BirGün: Direnişin ciddiyetinin farkındayız ama esprisini de yapıyoruz

at-cephesi

Fotoğraf: Ekim Menemencioğlu

Gezi Direnişi’nin başlangıcında bir duvar yazısı aracılığıyla karşılaşmıştım onlarla: ATLAR BURADA, AT CEPHESİ! İlk başta birilerinin dalga geçtiğini düşünürken başka duvarlarda da karşıma çıkınca merakım arttı. Kimdi bu insanlar? Kimdi bu atlar? Bir süre sonra Gezi Parkı’ndaki çadırlarını gördüm, ancak bir türlü gidip konuşma fırsatı bulamadım. Derken Gezi polis tarafından işgal edildi, ortada çadır falan da kalmadı. Neyse ki internet var! İnternet üzerinden kendilerine ulaştım ve bazı bilgiler aldım: Aralarında çok sayıda ülkeden insan vardı, Gezi Parkı’nda 4 büyük çadır kurmuşlardı. Öğrendiğim bilgiler merakımı daha da artırınca Gezi Direnişi’nin bu sıradışı örgütünden Aytekin Erdoğan, Nayad Sefer ve Dersim Ceviz ile AT Cephesi’nin gizli yeraltı ahırında buluştuk ve örgütü konuştuk.

AT Cephesi üyeleri, çok farklı çevrelerden geldiklerini söylüyorlar. Onları birleştiren en büyük şeyler ise aynı ortamlarda, benzer ekonomik koşullarda yaşıyor olmaları. Eğitimli olsalar da düşük gelirli insanlar, bazılarının iş güvencesi yok, bazıları da işsiz. Aralarında barmen, çevirmen, esnaf, öğrenci, reklamcı, editör, sesci, dövmeci, öğretmen ve mühendisler var. Yaş ortalaması 30 olan AT Cephesi üyelerinin bir diğer ortak noktaları ise dinlerle ve milliyetçilikle en ufak ilişkilerinin olmaması. Seçimlerde oy verecek parti bulmakta zorlanan, vermeyi düşündükleri partiyi başına “maalesef” ekleyerek söyleyen cephelilerin çoğu daha önce bir eyleme de katılmamış. Gerisini sorularımıza verdikleri cevaplardan öğreniyoruz:

Kimsiniz siz?

Nayad: Biz yıllardır birbirini tanıyan arkadaşlarız. Taksim’de ortak mekanlarda vakit geçiririz, birlikte eğleniriz. Direniş başlayınca da birlikte direnmek istedik. Başlangıçta 15 kişiydik, şimdilerde 40 kişiye yaklaştı AT Cephesi.

Aytekin: Türkiye’de Edirne, İzmir, Adana ve Ankara’da yaşayan üyelerimiz var. Cephemize ABD, İngiltere, Almanya, Cezayir, Tunus ve Brezilya’dan da katılanlar var. Çok kültürlü bir yapımız var. Bugün de karşında bir Türk, bir Ermeni ve bir Kürt olarak oturuyoruz.

Neden AT Cephesi?

Aytekin: Çünkü at, insanların kendileriyle ilgili hayallerinin bir yansımasıdır ve bize sıradan varlığımızdan kaçış fırsatını verebilecek güce sahiptir.

Dersim: Yıllardır aramızda bir at geyiği vardı. Bu nedenle adımızda AT olmasını istedik. Cephe kelimesini de hem Türkiye devrimci solundaki örgütlerde sıkça kullanıldığı için, hem de örgütsüzlüğümüze ve apolitikliğimize tam bir tezat olduğu için seçtik. Kulağa da hoş geldi. Parkta çok fazla ciddi örgüt vardı, biraz da dalga geçilsin, eğlenilsin istedik. Daha önce soranlar olduğu için belirtmek istiyorum, Leyla ve Mecnun’daki at geyiğinden haberimiz yok, dizi izleyen insanlar değiliz, AT Cephesi’nde bu diziyi izleyen olduğunu bile düşünmüyoruz.

‘FLAMASIZ GEZİ’YE TEPKİ

Direnişe katılımınız nasıldı?

Nayad: Direnişe herkes elinden geldiği şekilde destek oluyordu. Mesela ben barikatlara çok gitmedim ama lojistik destek veriyordum, internetten bakarak barikatlardaki arkadaşlara sürekli çatışmaların durumu ve polisin yeriyle ilgili bilgi geçiyordum.

Aytekin: Nayat Matrix filmindeki Tank gibiydi, bize sürekli çıkış yolları buluyordu. Parktaki insanlara ilk saldırı olduğunda Nayat’la birlikte İzmir’deydik. 30 Mayıs gecesi İstanbul’a döndük ve 31 Mayıs’tan itibaren direnişin içindeydik. Düşüncelerini ifade etmek bir grup insana polisin vahşice saldırmasına, çadırlarını yakmasına sessiz kalamazdık.

Dersim: İlk günlerde Sıraselviler, İstiklal, Tarlabaşı, Dolmabahçe’deki bütün gösterilere katıldık. Salı günü Aytekin Gezi’de kalmaya başladı.

Aytekin: Kaldığım ilk gece çadırım yoktu, geceden öğlene kadar bir bankta oturup mutlulukla etrafı izledim. Sonraki gün Nayat ve Padawan arkadaşlarımızla birlikte elimizde battaniyelerle geldik ve çadırların arasına yattık. Etraftaki çadırlarla tanıştık, yanlarına bir çadır kurduk. Etraftan AT Cephesi’ne katılan çadırlar oldu, sonra bir çadır daha kurduk derken 4-5 çadırlık bir AT Cephesi oluştu parkta. Sonra da flamalarımızı, pankartlarımızı astık.

Neden flama ve pankart hazırlama ihtiyacı hissettiniz?

Aytekin: Onları ‘Flamasız Gezi’ye tepki olarak hazırladık. Bazı insanlar flamaların kalkmasını talep ediyordu. Oysa biz Gezi’ye baktığımızda görüntü kirliliği değil, farklı grupların ve renklerin oluşturduğu o güzel bütünü görüyorduk.

ATLARI DA VURURLAR

Direnişte halkla ve diğer örgütlerle nasıl bir iletişiminiz oldu?

Aytekin: Flamamızı asmadan önce çevredeki çadırlarla etkileşim halindeydik. Yeni tanıştığımız insanlarla uzun zamandır arkadaş gibi hissediyorduk – çünkü aynı şeyler için, aynı saldırılara karşı mücadele ediyorduk. Flamayı astıktan sonra ise büyük bir ilgi oldu. Gören herkes geldi ‘Abi bu ne ya’ diye sormaya başladılar. Irkçılar ve faşizan düşünceye sahip insanlar dışında kapımız herkese açıktı.

Binlerce fotoğrafımız çekildi. Aramıza katılanlar oldu. Öyle ki sabah uyandığımızda etrafımızda tanımadığımız insanlar, merak eden yaşlı teyzelere AT Cephesi’nin ne olduğunu anlatıyordu.

Direnişin ardından hiç tanımadığımız insanların AT Cephesi’ni konuştuğuna kulak misafiri olduk. Bu ilgi bizi şaşırttı. Diğer örgütlerle de iyi ve kesintisiz bir iletişimimiz vardı.

Dersim: Halk Cephesi ve diğer ‘cephe’ örgütlerinden gelip ‘Bu ne lan’ diyenler olmasından kıllandık ama öyle bir şey olmadı. Dalga geçtiğimiz çok açık çünkü. İşin ciddiyetinin farkındayız ama esprisini de yapıyoruz.

Aytekin: Benim gözümden gaz fişeğiyle vurulduğum gün de ‘Atları da vururlar’ diye espri yaptı arkadaşlar sağ olsunlar. Sadece ben değil, cepheden birçok kişi polis müdahalesinde yaralandı. Bir arkadaşımıza cam saplandı, 20 dikiş atıldı.

AT Cephesi’ndeki insanlar olarak ne için direndiniz? Ortak bir siyasi görüşünüz ya da ortak talepleriniz var mı?

Aytekin: İnsanlar kapitalist sistemde devlet tarafından s.kilmeye alıştı ama ‘En azından istediğimiz pozisyonda s.kilelim’ diyorlar. Eğer bu isteği bile dinlemeyip insanların elini kolunu bağlayarak s.kmeye çalışırsanız sonunda böyle isyan ederler. Oraya gitme, şunu giyme, 22:00’den sonra içki alma, kürtaj yapma, 3 çocuk doğur, içeride sigara içme, dışarıda bira içme diye her şeyi dikte edersen insanlar ‘yeter artık’ der.

İnsanları ayrıştırmayı bıraksınlar. Komşularla sıfır sorun politikası dendi, ülkenin bir tane komşusu seviyor mu şu anda Türkiye’yi?

Hepimizin yaşı yetiyor diye söylüyorum, biri gelip “Mesut Yılmaz’ı, Tansu Çiller’i arayacaksınız” dese inanır mıydınız 15 yıl önce? O noktaya geldik.

Nayad: Barajların kaldırılmasını istiyoruz. Kimse kimsenin hayatına karışmasın. Gerçek anlamıyla laiklik, bağımsız yargı istiyoruz. İnsan haklarının en geniş şekilde uygulanmasını istiyoruz. Hükümetin her şeyi bilen tavrını bırakmasını, TMMOB’a yetkilerini geri vermesini istiyoruz. Kimsenin denetleyemediği, bütün yetkilerin bir elde toplandığı bir iktidar demokrasi değildir.

Az önce apolitik olduğunuzu söylemiştiniz ama gayet politik talepleriniz varmış.

Aytekin: Hepimizin siyasi görüşü ve talepleri var ama var olan politik sistemden ve temsil mekanizmasından bıktık. Bu kokuşmuş sisteme bulaşmak bile istemiyoruz.

Nayat: Ailelerimizin döneminde öyle şeyler oldu ki çocukluğumuzdan beri bize politikadan uzak durmamız söylediler. Annem ben eylemdeyken aradı “Cumartesi Annesi olmak istemiyorum lütfen eve dön” dedi. Ben 3. sınıfta Türk okuluna geçirildim, o zamandan beri Ermeni kimliğimi gizlemem, hiçbir şeye bulaşmamam tembihlendi bana. Genel olarak apolitik dense de tabii ki siyasi taleplerimiz var.

‘Başkanımız Başkanbey’

Sizi de gerçek bir ‘cephe örgütü’ sanıp gözaltına alacaklarından endişelendiniz mi?

Nayad: Evet.

Dersim: Türkiye’deki yargıya hiç güvenimiz kalmadı. Biz bir arkadaş grubuyuz, manifestomuz yok, tüzüğümüz yok ama ülke o kadar absürt bir hale geldi ki bizi gerçek bir cephe örgütü sanıp tutuklasalar şaşırmayız. Bugün baretle gözaltına alınan insanlar tutuklandı. Bizim de at maskelerimize delil diye el koyabilirler.

Aytekin: Bizi ‘cephe örgütü kurmaktan’ almazlar diye umuyoruz, ama alacaklarsa başkanımız yanımızdaki Başkanbey adlı at. Her şeyin sorumlusu o, onu da alsınlar.

Onur Erem
26 Temmuz 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız: http://birgun.net