Evrensel: ‘Durmak yok! Yola devam!’ diyen adama karşı ‘Duran Adam’ – Mert Ali Başarır

Geçen hafta Pazar günü sahneye konan ‘Kazlıçeşme Kumpanyası’ndan başlayalım hele bir. Sahne alan ‘muhteşem’ Erdoğan, tak, tak, tak İstanbul’un 40 ilçesini, peşi sıra sayıp dökerken, bir an ‘plebisit’ başladı galiba, eşantiyonu da mega kentin 41. kazası ‘Gezi Parkı’ olacak sandım! Sıraladı da sıraladı. Ama kesmedi bu onu… Tam bir ‘dolmuş kâhyası’ edasıyla, semtlere de geçti bu kez: “Kasımpaşaaa”, “Fatiiiihhhh”, “Yavuz Seliiiiiim…” “Acele et hanııııım… Kalkıyooooorrr”, “Fatih yolcularıııı kalmasııııııınnn”, “Arkayı dörtleyeliiiim”,“Tüm semtlere servisimiz vardııııır.”

taksim-duraninsanlar

BAŞBAKAN COĞRAFYA ÖĞRENİYOR

Bu da yetmedi tabii… Cihan başbakanı ya; “Somaliii, Maliiiii, Tunuuuus, Yunuuuuus, Hindistaaaan, Pakistaaaann, Sadettin Tantaaaan… Tacikistaaaaan… Fırçiştaaaaan… Sallayistaaaan…” Dünya Sazan(!), sen kepçe. Başbakanımız(!) ‘ülkeler coğrafyasını’ öğrenmeye çalışıyor, Allah zihin açıklığı versin inşallah. Sanırsın Birleşmiş Milletler’de, Genel Sekreter Ban Ki-moon konuşuyor.

Yalnız Mersin’deki ‘Akdeniz Ayak Oyunları’ açılışında, halkı bilgilendiren Recep Tayyip Akbulut(!)’a çalışmadığı yerden bir soru çıktı. ‘Mavi Marmara’(!) denizinden sonra, ‘Gâvur Ege Denizi’, ‘Van Minute Gölü’ falan derken,  Akdeniz faslı açıldı. Korsanlar suları; ‘Akdeniz’e simültane olarak çeviri yapıp “White Sea” (Beyaz Deniz- yani Mediterranean değil) dedi. Acaba diyorum dili sırçıp, ‘Whitehouse’ mu demek istedi? Yoksa Kuzey Yarımküre’de, hâkimiyetlerindeki Barents Denizi uzantısı ve donanma üsleri olan ‘Beyaz Deniz’ üzerinden Ruslar, Akdeniz’e inmeyi mi başardı?

CIMBIZCILARIN TEK Mİ ÇİFT Mİ UYGULAMASI

Dedim ki haa!!! ‘isim, şehir oyunundan’ sonra, şimdi sıra yoklamaya geldi: “Sağdan say!!!” Zaten sayarak(!) getirmediler mi alana? ‘Double check’ (Çifte kontrol) olsun. Burnundan da gözünden de kıl, tüy aldırmayan başbakanın, cımbızcı kadın yandaşlarının ‘tek mi çift mi uygulaması’ ise ‘aile içi’ bir meseledir, bu bizi ırgalamaz.

ADİSYONUN YANLIŞ MASAYA GİTTİ TAYYİP BEY!

Ettiği her kelamla, bilgi dağarcığımızı zenginleştiren ‘muhteşem’ Erdoğan, ‘skecinin’ bir bölümünü de çadırlara ayırdı. Çadır kuracaksan bunun bir edebi, adabı var! Öyle keyfe keder çadır kuramazsın: “Çık yaylaya, çadırını kur.”

“Yaylaya ektim soğan/ Ekini topla, çadır kuracak Erdoğan…”  Öyle eskisi gibi plajda, sahilde falan tövbe tövbe çadır(!) kuramazsın, yoksa başına gelecekleri görürsün, ‘Femenler’ gibi cıscıbıldak kalıverirsin alimallah.

Gezi Parkı’ndan filizlenip, bir anda dallanıp budaklanan, sonunda asırlık bir çınar gibi dev bir gövdeye dönüşen halk uyanışına, gönül açan herkesten ‘hesap soracakmış’ Sayın Başbakan. İyi de geometrik bir artışla çoğalan tepkili kitleler, artık bu ‘hesaba itiraz ediyor’, adisyonun yanlış masaya gitti Tayyip Bey!

HABABAM SINIFI’NDA ERDOĞAN HOCA

Bu arada uzunca süredir dayatılan ‘takkeci-tekkeci faşist baskılara’ karşı gösterilen tepkilerin ortaya koyduğu, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin, pirlerimizden Rıfat Ilgaz Hoca’mızın mizah klasiği, Hababam Sınıfı’na tayin olmuş, okulundan yeni mezun, çaylak bir öğretmen durumuna düşmeleridir. Günümüzün internet gençliği de dâhil, şapka çıkarılan Red Hackleri, bu ülkenin tüm demokratları ‘sosyal medya sinirlemelerinizi’(!) takmayacaktır.

TAKSİM’E ÜNİFORMA MECBURİYETİ

Bu satırları tuşlarken, gazeteci-yazar kadim dostum, sevgili Celal Başlangıç, Gezi Parkı’ndan beni aradı. ‘Sarı basın kartı’ sayesinde, torunuyla birlikte yüzlerce polis arasından alana girebilmiş. “Hani alan, pazar günü halka açılıyordu?”dedi. “Celalciğim, herhalde ‘üniforma mecburiyeti’ getirdiler, bunu da henüz daha halka deklare etmediler sanırım” karşılığını verdim, gülüştük.
‘Sarı basın kartına’ bile genelde yaptıkları muameleler ki her zaman berdevam, o sade suya(!) ‘mavi’ ve ‘pembe’ kartların sahiplerine uyguladıkları zulüm, hepimizin malumu.

Başlangıç’ın gözlemlerine göre emniyet güçleri, kitap okumayı bırakmış, kuvvetle ihtimaldir ki başbakan talimat vermiştir: “Kitaba gerek yok, ben çocuklara, danışmanlarımın bana çıkardığı özetleri gönderirim.”

EN DOĞRU İSİM RAGIP ‘DURAN’

‘Duran adamlar’ konusunda, “Başbakan çıkıp da ‘bu adamlar duracağına, üç çocuk yapsa’ dese ya!” şeklindeki açılımıyla, duruma ayrı bir lezzet katan arkadaşım Başlangıç’ı şöyle rahatlattım: “Aslında bu müşkülü, en doğru isim ‘Ragıp DURAN’a sormak lazım. Ayrıca başbakan yardımcısı Bülent Arınç açıklamasında, ‘süreç için’ ‘5 dakika dursunlar, 6. dakika çekilsinler, 8 dakikada da işi bitirsinler’ şeklinde kılavuzu vermiş oldu.”

Hükümet değil, ‘talim-terbiye komisyonu’ mübarek.

DURMAK VAR, ÇÜNKÜ YOL BİTTİ

Başbakan Erdoğan, sahneden inmeden önce tekerleme haline getirdiği varyetelerinden, ‘bis şarkısını’ mutat olduğu veçhile seslendirdi: Beraber yürüdük biz bu yollarda/ Beraber ıslandık yağan yağmurda/ Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda/ Bana her şey seni hatırlatıyor… İyi de bu şarkının piyasa ömrü bitti, tükendi, artık yeni bir eser var müzik marketlerde bir tanem(!): “Beraber ‘durduk’ biz bu meydanlarda/ Beraber ıslandık yağdıran TOMA’da/ Şimdi haykırdığım tüm marşlarda/ Bana her şey ‘direnişi’ hatırlatıyor.”

“Durmak yok, yola devam” artık bittiiii… “Durmak var, çünkü yol bitti.”
“Yurttaşa ‘dur’ geldi/ Hükümete ‘kal’ geldi/ Bu yurtsever halkıma/ Gezi Parkı ‘dar’ geldi.”