Birgün: Suat Kılıç sahaya üçlü çektir havaya-Güneş Duru

Gün geçmiyor ki her biri pırlanta değerindeki bakanlarımızdan toplumsal refahı pekiştirmeye yönelik yeni öneri ve görüşler gelmesin. Her biri adeta toplum mühendisliğine soyunmuş durumdalar. Öylesine çalışkan, öylesine modernler ki sosyal medya olsun, kendilerine uzatılan, teğet geçen mikrofon ve kamera olsun bu ulvi görev adına her biri yaptıkları nazik açıklamalarla başbakanın birer şubesi olmayı fazlasıyla başarmaktalar. Onun için ölmek bir yana, “sosyolojiyi sosyologdan, kültürü kültür tarihçisinden, sporu sporcudan çok bilme” durumlarıyla muasır medeniyetleri bile hayrete düşürecek seviyeye ulaştılar.

suat kılıç

Böylesine uyumlu bir kabineyi bir daha kimse biraraya getiremez. Erdoğan’ın büyüklüğü de işte buradan geliyor. AKP’yi zaman içinde küçük Erdoğanlar’dan oluşan bir parti haline getirdi. İşte bunlar hep parti içi demokrasinin nimetleri.

Nitekim son ve en şahane açıklama çok sevdiğimiz Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’tan geldi. Kılıç, Gezi protestolarının tribünlere taşınmasına izin verilmeyeceğini, siyasi slogan atanların cezalandırılacağı müjdesini verdi. Artık “sadece” maç izleyip gollerde iki elimizi havaya kaldırıp GOOOLLL diye bağırabileceğiz. Boş yere nefesimizi yormadan, çekirdeğimizi çitleyerek sahada oynanan maçın büyüsüne kapılabileceğiz. Dahası kaçan gollerden sonra edilecek küfürlere siyaset bulaştırma korkusu tribünlerdeki kötü tezahürat sorununun da önüne geçecek önemli bir reform. Aman dikkat içinde isyan barındıran “Bu da mı gol değil” benzeri iç çekmeler sizi maçlardan men edebilir, zira yanı başınızda bir spor savcısı oturuyor olabilir. Hatta bu sezondan itibaren başlayacak elektronik bilet uygulamasıyla artık sadece savcıların değil kimin hangi koltukta maç izlediğini de tespit etmek mümkün. Bu uygulamayı fişlemeyle karıştırmayın, tek amaç futbolla yüksek teknolojiyi buluşturmak.

Bu arada, Melih Gökçek Ankaragücü’nü tam zamanında batırmış, zira Gökçek futbolu kötü amaçlı siyasetten arındırmaya yönelik bu uygulamada iktidarı zor durumda bırakabilirdi. Anlayacağınız her şey en güzelinden, en demokratik biçimiyle düşünülmüş, denk de gelmiş.

Spora siyaset karıştıranlar bedelini öder diyen Suat Kılıç’ın kulüp başkanlarına yönelik olarak söylediği “40 gün sussalar, sporda polemik kalmaz” sözleri ise farklı alanlara uyarlanarak, küçük pusulalara bastırılmalı, uçaklarla yurt genelinde gök yüzünden saçılmalı. Halkımız unutulmaya yüz tutmuş “söz gümüş ise sükut altındır” misyonunu yeniden kazanmalı. Zira toplumsal refaha ancak susmak ve iktidarı karşılıksız olarak sevmekle ulaşılabilir.

Buna karşın her salı AKP grup toplantısını tribüne çevirenlerin başbakanın gazlı ayarlı konuşmaları sırasında slogan atması, spor müsabakalarına gelen siyasilere övgü dolu pankartlar açmak, şarkılar türküler eşliğinde sevgi ve saygı bildirmek, halen serbest. Sevgiyle siyasetin aynı şeyler olmadığını hatırlatmaya lüzum yok herhalde. Övgüye ve sevgiye her zaman yerimiz var, ama eleştiriye tahammülümüz yok, zaten eski köye yeni adet getirmenin de lüzumu yok.

Kılıç’a ve futbola geri dönersek; iktidarın genç, vizyon sahibi neferi Suat Kılıç Kayseri’de oynanan Süper Kupa maçı öncesinde havayı yumuşatmak adına ne gerekiyorsa, layıkıyla söylemiş oldu. Polisin maç öncesinde alkol muayenesi yapması, içki içen taraftarı maça almaması güzel de; iktidara yakışan bu uygulamanın taraftara dağıtılacak buz gibi yayık ayranıyla taçlandırılması olurdu kanaatindeyim.

Özetle, tribünleri birazcık tanıyorsam Suat Kılıç’ın isteğini kırmayıp “lagaluga” etmek yerine kendisi başta olmak üzere tüm iktidar için en güzelinden, en naziğinden tezahüratları şimdiden hazır etmişlerdir bile.

Öyleyse haydi… “Suat Kılıç sahaya üçlü çektir havaya!”

Güneş Duru
12 Ağustos 2013
Kaynak;birgun.net