Bianet: Barış şarkılarının peşinde – Serra Torun

Aşağıdaki şarkılar “barış şarkıları” değil belki, ama barış şarkıları seçkisi yapması gereken bir kişinin geçtiği yolları anlatır. Yolda olmak, durup beklemekten iyidir diyerek…

1 Eylül Dünya Barış Günü için şarkılardan bir seçki yapma işi bana düşünce epey tedirgin olduğumu itiraf etmeliyim. Bir özlemin dahası bir hayale duyulan hasretin sesi olan barış şarkılarının tarihsel kıymeti ve anlamını teslim ederek, barış şarkıları ile sorunlu bir ilişkisi olan biri olduğumdan, kendi kendime “iyi ama barış aniden insanların el ele kırlarda koştuğu bir durum değil” deyip duruyorum çiçekli neşeli barış şarkıları arasında gezinirken.

Barışmak eylemi barış durumu olarak idealize edilen hale ulaşmayı olası kılan ilk eylem. Savaşmayı bırakmak da bunun ilk koşulu. Ama bunların hiçbiri o şarkılardaki barış hali değil. O şarkılarda anlatılan barış haline hiç tanık olmuş da değilim. Herkesin ortak bir barış ideali olduğunu da sanmıyorum. Bunun içindir ki “onurlu barış” diye bağırıyoruz kimilerimiz ve kimilerimiz de alıntılıyoruz; “özgürlükler ile birlikte el ele yürümediği sürece barış bir cinayet demektir.”[1]

Barış sözlüklerde “savaş sonrası durum” olarak tanımlanıyor ve en nihayetinde askeriyede “iki savaş arası zaman” ve “savaşa hazırlık süreci” olarak açıklanıyorsa Uçurtmayı Vurmasınlar’daki ufaklık düşüyor akla: “Adının anlamı dünyayı kucaklasa taşta büyümezdi Barış.”[2]

Barış gruplarının tutuklanma haberleri, savaş karşıtlarının yargılandığı mahkeme önleri gözünün önündeyken barış şarkıları dinleyince şunu deyiveriyor insan; “Hangi yüzsüzün uydurduğu bir sözcüktür şu dillerden düşmeyen barış”[3]
İyi bir anımda karşılaştığım şu dizeler yetişiyor imdada:

“herkesin kardeşim demesidir birbirine,
yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir;
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle
(…)
İkindi vaktinin büyük karanfilini
ozan ve proleter aynı şekilde kokladığı zamandır barış
”[4]

Nihayet internette gezinerek bir seçki çıkıyor ortaya, eksik kalanlardan af dileyerek ve kaçınılmaz olarak pek çok klişeye düşerek…

Aşağıdaki şarkılar “barış şarkıları” değil belki, ama barış şarkıları seçkisi yapması gereken bir kişinin geçtiği yolları anlatır. Yolda olmak, durup beklemekten iyidir diyerek…

Eski bir Ermeni aşk şarkısının üzerine Farsça sözler yazılmış;
“sar oomad zemestoon” / “kış bitti bahar geldi”

1979’da pek çoğu katledilen İranlı devrimcilerin şarkısı olduğu rivayet edilir.
“kış bitti… bahar geldi…
güneş bir kırmızı çiçek gibi yine doğdu
gece bitti…
onun kalbi dağlarda atiyor..
ekmek ve ciçekler getiriyor ve onları koruyacak…”

1954’te Cezayir savaşı için çağırılanlara yazıyor şarkıyı Boris Vian;
“le deserteur” / “ firari”
“Sayın başbakan/ Zamanınız olur da / Belki okursunuz diye / Bir mektup yazıyorum size.”
diye başladığı dizeler şöyle sürer:
“sizi kızdırmak için söylemiyorum ama/ kararım kesin / firar edeceğim.”
Ve şöyle sonlanır:
”Yolları boyunca Fransa’nın/ bretanya’dan provans’a / Herkese haykıracagım: ‘Boyun eğmeyi reddedin / Yapmayı reddedin / Savaşa gitmeyin/ Gitmeyi reddedin.’”

Marcel Khalifé’nın şarkısı, yitip gidenlere yakılmış bir ağıt, Ortadoğu’daki pek çok ülkeye;
“asfur” / “serçe”: “bir damla gözyaşı süzüldü yanağından/ kanatları büküldü /yere sağlam basıp kendi yolumda yürüyeceğim diyordu /onun yaralı hâli gibi/ kalbimin yaraları da acı veriyordu bana”

“dayê rojek tê” / “ gün gelecek”
sürgündeki bir oğul ile yol gözleyen anasının konuşması..
“oğlum yeter, dön artık / gözlerim yolda kaldı”
diyen anaya oğlun cevabıdır şarkının sonundaki şu dizeler:

“ ez heyran lê lê ez qurban dayê rojek tê
bê xem bê şer welat azad rojek tê
rojek ronahî rojek bi şahî rojek tê
bê xem bê şer welat azad rojek tê”

“canım anam, kurban olduğum anam, bir gün gelecek
gamsız, savaşsız, vatan özgür, bir gün gelecek
aydınlık bir gün, mutlu bir gün gelecek
gamsız, savaşsız, vatan özgür, bir gün gelecek.”

“milliyetçilik bu milletin ana çimentosudur” sözüne ithafen Hafriyat Karaköy’ün 2007 tarihli “alternatif seçim afişleri” sergisinde yer alan işlerden birinin ana sloganıydı “beton millet sakarya” ve express dergisi’nin de 2007-temmuz sayısının kapağı…
bandista’dan “ beton millet Sakarya”
“yurt vatan devlet için lazım ise cesetler
toprağım bütün dünya halkımdır nev-i beşer

İrlandalı grup Cranberries söylüyor :
“Bir anne daha parçalanıyor
Kalp kontrolü ele alıyor
Şiddet sessizliğe sebep olduğunda
Hata yapmış olmalıyız
Bu aynı eski konu 1916 dan beri
Kafanın içinde, kafanın içinde hala savaşıyorlar
Tanklarıyla ve bombalarıyla
Ve bombalarıyla ve silahlarıyla
Kafanın içinde, kafanın içinde ölüyorlar“

“I have a dream” Martin Luther King’in 29 Agustos 1963′te 200.000′i askin insanin tanik oldugu meşhur konuşmasından tarihe kalan cümle…
Common ve Will.i.am seslendiriyor şarkıyı: “bir hayalim var, bir gün başaracağız”

Bir Çingene şarkısı “Naci en alamo” : “adsız yerlerden geldim /toprağım yok/ anavatanım belirsiziz, alamo’da doğdum/ yerim yok toprağım yok yurdum yok / ateşler yakıyorum parmaklarımla /ve sana şarkılar söylüyorum kalbimle “

şarkıyı “naci en palestina” / “filistin’de doğdum” olarak söyleyen Amel Mathlouthi için bkz:

“Brothers in arms” – Dire Straits‘in 1985 tarihli şarkısı.
88’de Nelson Mandela için organize edilen konserde Dire Straits’in şarkıyı söyleyişi de unutmamak lazım.
“güneş cehennemi boyladı / ve ay yükseliyor
bırak sana veda edeyim / herkes ölecek sonunda,
ama yıldızlara yazıldı / ve avcunun her kıvrımına kazındı.
budalalık ediyoruz / silah arkadaşlarımıza karşı savaşmakla”

“Blowing in the wind” Bob Dylan söylüyor:
“kaç kere yukarı bakmalı gökyüzünü görmek için?/ kaç kulağı olmalı bir adamın insanların ağladığını duymak için/ ve daha kaç insan ölmeli ki o çok insanın öldüğünü bilsin?/ cevabı dostum rüzgarla esiyor-uçuşuyor”

Mehmet Uzun’un kaleme aldığı “Destana egideki”/ “bir yiğidin destanı” Ciwan Haco tarafından müziğe dönüşür.
Şarkıda kuşatma altındaki bir gerillanın aklından geçenleri dinleriz:
“ba, ezman, heyv , stêrk, roj, ewr, baran, dar, gîya, guh, dawet, evîn, dayik, da, zarok, ken, girî , heval, reks, stran, xewn, ta, bax, çîya, gelî, hêjî, baran, berû, dayik, xwuşk, bira, gund, heval, dinya, evîn, hêvi…”
“gökyüzü, yağmur, ana, çocuk, gülüş, yoldaş, şarkı, dağ, ova, yağmur, kardeş, köy, dünya, aşk, umut…”
şarkının sonunda üç kelime kalır.. “dinya, evÎn,hêvi… Dünya, aşk, umut…”

(ST/YY)
[1] Karl marx
[2] Feride çiçekoğlu, uçurtmayı vurmasınlar
[3] Akgün akova
[4] Yannis ritsos

Serra Torun
31 Ağustos 2013
Haberin kaynağı için tıklayınız; bianet.org