok çekenler olarak tabii ki biz de Gezi parkının bir parçası olmak istedik. Ve sonuna kadar da dayanışmamızı esirgemeyeceğiz ancak insanların biraz da burada yaşananlara kulak asması gerekmez mi? Polisler her gece burada plastik mermi, ses bombası, fişekler sıkıyor. Gençler yaralanıyor.”

Gezi parkı büyük bir sosyal patlamaya dönüşmesinin umut verici olduğunu belirten Elif, “Biz senelerdir bu sistemin yaşadığı zulmü anlatmak için kendimizi yedik bitirdik. Hayat kavgamız ve mücadelemiz hep bu yöndeydi. Demek ki insanlar kendilerine dokunmadan anlamıyorlar. Geç de olsa iyi oldu. Bizim talebimiz tüm farklılıklara eşit bir biçimde yaklaşılması. Kürt ya da Alevi olduğu için özel muameleye tabi tutulmadığı, çocuklarımızın bizim yaşadığımız acıları yaşamayacağı özgür, eşit ve tüm kesimlerin haklarına saygılı olunduğu bir yaşam istiyoruz. İnsanların hakları kimsenin iki dudağı arasında değildir. Bu ülkede hükümetler değişiyor bize yönelik bakış açısı hiç değişmiyor. Kimliğimize yönelik hep bir saldırıyla karşı karşıyayız. Yok, Cem evleri ibadethane değilmiş, yok insanlar anadillerinde eğitim alırsa ülke bölünürmüş, utanmadan üçüncü köprüye bizim celladımız Yavuz Sultan adı konuluyor sonra da Başbakan Erdoğan 12 Eylül zihniyetini çöpe attık diyebiliyor. Çöpe atması gereken bu ayrımcı yaklaşımdır. Biz hep bu yaklaşıma karşı çıktık, herkes için özgürlük dedik. Askeri diktatörlüğe de karşı çıktık, bugün de Erdoğan diktatörlüğüne karşı çıkıyoruz. Demokrasi gelene kadar da pes etmeyeceğiz, sokakları terk etmeyeceğiz ” diye konuştu.

BUGÜN SOKAKTA YARIN SANDIKTA HESAPLAŞACAĞIZ!

Tencere eylemine katılanlardan biri de Kırıkkaleli ev kadını Perihan. 15 senedir Gazi mahallesinde oturan 2 çocuk annesi Perihan en çok Başbakan Erdoğan’ın halkı birbirine kışkırtmasına isyan ediyor. “Ne demek benim taraftarım sokağa dökülürse?” diye soran Perihan, Türkiye’de hep bu ötekileştirme politikasının insanları birbirine düşürdüğünü hatırlatıyor. Perihan, “Dini alet ederek insanları birbirine düşürmeye çalışıyor bir de kafasını secdeye koyuyor. Benim tüm komşularım Kürt ve Alevi. Biz yıllardır aile gibiyiz esas halkın arasına zehirli tohumları katan Erdoğan gibi şahıslardır. Bir parka bile tahammülü olmayan, halka futbol taraftarı gibi bakan böyle bir adam şimdi de başkanlık istiyor. Biz ona bugün tencere ve tavalarımızla sokakta, yarın da sandıkta en büyük cevabı vereceğiz” diyor. Yanında duran ev kadını Zeynep ise konuşmaya girerek, “Hata millette. İnsanlar ruhlarını İki torba kömüre satıyorlar. Kimle konuşsan hepsi AKP hükümetine karşıyız diyor ama yine gidip oraya oy veriyor. Erdoğan da buna güvendiği için padişahlık taslıyor” dedi.

EVİME EKMEK GÖTÜREMİYORUM!

60 yaşındaki Ömer Mol ise 14 gündür evine ekmek götürememenin isyanında. 24 yıldır Gazi mahallesinde oturan Mol, cadde başında karpuz satıyor. “Buranın kahrını çeke çeke bıkmışım” diyen Mol, “Bir gün yok ki polis taciziyle karşılaşmayalım. Senelerdir biz bunları çekiyoruz. Son 14 gündür de gazdan sesim kısılmış tek bir satış yapamamışım” diye sitem ediyor. AKP’den CHP’ye, ulusalcıdan farklı siyasi partilere kadar herkesin Gezi parkındaki direnişi kendi tarafına çekmeye çalıştığını belirten Mol, “Adamlar rahat koltuklarında oturuyorlar. Aylık olarak milyarlar alıyorlar, Gazi yakılmış, yıkılmış, insanlar yaralanmış kimin umurunda. Hangi parti olursa olsun hepsi kendi çıkarını düşünüyor. Burada ise polisler halka ve esnaflara sıkıyor” diye konuştu.

Burada devlet zulmünün olmadığı hiçbir dönem hatırlamadığını vurgulayan taksici Rüstem Yıldırım, “Bu semte en çok Kürt, Aleviler, sosyalistler yaşadığı için burası devlet için pilot bölge olmuş.35 senedir burada yaşıyorum ama tek değişmeyen şey burada polis şiddeti. Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden şiddet uyguluyorlar. Gazi mahallesi sakinlerine yönelik şiddeti meşru görüyorlar. Belediye de öyle. Yakında buradaki gecekonduları da yıkarak bizleri uzak diyarlara sürmeyi kafalarına koymuşlar. Ellerinden gelse burayı topyekun yok edecekler” diye konuşuyor. Seslerinin duyulmadığını ancak yalnız da olmadıklarını belirten Yıldırım, “Kardeş semtlerimiz var. Onlar bizi sürekli destekliyor. Burada tek bir şey olsun oralar ayaklanıyor. Yoksulun halinden yoksul anlar derler ya. Aynen öyle. Gazi’de herhangi bir saldırıda Okmeydanı, Alibeyköy, Küçükarmutlu herkes ayağa kalkar” dedi.

“Bizim tek istediğimiz insanların özgürce ve kardeşçe yaşaması” diyen Derviş Karabey, Gazi mahallesinin üzerinde polisin özel bir uğraşı olduğuna dikkat çekti. Gençleri apolitikleştirmek için polisin parklarda sürekli uyuşturucu trafiğine ve fuhşa göz yumduğunu hatta organize ettiğini söyleyen Karabey, “Gençlerin ülke meseleleriyle uğraşmasını kesinlikle istemiyorlar. Uğraştılar mı işte böyle gaz, su, plastik mermi, fişek sıkıyorlar. Her gece burada akrepler 3-4 kişi yaralıyor. Yabancı basın burada ulusal basın ortada yok” diye konuştu. Mahalleli olarak hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerini belirten Karabey, “Bizi bu baskılar yıldıramadı yıldıramaz da, her bir haksızlığa başkaldırmışımız bu da böyle devam edecek” dedi.

BU NASIL BİR DÜŞMANLIKTIR?

Polisin uyguladığı teröre karşı en çok tepki duyan ise gençler. Bu saldırıları bir meydan okuma olarak gören gençler her gece alanlarda. En son bir hafta önce arkadaşı Duran Aktaş’ın kan içinde kalışına tanık olan Hakan Yılmaz, polisin müdahale etmek değil öldürmek üzere saldırdığını söylüyor. Aktaş’ın da birçok genç gibi ara sokaklarda sıkıştırılarak kafasına fişek sıkıldığını anlatan Yılmaz, “Tomalar su sıkarak ara sokak yollarını kapatıyor o arada karşı taraftan da akrepler devreye girip yakın mesafeden hedef alarak rastladığı her gence fişek sıkıyor. Duran’ın da başına gelen buydu. Abim bire bir olaya tanık oldu. Polisin 1,5 metreden ateşlediği fişekten kafatası paramparça oldu. En son doktorlar kafatasında parçaların eksik olduğunu söyledi. Şu anda Okmeydanı SSK hastanesinde yoğun bakımda. Bu nasıl bir düşmanlıktır. Buna sessiz kalmamızı beklemesinler” dedi.

Zeynep Kuray
12 Haziran 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; firatnews.com