Etha: ‘Gezi’de direniş, Lice’de serhildan’

Balıkesir-Çapulcu Gençlik Yaz Kampı’nda konuşan ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Gezi isyanı ile birlikte artık Türkiye ve Kürdistan’da iki devrimci dinamik var” dedi. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de “Herkes Gezi’ye isyanını alıp geldi” şeklinde konuştu.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) düzenlediği Çapulcu Gençlik Yaz Kampı’nda Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Sebahat Tuncel’in katılımıyla “Gezi’de direniş, Lice’de serhildan” paneli gerçekleştirildi.

Panele HDK Balıkesir Meclisi üyeleri de katılarak destek verdi.

‘TÜRKİYE KÜRDİSTAN’DA İKİ DEVRİMCİ DİNAMİK VAR ARTIK’

Konuşmasına Haziran ayaklanmasında mücadele yürüten “çapulcu gençliği” selamlayarak başlayan Yüksekdağ, “Türkiye ve Kürdistan’da ayaklanma ve serhıldanların olduğu bir dönemdeyiz. Gezi ile birlikte taşlar yerinden oynadı. Eksik olan halka da devreye girmiş oldu. Türkiye ve Kürdistan’da artık bir devrimci dinamikten değil iki devrimci dinamikten bahseder hale geldik” dedi.

Taksim’de birleşik devrimci, demokratik bir siyasi merkezin oluşmaya başladığını da belirten Yüksekdağ, “Biz bu merkezi aslında 2 yıl önce HDK’yle kurmaya başladık. Bir hayal ve iddia olarak ortaya koyduğumuz HDK, Gezi isyanı ile birlikte gerçeklik kazandı” şeklinde konuştu.

‘GEZİ’YLE HDK İDDİAMIZ GERÇEKLİK KAZANDI’

HDK’nin örgütler ve kurumlarla bireyleri bir araya getirerek eşitlediğini de ifade eden Yüksekdağ, “Biz Gezi isyanında gördük ki bizim kurduğumuz bu mütevazı yapı gerçeklik kazanmış” dedi.

Yüksekdağ, Gezi isyanı ile birlikte Kürt sorununun çözümü noktasında iktidarın halkı ikna etme bahanesinin de ortadan kalktığını kaydederek, Kadıköy ve Taksim’de yüz binlerce kişinin “Diren Lice” sloganlarıyla yürüyüşler gerçekleştirdiğini hatırlattı.

‘HALKIN İRADESİNİ DOĞRU KAVRAMALIYIZ’

“Hayallerimiz ve iddialarımız ile gerçekliğimiz arasında bir fark var. Bunu fark edip, bu durumla mücadele etmeliyiz” diyen Yüksekdağ, Gezi’de hiçbir siyasi kuvvetin ayaklanmanın hegemon gücü olamadığını ifade etti. Yüksekdağ sözlerine şöyle devam etti: “Halkın açığa çıkardığı irade kendi başına bir güç olmuştur. Bizim bu süreçte bu iradeyi doğru kavramamız gerekir. Dar ve kendi merkezli bir siyaset yapılmaması gerektiğini bir kez daha gördük.”

Gezi isyanıyla beraber toplumun siyasi sınırlarının da değiştiğini vurgulayan Yüksekdağ, “Örneğin LGBT mücadelesi ile bu denli homofobik ve cinsiyetçi bir toplum yapısının bir arada olamayacağını düşünüyorduk. Bunun gerçek olmadığını gördük” şeklinde konuştu.

Kürt devriminin Türkiye devrimi ile birleşmesinin nesnel zemininin de oluştuğunu sözlerine ekleyen Yüksekdağ, yaklaşan 1 Eylül barış mitingine dikkat çekerek, “Türkiye’deki demokrasi güçlerinin tüm ağırlığını ortaya koyarak çözüm sürecinde oluşan dengeyi leyhte değiştirmelidir. AKP’nin demokrasi paketine karşı niye Gezi ve Lice’nin direnişçileri ortak bir paket ortaya koymasın? 1 Eylül’de Gezi sürecini barış talebiyle buluşturabilmeliyiz” dedi.

‘SEÇİMLERDE KULİSLER DEĞİL FORUMLAR ESAS OLMALIDIR’

Yüksekdağ konuşmasında yerel seçimlere de değinerek sözlerine şöyle devam etti: “Yeni dönemde siyaset algımız isyanın dersleriyle değişmelidir. Artık yerel seçimlerde kulisler ve masalar esas olmamalıdır. Forumlar ve meclisler belirlemelidir adaylarımızı. Sadece sandıktan ibaret bir yerel seçim politikamız olmamalıdır. Sokağın nabzını tutan ve kitle iradesini güçlendiren kazanacaktır.”

‘ORTADOĞU’DA HALKLAR OTORİTER REJİMLERE İSYAN EDİYOR’

Yüksekdağ’ın ardından söz alan Tuncel ise sözlerine, Yüksekdağ’ın Gezi ve çözüm sürecine ilişkin tespitlerine katıldığını belirterek başladı. Gezi’de yaşananların aslında bütün Ortadoğu ve dünyada yaşanan değişimlerle doğrudan ilgisinin olduğunu kaydeden Tuncel, “Bütün Ortadoğu’da halklar otoriter rejimlere isyan ediyor. Egemenler buna Arap baharı dese de bu halkların isyanıdır” dedi.

Başbakan’ın Rojava politikalarını sert bir şekilde eleştiren Tuncel, “Sen Esad rejiminin diktatör olduğunu söylüyordun. Peki niye o zaman Kürt halkının katledilmesine ortak oluyorsun. Ama her şeye rağmen Rojava devrimi gerçekleşti ve devrimi sahipleniyor” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin 3 tarafı Kürdistan’la çevrilidir. Erdoğan bir yandan Salih Müslim’le görüşüp bir yandan Rojava’daki katliamlara ortak olmaya devam edemez” diyen Sebahat Tuncel, yakın zamanda gerçekleşecek Kürt Ulusal Kongresi’nin önemine dikkat çekti.

‘HERKES GEZİ’YE İSYANINI ALIP GELDİ’

KCK Genel Başkanı Abdullah Öcalan’ın 2013 Newroz’unda okunan mektubu ve yeni sürecin Gezi ayaklanmasının koşullarını da oluşturduğunu hatırlatan Tuncel, “Herkes Gezi’ye isyanını alıp öyle geldi. Gezi’de eski tarz siyaset yapılamayacağını gördük. İnsanların sol partiler ve BDP de dahil mevcut siyasi partileri beğenmediğini gördük. Bu da HDK’ye büyük bir sorumluluk yüklüyor” ifadelerini kullandı.

Gezi’yle birlikte bu ülkede savaşı yaratanın devlet olduğunun da açığa çıktığına dikkat çeken Tuncel, “İnsanların devlet olmadan çok mutlu olduğunu gördük” dedi.

‘AKP MASADAN KALKARSA, HALKLAR İÇİN İYİ ŞEYLER OLMAZ’

Kürt sorununun çözüm sürecinde PKK’nin üzerine düşenleri yaptığını yineleyen Tuncel, AKP’nin ise üzerine düşenleri yerine getirmediğini vurguladı. AKP’nin ciddi bir oyalama ve rehin alma politikası içerisinde olduğunu kaydeden Tuncel, “Ancak ben ümitsiz değilim. Kürt halkı AKP’yi o masaya zorla oturttu. Şimdi o masadan kalkarsa Türkiye halkları için hiç iyi şeyler olmaz” şeklinde konuştu.

Halkların devlete en çok güvendiği anlarda katliamlar olduğuna da dikkat çeken Tuncel, “Ben devlete değil halkların mücadelesine güveniyorum” dedi.

‘SEÇİMLERDE HANGİ PARTİYLE GİRİLECEĞİ MANASIZ BİR TARTIŞMA’

Tuncel yerel seçimlere ilişkin ise şöyle konuştu: “Bu yerel seçimler sadece yerel seçim olmayacak. Bu bir referanduma dönüştü. Biz de HDK olarak bu yarışta kendimize yer edinmek istiyoruz. Bu dönem Halkların Demokratik Partisi’ni seçime koymayı istiyoruz. Kürdistan’da BDP ve Türkiye metropollerinde HDP ile girme tartışması yürütüyoruz. Parti isimleri tartışılıyor. Ancak bu manasız bir tartışma. Esas tartışmamız nasıl bir yerel yönetim anlayışımız olduğudur.”

Panel konuşmaların ardından katılımcıların soruları ile devam etti.

25 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız;etha.com.tr