Evrensel: Sakıncalı sırt çantası!

Baret ve gaz maskesinden sonra, sırt çantası da delil oldu. Polis Taksim’in her köşesinde ‘eylemci’ avına çıktı. Bir kafeye adeta baskın yapan polis, sırt çantalarını aradı. Gerekçe ise; “Bu kadar da olmaz” dedirtiyor: “Sırt çantası taşıyan herkesi arıyoruz, çünkü eylemciler sırt çantası taşıyor.”

polis

İşte Abdullah Yeter’in tanık olduğu olay:

Taksim’de yine bir cumartesi akşamı. Malum bir çift evlenecekti, direnişçiler de düğün yapacaktı. Olmadı, yaptırmadılar düğünü. Yetmezmiş gibi yine her zamanki rezillik, TOMA’lardan su, akreplerden plastik mermi ve en sonunda da İstiklal Caddesi’ni gazlama çalışması.

Bunlara artık Taksim’e herhangi bir iş için giden herhangi bir kişi de tanık olabiliyor. Tam da böyle bir olay anlatacağımız. “Dur, kaçma!” diye bağırarak yaklaşık 20 polis girdi kafeye. Herkeste bir panik. “Gaz da attılar” diye bağırıyor birisi, bir başkası “Yok gaz atmadılar, sakin olun. Eylemciler bara girmiş onların peşinden geldiler” diyor. İşyeri sahibi direniyor “Giremezsiniz” diye de, dinleyen kim! Yanı başımızdaki üç gence yaklaşıp, “Aç lan çantanı” diye bağırıyorlar. Daha da olmadı, “Alın bunları” diye bağırıyor bir başka polis. Bundan sonrasını oradaki olayın mağdurları anlatsın.

‘ŞEREFSİZ HERİFLER!’

Sinan B. “Biz daha ne olduğunu anlayamamıştık ki, bizim üstümüze yürüdüler. ‘Çantayı açın’ dediler açtık. Sadece hırka çıkmasına rağmen, bizi zorla dışarıya çıkardılar. Polis omzumu sıkarak darp etti beni. Sürekli bağırıyorlardı bize. Ben anlayamıyorum, neden böyle davranıyorlar? İş çıkışı kuzenlerimle yorgunluğumuzu atmak için geldik, sohbet ediyorduk. Gürültüyü duyunca camdan bakayım dedim, o sırada kolumdan tuttular, ‘Gel bizimle’ dediler. Ben de ‘Arkadaşlarım burada, kuzenlerimle oturuyorum’ dedim. Bana, ‘Lan sizin buraya girdiğinizi gördük, şerefsiz herifler’ diye hakaretler yağdırdı, bizi sürükleyip dışarıya çıkardılar. Çantamı açıp içindekileri resmen sağa sola savurdular.”

ARTIK ÇANTA TAŞIMAYACAK MIYIZ?

Zafer D., “Ben bu polislere, bizim polisimiz diyemiyorum artık. Konuşmaya çalışıyorsun ‘Sus lan, biz sizi bilmiyor muyuz’ diye bağırıyorlar. Yukarıdan emir almışlar insanlara zulmediyorlar. Biz burada bir saattir oturuyoruz, oysa dinleseler bizi masamıza baksalar her şey açık. Ama çantamız varmış, ondan dolayı bizi almak istediler. Çanta taşıyamayacak mıyız biz artık İstanbul’da?’ diyor.

İÇ ÇAMAŞIRINI BİLE ETRAFA SAÇTILAR

Yine yan masada oturan yaklaşık on kişilik bir gruba da müdahale eden polisler, orada da çanta görünce iyice çıldırdı. O gruptan öğretmen olduğunu söyleyen Onur U., “Ben arkadaşlarımla oturdum, sohbet ediyorum. Birden polisler geldi coplarıyla kalkanlarıyla. Benim çantamı açtı, saygısız bir şekilde içindekileri çıkardı. Çantamdaki iç çamaşırımı bile çıkardı. Neden yaptıklarını sorunca ‘Sırt çantası taşıyan herkesi arıyoruz, eylemciler sırt çantası taşıyor’ dedi. Demek ki, çantamda gaz maskesi falan çıksa, ben şimdi kim bilir nerdeydim. İnsanlar otururken böyle içeriye dalıp hakaretler yağdırarak yaka paça gözaltına almaya çalışmak mıdır polisin işi?” diyor.

ESNAF ŞİKAYETÇİ

İşyerinin sahibine soruyoruz “Nedir bu durum?” diye. Aysel Kılıçkaya ise, “Yaptıkları çok çirkin. Bize hakaret etmeleri, müşterilerin çantalarını aramaları, “Kalkın lan” diye bağırmaları insanca değil. Dışarıdan kimse girmemişti polislerin girdiği sırada. Sizin de gördüğünüz gibi benim işyerimde şiddet uyguladılar. Biz esnaflar olarak gezi olaylarından değil polisin şiddet kullanmasından şikayetçiyiz. Polis böyle davranmasa insanlar gelip eylemini yapacak gidecek bunu herkes de biliyor ama maalesef sorumlular şiddeti durdurmuyor. Neyin öcünü almaya çalışıyorlar bilemiyorum” diyor. Geldikleri gibi yine bağıra çağıra gittiler. Üst kata çatıya çıkıp eylemci aradılar bulamadılar. Bardaki herkes ıslık çalarak yuhalayarak yolladı polisi. İstanbul’da kimseye rahat yok dedirtti yine polisimiz.

22 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;evrensel.net