Evrensel: Hayalet – Hıdır Bey

Türkiye’de bir hayalet dolaşıyor – Gezi Parkı hayaleti… Artık hiç kimse, “işine gücüne” bakmıyor… Herkes o herkesi şaşkına çeviren günlerin takibini yapıyor. Başbakan’ı kayıtsız şartsız seven, sevmek zorunda hisseden, yoksa yaşamın herhangi bir şekilde kendisi için zorlaşacağını düşünenler hariç. Çok değiller ama varlar. Hayaleti onlar da görüyor!

Diğerleri, Başbakan’a oy verenler ve yine verecek olanlar belki, işte onlar da, “ters giden bir şeyler” olduğunu söylüyor orada: “Tamam yani bu iş, dış güçlerin, faiz lobisinin falan işiydi eyvallah da Başbakan da bunlara yol açtı” diyor mesela…

Bunu derken de tedirgin aslında. Memleketten kalkmış gelmiş askerlikten sonra, “para İstanbul’da” diye, “eş dost var”, “köylüm akrabam var” diye. Bir iş bulunur, bir eş ve bir de çocuk sonra, çocuklar! 21-22 yaşlarında elde bir-iki bebek, bir hanım ekmek bekleyen ve bir iş: Saatlerce direksiyon sallanan İstanbul trafiğinde, bir şoförlük… Ya da saatlerce kapı bekleyen başka hiçbir şey yapmadan, görmeden, konuşmadan, bir özel güvenlikçilik… Ya da belki saatlerce ayakta dikilip ona buna mal beğendirme derdi, bir tezgahtarlık… Alt orta sınıfları İstanbul’un… Topraksız köylüleri dünün, serseri mayınları şehrin bugün. “Ellerinden tutacak” bir belediye başkanı arıyorlar, bir ilçe başkanı, bir hükümet adamı… Dün olduğundan daha fazla, çünkü daha çoklar. Hükümet adamı bulunduğunda iyi görüneceksin, sadık görüneceksin, “yan çizmez bu yağız oğlan” diyecek…
Böyle böyle bulabildikleri sefil işlerin -iş değil, koşulları sefil, maaşı sefil- rezil işlerin işte başındayken görüyorsunuz onları ve diyor ki: Bir daha ona oy falan yok! Sandık başında tutmayacak sözünü belki ama işte orada o anda söylüyor. Sandığa gidene kadar bir bahane bulacak belki ama en önemli bahanesini, açlığı yani, o an unutuyor: Çok sert yaptı Başbakan, çok adam kırıldı…

Onlar Gezi Parkı’nda direnenlere çok yakın değil belki, onlar gibi düşünüp hissetmiyorlar, o kadar ‘çevreci’, o kadar ‘özgürlükçü’, o kadar ‘laik’ de değiller… Suriye ya da Mısır’la ilgili özel bir tercihleri yok: “Bize bir şey olmasın da, ne yaparlarsa yapsınlar”… Ama işte ‘bize’ bir şey oldu… Arabanın bir yerinde bir kayış attı, yürümüyor… Kapıdaki turnikenin kolu kilitlendi, geçilmiyor… Tezgahın ayağı çöktü, düz durmuyor… Başbakan’a bir şey oldu, eskisi gibi sevilmiyor!

Türkiye’de bir hayalet dolaşıyor. Bir Park’tan dışarıya, herkese fazlasıyla yetecek çok ‘yeni’ şeyler döküldü, saçıldı… Bir şey sadece yeni olduğu için iyi de olmaz ama. Şimdi halen sanki öyle olacak gibi duruyor. ‘Taksim durdu’ ama hayalet dört dönüyor memlekette. Kimine çok, kimine az görünüyor. Ama artık kimse ondan kaçamıyor!

Hıdır Bey
22 Ağustos 2013
Kaynak; evrensel.net