BirGün: Sus başbakan – Ahmet Şık

rte

Size ne diyeceğimi bilemiyorum. Memleket sathında yapılacak her şeye tek başınıza karar vermek istemenizden yola çıkıp totaliter desem kabul etmiyorsunuz. Güya demokratik bir seçimle Meclis çatısı altına giren ve sustalı maymuna döndürdüğünüz bakanlarınızdan milletvekillerinizden tutun da, size oy vermeyenlerin dahi kararlarınızı eleştirme hakkı olmadığını dile getirmenizden yola çıkarak diktatör desem alınıyorsunuz. Sizin gibi düşünmeyen ve yaşamayanlarla, dini ve etnik azınlıklar hakkında söylediğiniz ırkçı, nefret suçu içeren demeçlerinizi; sokaklarda insan avına çıkan üniformalı ve üniformasız işkencecileri, şiddet severleri koruyup kollamanızı anımsayıp faşist desem, ne kadar “hassas” olduğunuzu dava açarak göstereceksiniz biliyorum. Geçerli oyların yarısına sahip olmanızı siyasi bir pragmatizmle kullandığınız için çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa önem veren bir tek adam olma özlemi içindesiniz diyecek olsam, millet iradesi diye karşılık vereceksiniz. Her konuşmanızda kendini gösteren küstah sözlerinizi sıralayıp kibirli desem, zaten kibirden gözleriniz kör olduğu için görmeyeceksiniz. Nobranlığınızı, Kasımpaşalılığınızla örtmeye çalışacaksınız. Baskıcı desem, zaten size fırsat vermeyecek yalakalar korosu ne kadar “demokratik” ve elbette “sivil” bir ülkede yaşadığımız yalanına başlayacaklar. Zalim desem, “Zamanında ben zulme uğradım…” diye başlayıp zulmünüzü haklı çıkarmaya uğraşacaksınız.

O yüzden size bunların hiç birini söylemiyorum. Şu son birkaç haftada duymak istemediğiniz, size kâbus yaşatacak kadar duydunuz zaten. Gözünüzün bebeğine yerleşen korkunuzu örtbas etmek için o saldırgan, ötekileştirici, kutuplaştırıcı üslubunuzla söylenenleri kabul etmediğinizi de sıklıkla ve maalesef söylüyorsunuz. Peki, bu sayılanların hiç biri değilsiniz. O halde, samimi ve dürüst olmayı becerebileceksiniz eğer siz söyleyin, nesiniz?

Yok, bunu yapamayacaksınız artık susun. Daha önce size dinle demiştim. Ki dinlemeyeceğinizi de biliyordum. Haksız çıkmadım. Dinlemediğiniz, ağzınızdan çıkan sözcüklerin etrafa yaydığı kötü kokulardan belli oldu. Dinle yerine “sus” demeliymişim. Yakın çevrenizdekiler de dâhil olmak üzere fısıltılarla söylenen bu çağrıyı sesli söyleyelim o halde: Sus Başbakan.

Sus ki, size oy verenler de dâhil olmak üzere hepimiz bu demokratik talepler içeren gösterilerin biraz olsun nefes almamızı sağladığını hissedelim.

Sus ki, halkın bir aradalığının yıktığı ve tekrarına izin verilmeyeceğini gayet iyi anladığınız o korku duvarlarını yeniden inşa etmeye kalkışmayacağını bilelim.

Sus ki, çıkarlarını korumak için kapınızda sıraya giren medya patronları ve yöneticileri onur kavramını anımsasınlar.

Sus ki, üniformalılardan sonra sokağa saldığınız üniformasız çetelerin “hassas vatandaş” kılığında terör estirmesin.

Sus ki, artık kendilerinin bile inanmadığı Ergenekon’dan kitleleri sokağa dökme becerisi olmayan CHP’ye, her biri öğrenci çıkan yabancı ajanlardan faiz lobilerine dek bir dizi komplo teorisini haber ya da yorum diye önümüze atan gazeteci ya da yazar kisvesiyle olmayan akıllarını satmaya çalışan yalakalar da sussun.

Eğer ki susmayacaksanız, söyleyecek tek bir şey kalıyor ki onu da gayet iyi biliyorsunuz. Bizzat yaşayıp gördüğünüz üzere bu halk sizi susturmasını bilir.

Ahmet Şık
24 Haziran 2013
Kaynak; birgun.net