Etha: “Türkiye ekonomisi vasat” Serkan Öngel

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin, son 10 yılda dolar bazında gelirini 3′e katlayarak yüksek orta gelir grubuna girdiğini belirtti. Ancak DİSK-AR Müdürü Serkan Öngel, Türkiye ekonomisinin son derece vasat olduğunu söylüyor.

serkan-ongel

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisine dair yine pembe tablolar çizdi.

“Sosyal paylaşım sitelerinde AKP hükümetlerince yakalanan başarıların çarpıtıldığına şahit olduğunu” söyleyen Şimşek, reel gayrisafi yurtiçi hasılanın 2003-2012 döneminde yüzde 63 büyüdüğünü, sabit fiyatlarla kişi başı milli gelirin de yüzde 45 arttığını belirtti. Şimşek, Dünya Bankası kriterlerine göre Türkiye’nin son 10 yılda dolar bazında gelirini 3′e katlayarak yüksek orta gelir grubuna girdiğini savundu, yüksek gelir grubuna girmek için eşik değer olan 12 bin 600 dolara da orta vadede ulaşılacağını söyledi.

Bakan Şimşek’in açıklamalarını ETHA’ya değerlendiren DİSK-AR Müdürü Serkan Öngel, rakamların gerçek durumu yansıtmadığı görüşünde.

Öngel, Bakan Şimşek’in söylediği rakamın dolar bazında olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Halbuki esas olarak reel ücretler, temel alınan ücretler enflasyon ve ekonomik ivme arasındaki ilişki üzerine inşa edilen rakamlar. Dolayısıyla döviz kurunun aşırı değer yaptığı, Türk lirasının aşırı değerli olduğu bir ortamda verileri böyle bilgiler üzerine kurmak doğru değil. Zaten Maliye Bakanı daha önce uluslararası bir finans kurumunun yöneticisiyle bu konuda polemik yapmıştı, gerçek rakamı kendisi de söyledi. Yani Türkiye’de reel olarak ücret artışı yüzde 63, 2002-2012 yılları arasında. Dolayısıyla referans alınacak rakam budur. Döviz kuru üzerinden bir kurgu yapmak doğru değildir. Reel artışlara bakmak gerekir. Bu rakamı da Türkiye’nin dengi ülkelerle karşılaştırdığımızda, son derece vasat bir ülke konumunda olduğunu görebiliriz.”

VASAT BİR EKONOMİ, ÜCRETLERE YANSIMASI NEREDEYSE YOK

Bakan Mehmet Şimşek’in söylediği rakamlar gerçek olsa da büyümenin ücretlere yansımadığını da ifade eden Öngel, bunun asgari ücret verilerinden de görüldüğünü kaydetti.

Ekonomi yüzde 63 büyürken, reel ücretlerin yüzde 6-7′lerde kaldığını hatırlatan Serkan Öngel, “Pek çok alanda ücretler enflasyona tabi kılınmış durumda. ‘Ücretleri enflasyona ezdirmedik’ söylemi kendi başına problemli. Bu ücretleri arttırmadık, dondurduk anlamına geliyor. Dolayısıyla bu, bölüşme ilişkilerinde ciddi bir bozulmanın işareti aynı zamanda. Nitekim milli gelirden aldığı payda da bir gerileme olduğu çeşitli uluslararası veri tabanlarında çok açık bir şekilde görülüyor. Bu da aslında Türkiye’de uygulanan ekonomi politikalarının emekçilerin aleyhine işlediğinin somut göstergesi. Ekonomik anlamda vasat bir artış, bunun ücretlere yansıması da neredeyse yok düzeyde” diye konuştu.

Öngel, DİSK-AR’ın yaptığı hesaplamaya göre, AKP döneminde Türkiye ekonomisinin yüzde 63′lük büyüme ile 183 ülke arasında 56. sırada yer aldığını söyledi. Öngel, şu bilgileri verdi: “Yani 55 ülke Türkiye’den daha hızlı bir gelişim göstermiş durumda. Bunlar, ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkeler kategorisinde değerlendirilen ülkeler. En ciddi artışın olduğu ülkeler ise Azerbaycan, Türkmenistan ve Çin olarak görülüyor. Bu üç ülke ekonomisinde yaklaşık olarak reel anlamda 3 kat bir artış var. Dolar üzerinden bakarsak ki bu 3 kat artışı (Türkiye için) Maliye Bakanı dolar üzerinden ifade etti, bu sıralamada Türkiye 70. sıradan 63. sıraya yükselmiş görülüyor, aşırı değerli Türk Lirası’na rağmen. Buna karşın Rusya, Brezilya, Kazakistan, Arjantin gibi ülkeler kişi başına düşen milli gelir olarak Türkiye’nin epey gerisindeyken hızlı bir biçimde ilerleyerek Türkiye’yi geride bırakan ülkeler oldu. Rusya 81. sıradaydı, Dolar bazında kişi başına düşen milli gelirde 48. sıraya yükseldi. Arjantin 77′den 61. sıraya yükseldi. Brezilya 76′dan 58. sıraya yükseldi. Kazakistan 102. sıradan 60. sıraya yükseldi. Bunların hepsi Türkiye’den daha büyük bir gelişme göstermiş oldular.”

DÜNYA YÜZDE 0.52 KÜÇÜLÜRKEN, TÜRKİYE YÜZDE 4.62 KÜÇÜLDÜ

“Krizin teğet geçtiği” söylenen 2007-2009 yılları temel alındığında Türkiye’nin ekonomik olarak durakladığını hatırlatan Öngel, “Dünya 2009 yılında yüzde 0.52 küçülürken Türkiye yüzde 4.62 oranında küçülmeyi becerdi, ekonomik krizin teğet geçtiği söylenen bir dönemde. Bu açıdan baktığımızda Türkiye 184 ülke arasında krizden en çok etkilenen 31. ülkeydi. Daha sonra 2010-2012 yıllarında ekonomik krizin tahribatının telafisi diyebileceğimiz ciddi büyüme oranlarıyla karşılaşıldı. Ama baktığımızda veriler Türkiye Cumhuriyeti tarihi ekonomik ortalamasının çok çok üzerinde rakamlar değil. Özellikle 2007 yılından itibaren alırsak ekonomide başarısızlık olduğunu, cumhuriyet tarihinin gerisine düştüğümüzü söylemek mümkün” diye konuştu.

DIŞ BORÇ STOKU ARTTI

Serkan Öngel, “Türkiye’nin IMF’ye borcunun sıfırlandığı ve devletin dış borcunun azaldığı” açıklamalarını da değerlendirdi.

Öngel, şöyle konuştu: “Türkiye’de gerek iç, gerek dış borç stokunun ciddi şekilde arttığını görüyoruz. Toplam brüt dış borç stoku 2002-2012 yılları arasında 2,6 kat artarak 130 milyar dolardan 330 milyar dolara ulaşmış durumda. Yani Türkiye 10 senede 207 milyar dolar daha fazla borçla karşı karşıya kaldı. Bunun 33 milyar doları kamudan kaynaklandı, 177 milyarı ise özel sektörden. Dolayısıyla verilen borcun kapatılmasından daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız. IMF daha uzun süreli ve daha düşük kredi faiziyle borç veriyor bildiğim kadarıyla. Bunu verirken de Türkiye’ye birtakım yaptırımlarda bulunuyor. Özellikle halkın alım gücünü aşağı çekecek ‘kemer sıkma politikaları’ dediğimiz politikalar gündeme geliyor. Giderek vergilerin ağırlaşıyor olması, özelleştirmelerin hızla büyümesi… Kamu hizmetlerinin ticarileştirildiği ve özelleştirildiği bir döneme geldik. Arazilerin, kıyıların, kentlerin yağmalandığı bir döneme geldik. Bunlar aslında IMF’nin reçeteleridir. Bu anlamda IMF’den borç alıp almamak sorun değil, genel sorun Türkiye’nin borç yükünün artmış olması.”

15 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; etha.com.tr