Radikal: Doğduğu andan beri direnişte olanlar

Bu yılki teması ‘direniş’ olan LGBT Onur Haftası dün Trans Yürüyüşü’yle açıldı. Organizasyon ekibinden Levent Pişkin ve Görkem Ulumeriç, “LGBT’ler doğdukları andan itibaren direniştedir” diyor.

trans_onuryuruyusu

21’incisi düzenlenen LGBT Onur Haftası dün Trans Onur Yürüyüşü’yle başladı. Gezi Parkı eylemlerinde alanın en çok sevilen gruplarından olan LGBT’ler Gezi Direnişi’ne destek olan bir hafta programladı. Onur Haftası’nın altı ay önceden belirlenmiş olan teması ‘direniş’.

LGBT’ler bu yıl Taksim Dayanışma’nın da çağrıda bulunduğu 30 Haziran’da düzenlenecek Onur Yürüyüşü’ne yoğun katılım bekliyor. Onur Haftası komitesinden avukat Levent Pişkin ve öğrenci Görkem Ulumeriç anlatıyor…

Bu yıl Onur Haftası’nın teması ‘direniş’. Bu tesadüf mü?
Görkem Ulumeriç: Evet, bu altı ay öncesinden belirlediğimiz bir tema. Her yıl bir tema seçiyoruz. Şimdiye kadar aile, tabu, bellek gibi temalar seçmiştik. Bu yıl da ‘direniş’ temasını seçmiştik. LGBT bireyler doğdukları günden beri direniyor. Hem evde, hem işte, hem okulda direniyoruz. Açılmak zaten başlı başına bir direniş.

Levent Pişkin: Hâkim algıya
karşı yatak odalarımızda varoluşlarımız birer direniş zaten. Çok
öznel ve varoluşsal bir tema seçmiştik ancak akabinde Gezi Parkı gibi güzel bir direniş gelişince temamız çok isabetli oldu.

Gezi Parkı LGBT’ler için ne ifade ediyordu?
Görkem: LGBT’ler 80 darbesinden beri devletin kendilerine uyguladığı kentten dışlama politikalarına karşı mücadele veriyor. 96 yılında Ülker Sokak’taki trans evlerine yapılan saldırılar, Ankara Eryaman’da, İstanbul ’da bugün hâlâ Avcılar ve Bayram Sokak’ta yaşananlar bunun örnekleri. Daha birkaç hafta önce yine bir trans arkadaşımız nefret cinayetine kurban gitti. Kentsel dönüşüm konusunu Gezi Parkı’ndan ayrı ele almak mümkün değil. LGBT’ler her zaman kentsel dönüşümün en büyük mağdurları olmuştur. Gezi Parkı’nın bizler için zaten ayrı bir önemi var. Erkek eşcinseller eski yıllardan bu yana parklarda tanışıp, flört edip, cinsellik yaşıyorlar. Gay barlara ancak belli bir maddi durumu olan kişiler gidebiliyor. Parklar ise her sosyal sınıftan gay’i bir araya getiriyor. Dozerler ilk parka girmeye çalıştıklarında orada halihazırda bulunan eşcinseller vardı. Bunu duyduğumuzda hemen örgütlenip yüzlerce LGBT bir araya gelerek direnişe başladık.
Levent: Bizlerin bir sloganı var: “Getto değil kentin tamamını istiyoruz.” Trans seks işçileri bir arada otururlar çünkü nerede ne zaman şiddete maruz kalacaklarını bilemezler. Kentsel dönüşümün sınıfsal bir durum olduğunun farkındayız. Çingeneler, sokak çocukları, LGBT’ler, Kürtler şehrin merkezinden bir bir kovuluyor. Neoliberal politikalar doğrudan LGBT’leri vuruyor. Siz bir şehirde kentsel dönüşüm yapıyorsanız her kesimden insanı göz önünde bulundurarak “Burası değişince onlar ne yapacak?” diye düşünmek zorundasınız.

Gezi Direnişi’nde LGBT’ler oradaki bütün kitle gibi çok güzel bir dayanışma örneği sergilediler.
Görkem: LGBT’ler dayanışmayı çok yakından tanırlar. Bir trans öldüğü zaman tüm LGBT’ler bir araya gelirler. Genelde aileleri transları dışlarlar ve bizler onun cenaze namazını kaldıracak imam bile bulamayız. Dayanışmayı çok iyi bildiğimiz için on kişiye yemek yapmasını da on kişi bir arada yatmasını da çok iyi biliriz. Bir anda birileri çadır getirdi, birileri yatak ve bir anda LGBT’ler Gezi Parkı’na akın ettiler.

Levent: Bağımsız gelen çok insan vardı. Biz Gezi’de temas edince var olduğumuzu anladık. Antikapitalist Müslümanlardan Çarşı grubuna pek çok grupla sohbet etme ve kendimizi anlatma fırsatımız oldu. Polisin çekildiği gün derneğin önünde bir kutlama yaptık. Ardından gökkuşağı bayraklarıyla parka yürüdük. Taksim Meydanı’nda adım atılacak yer yoktu. Biz girdiğimizde o kalabalık açıldı ve alkış kıyamet… Bizim için tarihsel bir dönüm noktasıydı. 21 yıldır edinemediğimiz meşruiyeti orada edindik diyebilirim.

Ben sizin standın önünden geçerken “Bunlar da meğer delikanlıymış” diyen insanlar duydum.
Levent: Evet biz de bu sözü çok duyduk. O alanda insanlar bize güvendiler. Biz barikatlara sürekli olarak ilkyardım malzemesi ve sıcak yemek götürdük. Bir yerde bir şeye karşı birlikte çatışırsan diğer birlikte çatıştığın insanlar seni anlamaya başlıyor. Yaz döneminde Çarşı grubu bize kendini savunma atölyesi verecek biz de onlara nasıl homofobik slogan atılmaz atölyesi vereceğiz. Gezi’de ‘Barikatta ibne olmak’ gibi pek çok atölye çalışması yaptık. Sosyal medyada Çarşı’dan sonra en çok teşekkür edilen grup LGBT’ler oldu.

Görkem: Olaylar sırasında tüm LGBT dernekleri ve genelevler kapılarını eylemcilere açtı. Genelevler çorba ve sıcak yemek dağıttı. Bu yolla pek çok insanın önyargıları kırıldı.

Bu noktada LGBT Onur Haftası’nın bu tarihe denk gelmesi de iyi bir zamanlama olmuş.
Levent: Geçen sene Onur Yürüyüşü’nde 20 bin kişi vardu. Bu yıl hafta boyu direniş temasına uygun pek çok etkinlik yapacağız. Onur Haftası bizim için hem bütün bir seneyi değerlendirdiğimiz hem de yeni politikalar ürettiğimiz bir platform. Etkinlikler pazartesi bir basın toplantısı ve ‘Medya’ya karşı direnmek, medyayla direnmek’ atölyesiyle başlayacak. ‘Benim Çocuğum’ belgeseli gösterimi olacak, Sumru Yavrucuk’un bir trans seks işçisini canlandırdığı ‘Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi’ oyunu oynanacak. Gezi Direnişi’yle de uyumlu pek çok atölye yapılacak. Reyhanlı olaylarından yola çıkılarak mültecilik konusuyla ilgili paneller yapılacak. Bu yıl Onur Haftası’na yurtdışından da çok fazla katılım var. Yürüyüşe Almanya’dan ve Türkiye ’den pek çok milletvekili katılacak.

Görkem: Bu yıl yine her yıl homofobik kişi ve kurumlara verdiğimiz Hormonlu Domates Ödülleri’ni vereceğiz. Bu yıl bu ödüllere Gezi Parkı’ndaki homofobik ve transfobik davranışlar için vereceğimiz ödülleri de ekledik ve ödüllerin ismini ‘Hormonlu Domates ve Penguen’ ödülleri yaptık. Dans etmek de bizim için bir direniş, bu yüzden partilerimiz olacak. Bu yıl Taksim Dayanışma da Onur Yürüyüşü’ne çağrı yaptı ve çok büyük bir katılım bekliyoruz.

Ece Çelik
24 Haziran 2013

Haberin kaynağı için tıklayınız; radikal.com.tr