BirGün: Haziran 2013 ‘Başka türlü bir isyan’ – Aziz Çelik

Gezi parkında başlayan ve üç haftadır bütün ülkeye yayılarak devam eden toplumsal başkaldırının, modern Türkiye’nin sosyal ve siyasal tarihinde bir dönüm noktası olduğu tartışma götürmez. Bu uzun süreli ve yaygın direniş için “Gezi direnişi” ifadesinin yetersiz olacağı açık; bütün ülkeye yayılmış ve Gezi parkının boyutlarını çok aşmış bir toplumsal kabarma ve isyan söz konusu. Daha yaratıcı tanımlamalar bulunabilir elbette ama ben şimdilik “Haziran 2013 isyanı” ifadesini kullanacağım. Sadece Türkiye’de değil dünya çapında da geniş yankı yaratan Haziran 2013 isyanını anlamak için, onun Türkiye’nin siyasal ve sosyal tarihi içindeki yerine bakmak önemli. Toplumsal olaylarda genellemelerin, “ilk” ve “en” sıfatlarının kullanılması son derece tehlikeli olmakla birlikte Haziran 2013 isyanı pek çok “ilk” ve “en” ile nitelenebilir.

Kuşkusuz sosyal ve siyasal tarihimizde ilk kez büyük çaplı bir toplumsal direniş ve eylem yaşamıyoruz. Özellikle 1960’lar sonrasında Türkiye’de önemli toplumsal eylemler ve direnişler yaşandı. Ancak Haziran 2013’ü bunlardan ayıran önemli özellikler olduğunu söylemek mümkün. Kürt siyasi hareketinin son 30 yıllık mücadelesini (kendine özgü yanları nedeniyle) dışarıda bırakarak bir değerlendirme yaptığımızda, Haziran 2013 isyanının modern Türkiye’nin siyasal ve sosyal tarihinin en kapsamlı, yaygın ve özgün toplumsal olayı olduğunu söyleyebiliriz. Meramımızı anlatmak için bir kaç karşılaştırma yapalım.

Haziran 2013 olayları DP iktidarına karşı Nisan ve Mayıs 1960’da yapılan eylemlerle benzerlik taşıyor mu? DP’nin otoriter yönetim tarzına yönelik öfke ile AKP’nin otoriterliğine karşı tepki benzerlik taşısa da, katılım, bileşim, süreklilik ve talepler açısından ciddi farklar söz konusu. 27 Mayıs öncesi eylemler büyük ölçüde üniversite gençliği ile sınırlı iken, Haziran 2013 bir halk hareketi haline gelmiştir.

1960 sonrasının toplumsal eylemleri ağırlıklı olarak örgütlü işçi eylemleri şeklinde ortaya çıkmıştır. Oysa Haziran 2013 isyanında örgütlü işçi hareketinin rolü neredeyse yok gibidir (Örgütlü işçi hareketinin Haziran 2013 direnişindeki etkisizliğini ayrıca değerlendirmek gerekiyor.) Türkiye tarihinin en önemli toplumsal olaylarından biri 15-16 Haziran 1970 direnişidir. 15-16 Haziran doğrudan bir sendikal eylemdir ve büyük ölçüde DİSK tarafından örgütlenmiştir. İki gün süren direniş İstanbul ve İzmit’te etkili olmuştur. Haziran 2013, 15-16 Haziran’ı nicelik ve nitelik açısından kat kat aşan bir toplumsal başkaldırıdır.

Süreklilik ve katılım yoğunluğu açısından bir diğer önemli toplumsal olay 1989 Bahar Eylemleri ve Zonguldak-Ankara yürüyüşüdür. Bu iki olay da örgütlü işçi eylemidir. Çok önemli sivil direniş ve itaatsizlik örnekleri içermektedir. Yaratıcı eylem biçimleri söz konusudur. Her iki eylem de yasaların sınırlarını aşan fiili-meşru eylemlerdir. Ancak kapsamının kamu işçileri ile sınırlı olduğunu ve ağırlıkla ekonomik talepleri hedeflediklerini söylemek mümkündür.

Haziran 2013 direnişi 1997’deki “1 Dakika Karanlık” eylemleri ile de karşılaştırılamaz. “1 Dakika Karanlık” eylemleri daha sınırlı ve daha hafif bir protesto eylemidir. Sokağa yansıması daha sınırlıdır. Yine Haziran 2013’ün 2007 Cumhuriyet mitingleri ile ilişkisi de yok mertebesindedir. Cumhuriyet mitingleri adı üzerinde önceden planlanan, örgütlü ve daha sınırlı bir siyasal kesimin eylemleriydi. Oysa Haziran 2013 direnişi kendiliğinden dalga dalga gelişen merkezsiz ve çok geniş bir toplumsal ve siyasal bileşimi olan bir isyandır.

Son olarak Haziran 2013 direnişini 2010 Tekel direnişi ile karşılaştırabiliriz. 78 günlük Tekel direnişi ciddi bir toplumsal sempati yaratsa da sadece bir mekanla ve öznesi işçileriyle sınırlı bir eylemdi. O yüzden Haziran 2013 ile karşılaştırmak doğru olmayacaktır.

Haziran 2013 isyanı, kendiliğinden gelişmesi, hızla ülke çapına yayılması, gençlik ağırlıklı olmakla birlikte oldukça geniş toplumsal ve siyasal bileşime sahip olması, merkezsiz bir eylemler zinciri olması, uzunluğu, direngenliği ve yaratıcı direniş yöntemleri ile Türkiye’nin sosyal ve siyasal tarihinde ayırt edici ve dönüm noktası niteliğindedir.

Haziran 2013 isyanının kıvılcımı Gezi parkında çakılmış olsa da, Türkiye ölçekli bir olaydır. Sadece çevre ve mimari ile sınırlı değildir. AKP’nin muhafazakar, piyasacı ve otoriter mimarisine ve toplum mühendisliğine karşı eşine az rastlanır bir itirazdır. Başta gençlik olmak üzere toplumun kendini savunmasıdır. Haziran 2013, otoriter, piyasacı ve muhafazakar bir diktatörlük gidişatına karşı bir uyanış, çok özneli ve çok katmanlı bir özgürlük yolculuğu, bir toplumsal “nefsi müdafaa” direnişidir.

Aziz Çelik
21 Haziran 2013

Kaynak; birgun.net