Bianet: “Ama bu gençler de içlerinden bir Deniz Gezmiş çıkarmalılar!” – Ulaş Başar Gezgin

Projenin olumsuz sonuçlanma olasılığı hâlâ var. Olsun. Gezi Direnişi, tatil, sekterlik ve yorgunluk nedeniyle sönümlenebilir; ama bu direnişin mahalle mektebinden diploma almış çocukların ve gençlerin, Gezi ruhunu daha ileriye taşıyacağına kuşku yok.

akm-afisler

Gezi Forumları, doğal olarak, birbirlerinden çok farklı ağırlıklara sahip ve bununla bağlantılı olarak, kimisi daha az, kimisi daha çok umut vadediyor. Daha az merkezi yerlerde bulunan ve az sayıda katılımın olduğu forumlarda, Taksim Dayanışması’nın 118 bileşeninden çok azı yer alabildiği için,

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” vurgusu baskın çıkabiliyor. İşte 24 Haziran 2013 tarihli küçük bir forumdan notlar:

- Bu forumda, Abbasağa’da ve Kadıköy’de kullanılan el-kol hareketleri yok. Onun yerine, alkış var. Beğenilmeyen konuşmalar ise, ‘Mustafa Kemal’in askerleri’ eliyle karşılıklı atışmaya dönüştürülüyor. ‘Asker’ konuşmacıların sözleri, onları destekleyenlerce kesiliyor. “Atatürk’ten öç alıyorlar” deniyor. Forumdan çok, siyasetçilerin meydan konuşması havası var. Dakika sınırı da yok; ama uzun konuşanlar uyarılıyor. Devlet bayrağı dışında bayrak ya da başka bir kurum simgesi yok; ancak, kurumlar, kürsüden, kurumsal kimliklerini belirterek konuşabiliyorlar (bu, Yoğurtçu’da sözkonusu değildi). Sloganlar cılız atılıyor.

- Moderasyonun ısrarla somut öneriler yapan konuşmalar için ve gündemli söz almalar için çağrı yapmasına karşın, kürsüye çıkanlar, yalnızca coşturucu konuşmalar yapıyor. Bir ebe çıkıyor; başbakana saydırıp slogan attırıyor.

- Bir konuşmacının daha fazla gencin konuşmasını istemesine karşın, konuşmacıların çoğu, orta yaş ve üstü.

- Bir ara, bir konuşma (desteklemek için) bölünüyor. Dinleyiciler arasından, bir anda, kürsüye çıkan katılımcı, “Türkiye’nin artık başbakanı yok”; “‘başbakan Erdoğan’ sözünü kullanmayalım” vb. diyor.

- Katılımcıların eğitim düzeyi, Kadıköy’dekinin tersine, çok çeşitli. Okumuşlarla okumamışlar bir arada.

- Bir konuşmacı, CHP’li belediyeye, yardımları için teşekkür ediyor. İlçenin belediye başkanını överken, Topbaş’a yükleniyor. İlçe belediyesinden istekte bulunuluyor: “Burada oturacak yerimiz yok. Belediye, forum için, Abbasağa’da ve Yoğurtçu’da olduğu gibi oturacak yerler yapsın.”

- Bir konuşmacı, Ankara’daki saldırılara ve ülke çapındaki tutuklamalara dikkat çekiyor. “Adana, İzmir ve Ankara’da çatışma sürerken, İstanbul sessiz. Bunu kabul edemiyorum. İnsanlar, orada, Gezi için gaz yiyor; ama Gezi, İstanbul’da” deniyor (neyse ki, o sırada Kadıköy’de gerçekleşmekte olan Ethem Sarısülük protestosu, bu eleştiriyi bir ölçüde geçersiz kılıyor).

- Şöyle bir öneride bulunuluyor: “Biz farklı memleketlerdeniz (Sivas, Erzincan, Tokat vd.). Kendi memleketlerimizi örgütlemeli; burada olan bitenlerden hemşerilerimizi haberdar etmeliyiz.”

- Seçim hilelerine dikkat çekiliyor ve Avrupalı yetkililerin seçim sırasında Türkiye’ye gelip bağımsız gözlemci olmaları isteniyor.

- Oylama sonucunda, yarın akşam, parkta, komün başlatma kararı alınıyor. “Battaniyemizi, çayımızı, çadırımızı vb. getiriyoruz” deniyor. Ayrıca, yalnızca çadır kurmak yerine, yürüyüş yapılması da öneriliyor.

- Konuşmalar sırasında, iki palyaço, sahneye çıkıp neşe katıyor. Direniş sürecinde, çocukların oyunlarının da değiştiğini söylüyorlar. Hırsız-polis oyunlarının ‘direnişçi-polis’ ya da ‘vatandaş-polis’ biçiminde oynandığını söylüyorlar. Oyunlarda, polis, gaz atarken; vatandaş, taş atıyor. Küçük yaştaki çocuklar, palyaçolardan, eskiden, sosis, çiçek vb. getirmelerini isterlerken, şimdi, tüfek, tabanca, biber gazı vb. istiyorlar.

- Kimi konuşmacılar, yorulduklarını söylüyor. Başka forumlarda da dile getirilen bu görüş için, diğer parklarda, daha seyrek forum yapılması (haftada üç gün ya da yalnızca haftasonları) gibi öneriler getirilmişti. Hatta kimi forumlar, haftada iki kez yapılıyor (bkz. Esenyurt Esenkent Havana Parkı Forumu).

- Elinde Türk bayrağıyla çıkan bir başka konuşmacının yorumu: “Tayyip’in bıçağının iki tarafı da kesiyor; neresinden tutacağımızı bilemedik. Akşam da kesiyor sabah da. (…) Elhamdürillah Müslüman’ım. Tayyip, Allah’tan büyük mü? Korkumuz yok. Ben de AKP’ye oy verdim, ellerim kırılsaydı. Ben 60 yaşında kadınım; kocama bile hesap vermem, Tayyip’e mi hesap vereceğim?! (…) Milleti öyle çalıştırıyorlar ki, eve gece geç saatlerde yorgun argın geliyorlar. Zaten hangi enerjiyle ve hangi zamanda 3 çocuk yapacaklar… Parasızlıktan ve işsizlikten, evlenme yaşı, 30’u 40’ı buldu zaten. (…)”

- Bir konuşmacı, türbanlılara yönelik ayrımcı ifadeler kullanıyor: “Türbanlılar, o kadar makyajla nasıl 5 vakit namaz kılıyor? Makyajı silmeleri saatlerini alır.” diyorlar. Bir başkası da, çıkıp bir akrabasının Doğu’da öğretmen olduğunu söylüyor ve ondan şunu aktarıyor: “Biz okulda Atatürk sevgisi veriyoruz; oysa çocuklara evde İslamiyet’i yayıyorlar.” Bir başka konuşmacı çıkıp bu sözü eleştiriyor; “İslamiyet bizim dinimiz. Atatürk’ü de severiz, İslam’ı da” diyor.

- Ulusalcı bir konuşmacı şöyle diyor: “Bu süreç, Gezi’de başlamadı; Cumhuriyet mitingleriyle başladı.” (alkışlanıyor) “Geçende yürüyüş yaparken, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attık; öndekiler bizi susturup başka slogan attırdı. Sloganımızı engelleyemezsiniz. Böyle yaparsanız, “faşizme karşı omuz omuza” olamazsınız.” Bir başka konuşmacı ise, “Daha önce teröristbaşımız vardı, şimdi (Erdoğan’ı kastederek) bölücübaşımız var” diyor. Bu konuşmacıdan sonra, Hasan Hüseyin’den bir şiirle sözünü bitiren bir diğer konuşmacıya, bir ulusalcı, laf atıyor. Ondan sonra çıkıp şunları diyen konuşmacının ise, ulusalcı kesim tarafından neredeyse üstüne yürünüyor: “Taksim Dayanışması’nda 118 tane bileşen var. Bu bileşenlerin çok azı burada. O nedenle, birleştirici değil hareketi daraltıcı konuşmalar yapıldığını görüyorum. Gezi direnişçileriyle ilgili anketler yapıldı. Bunun sonucunda, çıkanlar şöyle: Özgürlükçülük, laiklik, demokratlık, anti-kapitalistlik. Biz böyle miyiz (herkes onaylıyor). İnsanlar, Atatürkçü olmak zorunda değil. Atatürkçü olmayan birçok direnişçi var.”

Bu olaydan anlaşıldığı gibi, buradan bir meclis çıkması olanaksız. Meclis çıksa bile, bu sekterlikle ilk toplantıda dağılacaktır. Ancak, her forumun böyle olmadığını özellikle belirtelim. Bu tür sekterliklere, başta Yoğurtçu Parkı ve Maçka Parkı olmak üzere birçok forumda prim verilmiyor.

- Sonradan öğreniyoruz ki, yaklaşık 100 kişilik forumda, gençlerin azınlık olmalarının nedeni, daha önce, bu ulusalcı vurgu ve kürsüdeki orta yaş ve üstü egemenliği nedeniyle küstürülmeleri.

- Yine de, ilçe gençleri, tümüyle küsmüş değil. Az sayıdaki genç, forum önerilerini içeren bir mini-gazete hazırlamışlar. Bir arkası önü dolu A4 kağıdın ortadan ikiye bölünmesiyle oluşturulan 4 sayfalık gazetede, forumun talepleri şöyle sıralanıyor:

“- Birbirimizi dinlemeye çalışıp, anlamalıyız.
- Tek parti altında birleşilmeli.
- Forum için merkez bir parkımız yok. Park sorunu çözülmeli.
- Farklı partilere oy vererek AKP’yi tek parti kılıyoruz. Nerede, nasıl birleşmeliyiz?
- Demokratik platform ve halk meclisi oluşturulmalı.
- Direniş atölyeleri kurulmalı.
- Meydanda kolektif yaşam başlatılmalı.
- AKP’nin gerçek yüzünü barışçıl bir dil ve yöntem ile herkese anlatmalıyız.
- Hükümetin, kendi demokrasi yalanını kullanarak, direnişi hiçe sayıp İstanbul’da referanduma gitme dayatmasını reddediyoruz.
- YÖK kaldırılmalı. Sistemin dayattığı sınav yarışına son verilmeli.
- Barışçıl direniş devam etmeli.
- Roboski (Uludere Katliamı) ve Reyhanlının hesabı sorulmalı.
- Cumhuriyet kazanımları savunulmalıdır.
- Tecavüz ve kadına şiddet olaylarına sessiz kalınmamalı.
- Taşeronların kadrolaşma hakkını talep ediyoruz.”

Gazeteye göre, forumlar, “Taksim projesi sonuçlanana kadar” sürmeli ve “forumlardaki talepler ve oylanan kararlar, TBMM’de yasa tasarısı olarak” ele alınmalı. Aslında, hiç bir forumda, netleştirilmiş bir takvim yok. Projenin olumsuz sonuçlanma olasılığı hâlâ var. Olsun. Gezi Direnişi, tatil, sekterlik ve yorgunluk nedeniyle sönümlenebilir; ama bu direnişin mahalle mektebinden diploma almış çocukların ve gençlerin, Gezi ruhunu daha ileriye taşıyacağına kuşku yok. Yalnızca, daha fazla zaman lazım… Daha fazla sabır… Daha fazla uzun erimli düşünce…
* * *
Bunlar olduğu sırada, diğer forumlarda neler konuşuluyordu? Öne çıkan konuları sıralayarak yazıyı bitirelim:

- Atölyeler ve çalışma grupları, hızla oluşturuluyor. Kitaplar ve diğer nesneler için takas ortamları yaratılıyor. Yerel seçimlerde ortak aday çıkarma, seçim barajının indirilmesi, dokunulmazlıkların kaldırılması ve seçim hilelerine dikkat edilmesi önerileri sık sık dile getiriliyor. Medya, ürün ve AVM boykotları gündeme geliyor. Çeşitli forumlarda, toplu taşıma araçlarında muhalif gazetelerin okunduktan sonra bırakılması öneriliyor. Böylece, başkaları da okuyabilecek.

- En başarılı forumlardan biri olan Sarıyer-Büyükdere Forumu’nda, insanların istediklerini yazabildiği bir defter tutuluyor; çeşitli konularda bilgilendirme yapılıyor; film gösterimi gerçekleştiriliyor; daha önce saldırının olduğu yerde bir pazar pikniği düzenleyen Yeniköy Forumu’yla, tam dayanışma sergileniyor; işçilerin ve çalışanların ilgili sendikalara ve meslek örgütlerine üye olması için çağrı yapılıyor; Koç öğrencilerinin de desteğiyle, yoksul mahallelere ücretsiz yaz okulu çalışması için hazırlık yapılıyor; dayanışma mutfağı kuruluyor vd. Haftada üç gün gerçekleştirilen ve haftada iki gün de Yeniköy’e destek vermek için Yeniköy’de gerçekleştirilen forum, notlarının derli toplu olmasıyla da öne çıkıyor (bkz.). Notları çok düzenli olan bir diğer forum, Cennet Mahallesi Forumu (bkz.).

- Anıtpark’ta, “Başbakan gündemi ben belirlerim demişti. Gündemi yaklaşık 1 aydır biz belirliyoruz. Bunu kaybetmeyelim.” ve “Ethem’in vurulduğu yerde duran, namı diğer ‘Duran Kadın’ aramızdaydı. “14 saat durdum orada. Neler gördüm peki? Ethem’in vurulduğundan bile haberleri olmayan insanlar vardı. Oradaki bilmeyenlerin çoğu öğrendi Ethem’i. Ama bilmeyen hâlâ çok insan var. Öğrenmeleri lazım. Herkese anlatın.” gibi konuşmalar sözkonusu. (bkz.).

- Ankara 100. Yıl İzci Parkı’ndan, diğer forumları çeşitlendirme önerisi geldi: “Her gün forum yapılmaktansa, 1 gün film gösterimi, 1 gün ufak bir konser, 1 gün resim sergisi gibi etkinlikler yapılmalı insanların dikkatini ve ilgisini çekebilmek adına.” Sarısülük’ün avukatının telefondan canlı konuştuğu forumda, Sarısülük için 13 öneride bulunuldu (bkz.).

- Antalya Yavuz Özcan Parkı’ndaki ana gündemlerden biri, kapalı otoparkta 3 genci vahşice döven polisler hakkındaki hukuksal işlemlerdi. Antalya, LGBT konuşmacıların foruma katılımıyla daha kapsayıcı oldu. Cumhuriyet Meydanı’nda, yakında Direniş Halk Kütüphanesi açılacağı söylendi. Devrim şehitleri için bir orman oluşturulması önerisi getirildi. Otel Çalışanları Sendikası’nın, gençlerin örgütsüzlüğünü eleştirip onları meslek örgütlerinin yönetimine girmeye çağırması dikkat değerdi (bkz.).

- Güvenpark’ta, hukuksal süreçlerin takibi ve ölü yakını, yaralı ve engellilere ziyaretlerin ihmal edilmemesi gerektiği söylendi. Öneriler arasında, başka ortamlarda da daha önce söylendiği gibi, paralara slogan yazılması var (bkz.).

- Bebek Forumu’nda, oy kullanmayacaklar ile oy kullanacaklar arasında ikna konuşmaları sözkonusu (bkz.).

- İzmir’de, milletvekillerini doğrudan seçmek ve seçim yasasını değiştirmek için bir kampanya yürütülüyor (bkz.).

- Bahçelievler Dayanışması, uluslararası katılımlı bir çalışma olan 100 Bin Sanatçı eylemini tanıtıyor. Her cumartesi, 100 bin sanatçı, meydanlarda, aynı anda, direniş için çalacak (bkz.).

- Maçka Forumu, diğer forumlarla koordinasyon sağlamak için 17 kişiyi görevlendirdi.

- Maltepe Forumu’nda, forum çağrısının, sokaklarda ve meydanda megafonla yapılması önerildi. Duvarlara Atatürk resmi çizerken medyanın görüntülediği amca, dün gece Maltepe Forumu’ndaydı. Slogan atamadığı için çizdiğini söyledi.

- Yoğurtçu Parkı ise, dün, onbinlerle birlikte, Ethem Sarısülük için yürüyordu. Bugün birçok forum yürüyecek…

- Bakırköy Forumu’nda, ağzı siyah bantla kapatarak yapılacak bir gösteri ve kefenli yürüyüş konuşuldu. Ayrıca, tüm forumların sokağa çıkması gündemde (bkz.).

- Beykoz’da, kapalı alan bulma çalışmasında olumlu bir gelişme olduğu söylenebilir. Ayrıca, burada, genel olarak forumlarda görülen örgüt ve parti alerjisinin hafiflediği görülüyor (bkz.).

- Eyüp Forumu’nun çok canlı olduğu; ancak, bölgenin AKP seçmeninin yoğun olduğu bir yer olması nedeniyle, güvenlik kaygısı duyulduğu görülüyor. Metin Göktepe’nin kendisi de gazeteci olan yakın bir arkadaşının forumda bulunması dikkat çekici. Forumun notlarından kimi alıntılarla bitirelim (bkz.):

“- Burasının bizim için sembolik bir değeri de var. Metin Göktepe’nin cesedi cansız bedeni düştü bu parka. Bu civarda öldürüldü ve buraya bırakıldı. İşte şu duvar onun düşüp öldüğü iddia edilen duvar. Aslında bizim için burası Metin Göktepe Parkı. Bu yüzden buradan hemen vazgeçmemek gerekir.

- (…)Biz sadece daha fazla Demokrasi istedik. Bu hareketin başını çekenlerin akıllı telefon, tablet kullanan insanlar olduğunu unutmayalım. Bu anlamda aslında Gezi Parkı ile başlayan hassasiyet şu anda demokrasi kültürünün yerleştiği tüm ülkelerde son derece oturmuş vatandaşlık bilincine dönüşmek zorunda. Yani artık adaletin, yasaların takipçisi olacağımızın, kimsenin bu ülkeyi şirket yönetir gibi yönetemeyeceğinin sinyallerini verdik. Yanlış uygulamalar, hukuksuz işler artık gizli saklı yapılamayacak. Bizler bunun takipçisi olmalıyız(…).

- Ben Atatürk sevgisinin aşılanması gerektiğini düşünüyorum. Eyüp olarak bir Anıtkabir gezisi düzenlesek? Hem gezi olunca gelmekten çekinen insanlar da katılır.

- Ben buna çok sıcak bakmıyorum. Gezi Parkı ruhu açısından, ideolojik temsiliyeti olan etkinliklerden kaçınmalıyız. Örneğin Gezi’de “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı eleştiriliyordu. “Ben vicdani retçiyim, kimsenin askeri değilim” diyenler vardı.

- Ev hanımları, ev gezmelerine gidip insanlarla sohbet ederken iyi bir dille anlatsın gerçekleri. Doğru bir dil kurulursa etkisi olur.

- Ramazan oldukça yakın. Bir akşam Parkta iftar yapalım.

- Faili Meçhul Kıyak Kartı Önerisi: Üzerinde “Faili Meçhul Kıyak kartı” yazan kartvizitler bastırarak herkesin bireysel olarak gerçekleştirebileceği bir eylem. Eylem gün içinde hiç tanımadığınız birisine tamamen karşılıksız bir iyilik yapıp kartı vermeniz ve yanından uzaklaşmanızla gerçekleşiyor. Kartın üzerinde şöyle bir ibare var. “Eğer size yapılan bu iyilik hoşunuza gittiyse siz de birine bir iyilik yapıp bu kartı başkasına verin”. Yapılacak iyilik tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış. Birisi için akbil basmaktan, torbalarını taşımasına yardım etmeye kadar birçok şey yapılabilir. Ayrıca biz kartvizitin üzerine kendi parkımıza yönlendirecek bir yazı da koymayı düşündük. Örneğin “Her akşam saat 21:00’de Hz Halit Parkında buluşuyoruz, istersen gel” gibi bir ifadeyle merak edip gelenlerle diyalog kurabileceğimizi konuştuk. Diğer parklarda da değerlendirilmesi dileğiyle…

- Karanfillerimizi alıp esnaf ziyareti mi yapsak?

- Ama bu gençler de içlerinden bir Deniz Gezmiş çıkarmalılar.” (UBG/HK)

Ulaş Başar Gezgin
26 Haziran 2013
Kaynak; bianet.org