Fıratnews: ‘Facebook, düşünce ve ifadeye koyduğu sansüre son vermeli’

101 üniversiteden akademisyenlerin Facebook’un Türkiye’deki sansür uygulamalarına dönük yürüttüğü kampanyanın imzacılarından Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Erdem Yörük, kapatılan sayfaların iade edilmesini istediklerini belirtti. Yörük, medyayı da eleştirerek, “Medya hükümet ile iş tutmuş durumda. Hükümete bağlı devlet kurumu gibi çalışan bir medya ile karşı karşıyayız” dedi.

Uluslararası ölçekte 101 üniversiteden yüzlerce akademisyenin Facebook’un Türkiye’deki sansür uygulamalarını protesto etmek ve kapatılan sayfaların tekrardan iade edilmesi amacıyla kampanya başlattı. Özellikle Gezi direnişi esnasında gerek bilgi akışının gerekse de eylemlerin amacına dönük yaygın kullanılan ve ciddi bir iletişim ağı yakalanan sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta BDP, Ötekilerin Postası, Irkçılığa ve Savaşa Dur De Girişimi, BDP’li vekillerin sayfaları kapatılmıştı. Bu uygulamanın düşünce ve ifade özgürlüğü önünde engel teşkil edecek biçimde anti demokratik olduğu gerekçesiyle 16 ülkede ve 101 üniversitede 270 akademisyen, Facebook’un kapattığı sayfaların tekrardan iade edilmesi için kampanya başlattı.

ÖZGÜR GÜNDEM’İN KAPATILMASI GİBİ

Kampanyaya katılan akademisyenlerden Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Erdem Yörük, Gezi olayları sırasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın “Facebook ile uzun süredir işbirliği içinde çalışıyoruz. Onlara teşekkür ediyoruz” sözlerine dikkat çekti. “Facebook ve AKP arasında işbirliği var. Özellikle Kürt muhalefeti dönük” diyen Yörük, şunları söyledi: “Kapatılan bu sayfaların hepsini yan yana koyduğunuz zaman Sırrı Süreyya Önder’in sayfasını 400 bin, Ötekilerin Postası 180 bin, BDP’nin 200 bin ve Altan Tan’ın da 200 bin takipçisi var. Yan yana koyduğunuz da bir milyon. Bir paylaşımı insanlar da paylaşıyor ve 2 milyon insan paylaşmış oluyor. İşkence durumu olduğunda, asker bir yere saldırdığında, bir tecavüzcü mahkeme tarafından bırakıldığında toplumsal muhalefet için önemliydi. Bir aydır Facebook bunu elimizden almıştı. Özgür Gündem’in kapatılması gibi bir durum. Ondan da kritik bir durum. Gezi olayı Facebook ve Twitter örgütlenmesiyle gelişti. Bunu herkes biliyor.”

FACEBOOK: SANSÜR UYGULAMAMIZ YOK

Kampanyayı akademisyenler olarak başlattıklarını ifade eden Yörük, “Birkaç boykot oluşmuştu Facebook’ta. Bir günlüğüne hesaplar durdurulmuştu sansüre karşı. Bu da yetmedi. Akademisyenler olarak başka bir kampanya başlattık. Bu kampanyanın ardından biz kampanyayı duyurmadan Facebook yönetimi metni görmüş. Facebook’un Avrupa, Ortadoğu ve Afrika sorumlusu Richard Allan, bize bir mail attı. ‘Biz sizinle iletişime geçmek istedik. Kampanyanızdan haberdar olduk. Bizim böyle bir sansür uygulamamız yok. Bu sayfalar bireysel hesapların şikayeti üzerinden kapanıyor’ dedi. Biz de kampanyayı yapacağımızı belirterek, kendilerine şunları ilettik; Sizinle iletişime geçmek istiyoruz. Birincisi siyasi muhalefete ait sayfalar hızlı bir şekilde kapatıldı. Temelsiz gerekçelerle. Cinsel ya da porno içerikli denilerek kapanıyor. Bunlarda böyle bir içerik olmadığını sizler de görebilirsiniz dedik” diye belirtti.

İki türlü durum olabileceğini kaydeden Yörük, “Facebook merkezi ile Türkiye arasında işbirliği yapılıyor olabilir. O kadar olası olan durum değil. Bizce asıl sorun Facebook’un Türkiye ofisinden kaynaklanıyor. Bu ofis de İrlanda Dublin’de. Gerçekten de bireysel şikayetler üzerinden olabilir. Muhalif Kürt karşıtı olanlar, sayfaları şikayet ediyorlar. Porno ve cinsel içerik var diye şikayet ediyorlar. Bunun ardından Facebook’un Dublin’deki ofisine yoğun şikayet var diye bildirim gidiyor” diye konuştu.

‘FACEBOOK TÜRKİYE OFİSİ İNCELENMELİ’

Facebook’u Dublin’deki Türk uzmanlarının kontrol ettiğini dile getiren Yörük, “O uzmanlar ya yeteri kadar eğitimli değiller ya da fazla incelemeden şikayet var diye sayfaları kapatıyorlar. Veya asıl olasılık oradaki Türk uzmanlar siyasi hareket ediyor. Muhafazakar, AKP’li, cemaatçi olabilir ama bu insanlar da bu sayfaları kapatma eğilimindeler. Facebook yönetiminden üç talebimiz oldu. Birincisi kapatılan sayfaların tekrardan açılması. İkincisi Facebook’un Türkiye ofisinde bir araştırma yapılması. Yani oradaki uzmanlar bu süreci nasıl gerçekleştiriyorlar. Bir anlamda teftiş. Üçüncüsü ise Facebook’un sayfaları nasıl kapattığına dair açıklama istiyoruz. Biz bu taleplerimizi 10 gün önce mail üzeri yolladık. Ama halen yanıt gelmedi” dedi.

Kampanyayı sadece akademisyenlerin yürüttüğünü ve imzaladığını dile getiren Yörük, “Harvard, Stanford, Cambridge, Oxford gibi üniversitelerdeki akademisyenler imzalıyor. Bilir kişi raporu yerine geçiyor dolayısıyla. Buna şahitlik etmiş durumdalar. 270 akademisyen imzaladı” ifadelerinde bulundu.

‘MEDYA HÜKÜMET ORGANI GİBİ ÇALIŞIYOR’

Yörük, Türkiye’de medyanın da sınıfta kaldığı yönünde açıklamalar yaptıklarını ancak bunun naif bir söylem olarak kaldığını belirterek, medyanın hükümet ile iş tuttuğunun altını çizdi. Türkiye’de devlet kurumu gibi, hatta hükümete bağlı organ gibi çalışan bir medya ile karşı karşıya olduklarını kaydeden Yörük, “Aslında Gezi ayaklanması AKP’ye değil medyaya karşı da bir ayaklanmaydı. Çünkü ilk defa son 30 yıldır Türkiye merkezinde cereyan etti bu ayaklanma. Medyada yer almaması işbirlikçi medyayı da aydınlanma getirdi insanlara karşı. Bu böyle oluyorsa olayları takip ettiğimiz bölgedeki durum da böyle değilmiş. Bize sundukları gibi değilmiş. Ana akım medyanın asıl izleyici kitlesi Gezi eylemlerine katılan orta sınıflardı. Yeni şafak’ın hükümetle iş tutması insanlar açısından bir şey ifade etmiyordu. NTV ve CNN TÜRK’ü takip edenler böyle bakıyordu” dedi.

‘İNSANLAR MEDYA GERÇEĞİNİ ANLADI’

NTV ve CNN TÜRK’ün Gezi direnişinin ardından reytinglerinin düştüğünü ifade eden Yörük, şunları dile getirdi: “Bunun aslında çok olumlu olduğunu düşünüyorum. İnsanların gerçekten iyi veya kötü ana akım burjuva medyasından beklentileri vardı. Burjuva medyasında değerli demokrat gazeteciler olabilir, sansürlenmiş de olsa bir şeyler elde edebiliriz umudu vardı. Bu tamamen ortadan kalktı. Demokrat insanlar da tek tek işten atıldıkları için alternatif medya kanallarına gitti. Bunlar da doğrudan sermayeyle ilgisi olmadığından daha özgür yayın yapıyorlar. İnsanlar şu an da ne oldu Türkiye’de diye NTV yerine bu kanalları açıyorlar. Dolar ne kadar olmuş? Burjuva medyası zaten yerlerde sürünüyordu. Değişim yok, bilinç seviyesinde bir değişiklik yoktu. NTV Kürdistan’da olan neyi gösterdi ki bugüne kadar? Polis şiddetinin yüz misli Kürdistan’da kullanılıyor. NTV’de bu bir kez çıkmadı. Kurulduğundan beri böyle. Şu an farklılık insanların yanı başında olanlarla gerçeği anlamış olmasıdır.”

‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GÜVENCE ALTINA ALINSIN’

http://academicsprotestfacebookcensorship.blogspot.com/ adresi üzerinden Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan kampanya metni “Akademisyenler Facebook’un Türkiye’deki Sansürcü Politikalarını Protesto Ediyor” başlığını taşıyor. Kampanya hakkında daha geniş bilgiye ulaşmak internet adresinden mümkün. Kampanya metninde talep bölümünde şu hususların altı çiziliyor: “Bizler Facebook’a hatırlatmak istiyoruz ki, insanlar artık sosyal medya üzerinden siyasi görüşlerini ifade etmek ve taleplerini yükseltmek hakkına sahiptirler. Facebook’un gerçek muhatapları hükümetler değil, halklardır. Bizler, Facebook’tan, Türkiye’deki muhalif sayfaları en kısa sürede tekrar açmasını ve Türkiye’deki faaliyetlerinde ifade özgürlüğünü güvence altına almasını talep ediyoruz.”

İbrahim Açıkyer
03 Eylül 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;firatnews.com