BirGün: Bu sendromu çok iyi biliriz

Erdogan onuncu yil sendromu

Gezi direnişi sırasında Erdoğan’ın ’10. yıl sendromu’na tutulduğunu iddia eden ünlü psikolog Prof. Ian Robertson BirGün’e konuştu. Robertson’ın saydığı kimi belirtiler oldukça tanıdık geldi…

Nöropsikoloji üzerine çalışan İngiltere’nin ve dünyanın önde gelen piskologlarından İrlandalı Prof. Ian Robertson, Gezi Direnişi’nin en güçlü günlerinde Huffington Post adlı internet sitesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın psikolojik durumunu değerlendirmiş ve kendisinin 10 yıl sendromuna tutulmuş olabileceğini yazmıştı. 10 yılı aşan bir sürede ülkenin iktidarını elinde tutan liderlerde sıkça görülen bu sendromu daha önce Napolyon ve Margaret Thatcher gibi isimlerin de yaşadığını belirten Robertson’a bu sendromun nasıl bir şey olduğunu sorduk. Robertson’ın 10 yıl sendromunu yaşayan liderlerin gösterdiği semptomlar oldukça tanıdık geldi.

»10 yıl hastalığı nedir?
Güç beyni değiştiren, insanlığın bildiği en güçlü uyuşturucudur. Gücün etkisi kokain gibi uyuşturucuların beyne olan etkisine çok benzer. Kokain de güç de beynin ödül sisteminde dopaminlerin etkisini arttırarak beynin işleyişini etkileri. Bu korteksi ve düşünceyi etkiler böylece güce sahip olan insanlar kendilerine daha fazla güvenir, daha gözüpek ve hatta daha zeki olurlar. Ama aynı değişiklikler insanları egosentrik yapar. Güce sahip olanlar kendilerini eleştiremez, daha az kaygılı olurlar, hataları ve tehlikeleri göremezler. Bütün bunlar liderlerin, muhalefet ve karşıt görüşler karşısında sabırsız hareketlerine ve söylemlerine neden olur. Gücün beyindeki nörolojik etkileri aslında kendi farkındalığını etkilediği için liderlerin karar verme yetileri güçle deforme olur.

Benim görüşüm çok az lider 10 yılı karar verme yetilerini kaybetmeden geçirebilir. Kimse ama kimse gücün beyin üzerinde yarattığı nörolojik etkilere bağışıklık sahibi değildir. Bu yüzden bir çok ülkede bir liderin görevde kalma süresi en fazla 10 yılı bulabiliyor. Bu ülkelere ABD ve Çin de dahil.

YARGI YERİNE TANRIYA HESAP VERME GAYRETİ

»Bir insanın 10 yıl hastalığına tutulduğunu nasıl anlayabiliriz?
Aynı zamanda bir nörolog olan eski Birleşik Krallık Dış İşleri Sekreteri Lord David Owen liderleri etkiliyen bu sendroma “Kibir Sendromu” adını vermişti. Owen bu sendromu yaşayan liderler arasında Margaret Thatcher ve Tony Blair’in de olduğunu düşünüyor. Semptomlar ise şunlar:

* İmajıyla ilgili narsistik bir uğraş içinde olmak (Örn: “Güçlü Adam” imajını kaybetmemek için geri adım atmamak)

* Kendi çıkarlarıyla ülkenin çıkarlarını aynı görmek.

* Kendisiyle ilgili konuşurken üçüncü tekil şahıs kullanmak.

* Kendi kararlarıyla ilgili aşırı güven. Başkalarının tavsiyelerini ve eleştirilerini küçük görmek.

* Yargı veya mahkemeler yerine tanrıya ve tarihe karşı hesap verme gayreti içinde olmak.

* Gerçeklikle bağını yitirmek ve sürekli gelişen bir izolasyon içine girmek.

* Fazla güven nedeniyle hasar görmüş muhakeme gücünü kaybetmiş olmak.

»Haziran ayında Recep Tayyip Erdoğan’ın böyle bir sorun yaşıyor olabildiğini yazmıştınız. Sizce kendisi bu semptomları gösteriyor mu?
Bunun takdirini Türkiye halkına bırakıyorum. Onlar Başbakan Erdoğan’ın davranışları benim izlediğimden daha yakından takip ediyor.

»Sizce kendisinin karar verme yetisi tehlikede mi?
Güce sahip olan herkesin karar verme yetisi zarar görme riskiyle karşı karşıyaydır. Bu güç uzun süren ve artan bir güçse risk de artıyor.

TEDAVİ: ÖZGÜR BASIN, DEMOKRASİ VE ADİL YARGI

»Tarihte bu rahatsızlığı yaşayan kimler var? Akıbetleri neler oldu?
Bütün diktatörler bu rahatsızlığa yenilmiştir. Örneğin Napolyon’un Rusya’yı işgal etmesiyle sonunu hazırlamasının nedeni bu sendromu yaşıyor olmasıdır. Ve daha sonra Hitler onun adımlarını takip etti. Ayrıca demokratik ülkelerdeki liderler de bu sendromu yaşama şansıyla karşı karşıya. Ancak davranışlarının önündeki demokratik engeller nedeniyle 10 yıl sendromunun kapsamı daha az olmaktadır. Daha önce Margaret Thatcher ve Tony Blair’den bahsetmiştim. Ayrıca George W. Bush da örnek oldu.

»Bu saydığınız kişilerle Erdoğan’ı mukayese edebilir misiniz?
Türkiye demokratik bir ülke ve özgür basın, seçimler ve bağımsız yargı gibi demokratik etkenlar var. Bu etkenler beyindeki gücün adeta panzehiri gibidir. Bu saydığım demokratik etkenler güçlü olursa söz konusu başbakanın bu sendromu yaşama şansı da azalır. Ancak liderler gücü uzun yıllar ellerinde tuttuklarında -Ve benim gözlemlediğim kadarıyla bu 10 yılık bir süreçtir- demokratik ülkelerin liderleri bile güçten olumsuz olarak etkilenir.

»Sizce bu sendromun tedavisi nedir?
Demokrasi, hesap verebilme, seçimler, özgür basın, bağımsız yargı ve problemin farkında olmak.

Ulaş Gürşat
15 Ekim 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; birgun.net