9 Temmuz 2013 Forum Not ve Kararları


4. Levent Sporcular Parkı Forumu
Ayvalık Forumu
Boğaziçi Üniversitesi Forumu
Cennet Mahallesi Forumu
Doğancılar Parkı Forumu
Kriton Curi Parkı Forumu
Sinop Forumu
Şişli Merkez Forumu
Zekeriyaköy Forumu

4. Levent Sporcular Parkı Forumu (9 Temmuz 2013)

Forumumuz bugün konuşulacak başlıklar hakkında genel bilgilendirmeler yapılarak başladı. Medya konusu başlangıç konumuzdu.

- Medya günün önemsenen konusuydu. Gazeteci olan bir katılımcımız medya konusunu konuşmaya öncelikle dışarıdan nasıl göründüğünü sorgulayarak başlanması gerektiğini vurguladı. Diğer bir katılımcımız konu ile ilgili araştırma yaptığı George Orwell’in tespit ve örneklerini paylaştı. Orwell’e göre “Medyaya hakimseniz, ülkeye hakimsiniz” dir. Siyaset içindeki kavramların ve olayların içi boş ve son derece yalan ve yanlış bilgiler içermesine rağmen medya tarafından halka propagandasının yapılması konuşuldu. Çoğu televizyon kanalının yandaşlığından bahsedildi. İsimleri belli olan ve belirtmek de gerekirse “Halk TV”, “Ulusal Kanal”, “Artı Bir TV” televizyon kanallarının izlendiği belirtildi.
- Medyanın halkı bilinçlendirmede tamamen pasif kaldığı belirtildi. Bu konuda medyanın görevini sosyal medya ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin yaptığından bahsedildi. Bir katılımcı ise örgütlü toplumdan bahsederek örgütlenmenin ve hareketleşmenin sözcük anlamlarına değindi. Hitlerin bir konuşmasından bahsedildi. Bilgili bir toplumun her türlü gücün başına gelebileceğinden bahsedildi. Yine bunların yapılması için tek yolun gerekli örgütlenmeyi sağlayabilmek olduğu forumdaki herkesin katıldığı ortak fikirdi.
- Gazeteci olan konuşmacımız medya ve gazetecilikle ile ilgili ayrıntılı ve aydınlatıcı bilgiler aktardı. Eskiden medyanın sadece gazetelerden oluştuğundan ve bu yüzden gazete patronlarının aynı zamanda günümüzde adı o şekilde anılan medya patronu olduğundan söz etti. Önceki yıllarda gazete patronları sadece medya sektörü ile ilgilenirken belli bir dönemdir medya patronlarının sadece medya ile ilgilenmeyip paranın ve sermayenin havuzuna katıldıklarından bahsetti. Bu da halkı bilgilendirirken sermaye kiminse, yayının da o kurum ve kişilerin isteği doğrultusunda yapıldığını gösteriyor. Yani sermaye kiminse yayın aynı paralelliktedir. Katılımcımız, bütün bunların bir kapıya açılıp hükümet kimdeyse hükümetin alacağı kararların gazete sahiplerini ilgilendirdiğinden ve gazete patronlarının da güç kimdeyse ondan yani iktidardan yana olduğundan bahsetti.
- Batı demokrasisi standartlarından bahsedildi. Medyada sendikal bir yaşam olmadığından bahsedildi. Medyanın sırt dayaması için sendikal hakları olması fikri paylaşıldı.
- Medyanın örgütlü ve sosyal medya olmak üzere ikiye ayrıldığından söz edildi. Ve sosyal medyanın artık daha çok ağırlık kazandığından, toplumda 3G ve internet ile büyük bilgi paylaşımlarının yapıldığından bahsedildi.
- Halkın öğrenme hakkı olduğu, milyonlarca insanın neler olup bittiğini öğrenmesi gerektiği ve insanların medyanın yalanlarından ve yalan haberlerinden bıktığı ortak görüşlerdi. Türkiye içinde ayrışma olduğunda ülkemizin korkuya ve öfkeye teslim olmasından ve bu tip olaylar sırasında Mısır’daki olayları medyadan izleyebilirken neden kendi içimizdeki olayları izleyemiyoruz sorusu vurgulanması gereken önemli bir noktaydı. Medyanın teknik tarafının müthiş olduğundan fakat halkın her şeyi sansürsüz olarak sosyal medya ve Halk TV gibi belli kanallardan öğrendiğinden bahsedildi. Bu olayların önüne geçilmesi için ortak fikir medyada örgütlü olması gerektiğiydi.
- RTÜK’ün Ulusal Kanal’a ve Halk TV’ye vermiş olduğu cezalar eleştirildi. Ayrıca Halk TV’nin Digitürkten kaldırılması da eleştirildi.
- Yiğit Bulut’un Başbakana baş danışman olması da eleştirilen başka bir konuydu. Bununla birlikte şahsın geçmişteki faaliyetleri ve o zamandan beri süregelen yandaşlık hırsı konuşuldu.
- Polis şiddeti üzerine konuşmalar yapıldı ama vakit darlığından çok üzerinde durulamadı. Yarın akşamki Forumumuzda polis şiddeti ile konuşmalar ve fikir alışverişleri devam edecektir.
- Boykot uygulanabilecek isimlerin listesinin Facebook’taki “Sporcular Parkı Forum” grubumuzda olduğunun bilgisi verildi.
- İletişim çalışma grubu için katılımlar sağlandı.
- Çalışma grubu önerileri alındı ve çalışma grupları açılacak.
-Daha sonra serbest kürsü ile devam edildi ve Forumumuz noktalandı.

* 10 Temmuz için belirlenen gündem maddeleri:
- Polis Şiddeti (ile devam edilecek)
- Kadına Yönelik Şiddet ve Kadın Hakları
- Ülke Ekonomisinin Durumu

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Ayvalık Forumu (9 Temmuz 2013)

ayvalık forumu 2.si toplantı notları…
bugün ramazanın birinci günü 21.00 olan toplaşma saatimizi resmen değiştirmedik ama oruçlu olan arkadaşlarımız için başlangıç saatimizi bu akşam için biraz ileri aldık…bunu neden
düşünemedik diye hayıflanıp haftaya biz de bir yeryüzü sofrası kuralım dedik…haftaya toplaşma saatimiz 20.30 itibariyle isteyen orucunu forum alanımızda da açabilir…
bu hafta daha çoğuz yaş ortalamamız da biraz düştü…90 başladık…yaklaşık 150 bitirdik…inanıyoruz giderek çoğalacaz…

yazardan bir başlangıç notu…eksik gedikler olabilir…herkesin her dediğini tam not alamamış olabilirim isimler ifadeler bazen şaşıp sürçü lisan edilebilir…birinci forumun 12
sayfa olan notları iki katına çıkmış vaziyette…allah taksiratımı affetsin…

1-k.köy deki arkadaşlarımız da bir forum düzenlemişler…öncelikle bir arkadaşımız bunun bilgisini verdi…pazar günleri yapacaklarmış onlar…henüz kesinleşmese de
perşembe günleri de cunda adasında bir başka forum yapabiliriz dedi deniz arkadaşımız…
2-ist daki forumlara özellikle abbasağa ya katılan şükrü arkadaşımız bize forumların şekil ve kurallarıyla ilgili birtakım bilgiler verdi…kimse cevap hakkı
yaratacak birşey söylemiyor…taraftar forumları da dahil hiçbir sembol yok…din dil ırk cinsiyet mehzep etnik hiçbir ayırım yok…hiçbirşekilde ötekileştirme
de yok…alkış,konuyu değiştir,konuşmanın uzadığına dair sözlü olmayan işaretleri öğretti bizlere şükrü bey…yaş ortalamamız yüksek ancak öğrenmenin yaşı yok…
ikili konuşmalar yok…konuşma süresi 3 dk ancak bu değişebilir bunu aramızda belirliyebiliriz…
3-bu akşamki moderatörümüz ahmet bey oldu…geçen haftadan bu haftanın konusunun birleşe birleşe kazanmak olduğu bildirilmişti…e de bu birleşmeyi nasıl yapacağızla
ahmet bey konuyu açmış oldu…
4-bir beyefendi birleşmenin gücü ne kadar olumlu yönde etkilediğinden bahis etti…birleştiğimiz andan itibaren ne kadar güçlü olduğumuzdan…gücün örgütlü hale
geldiği andan itibaren de herşeye kadir olduğundan…ortadoğu da emperyalist güçler çok güçlüler çünki örgütlüler…oysa bölgedeki anti dinci anti faşist anti emperyalist
güçler birlştiği andan itibaren onlardan çok daha güçlü olabilecektir…yavaş da olsa BOP projesine karşıtlık tophumları atılmaktadır…bunun da elle tutulur şekliyle aslında biz
yapmaktayız…pazar günkü gazdanadam festivali sanatın herşeklinin olduğu büyük bir org du…bu tür org larla bu birliği ülkenin heryerine yaymalıyız…sanat birleşme
için en iyi zeminlerden birisi…
5-avukat osman aydın şahin bey sözü aldı…kendisi silivri avukatlarından aynı zamanda…akp nin laiklik karşıtı tüm hareketleri bugün başlamadı elbet dedi…2008
senesinde kapatma kararında gizlenen birşeyler var…o davadaki kapatma kararının esası cumhuriyeti yıkıcı ve laiklik karşıtı hareketlerdi…ne yazık kapatma kararı
paraya çevrildi…elbet akp nin bugünkü pervasızlığı sadece aldığı oyun çokluğundan kaynaklanmıyor sadece buna da dayanıyor…ve o günden itibaren de giderek bu
laiklik karşıtı hareketleri yaşamımızın her noktasına müdehale ederek dayatmaya başladı…bu da bize direnme hakkını getirdi doğal olarak da…evet birleşe birleşe
kazanacağız ancak bu birleşmenin şekli ne olup bunu günlük hayatımıza nasıl indirgiyeceğiz…
6-turgut arkadaşımız ki kendisi meydandaki direnişlerimizde de bizlerin direnişle ilgili güncellenmemizi sağlamıştı…dün taksim dayanışmasından 30 küsur kişinin
gözaltına alınmalarındaki hukuksuzluktan ve nasıl hedef tahtası haline geldiklerinden bahis etti…dayanışmayla bağlantılı olarak biz burada ne yapabiliriz dedi…
7-y kuşağından ist da yaşayıp buraya gelen bir kız arkadaşımız olayların başından itibaren oradaki gurubun içindeydim dedi…abbasağa parkı na da devan ediyorum diye ekledi…
abbasağa da bir avukatlar bir de dr lar masası var…her ikisinde de hem direniş esnasında çıkan hem de direniş sonrasında ihtiyacı olan herkesin sorunlarına
ve veya sorularına cevap bulmaya çalışıyorlar dedi…burada da böyle masalar kurulmalı diye ekledi…
8-burada yaşayan bir arkadaşımız memlekette de bu iş için gönüllü olarak çalışan 17 adet avukatın olduğunu söyledi…
9-artık hiçbirşey eskisi gibi olmıyacak…evet 1 mayıs lar cumhuriyet mitingleri yapıldı bu ülkede ancak bunların hepsi birbirine çok yakın gurupların
bir araya geldiği topluluklardı gezide ise 160 a yakın birleşke var…bu memlekette bu kadar hiçbir zaman birleşilmemişti die ekledi…sanırım bundan kelli
bu memleketin tarihini geziden önce vegeziden sonra die değiştireceğiz…bunu da yazarın notu olarak ekliyorum…çevreciler ulusalcılar tüm fraksiyonlarıyla sol
antikapitalist müslümanlar aslında emperyalizm ve doğurduğu kapitalizme karşı topyekün bir birleşme…bu anda kalmamak zorunda…eğer kabuklarımızı kırmayı başarabilirsek birbirimizi
ötekileştirmeden meseleye bakarsak bu iş olur…
10-sanki bu ülkenin halkı daha iyiyi güzeli görüp bunu ısrarla savunup o yöne doğru giderken hökömet(hükümet) ve yönlendirdiği yandaşlar tam aksi yöne doğru cebren
çekiştirmeye çalışıyorlar…yok kardeşim biz birleşecez kim ne derse desin bir defa bunun tadını aldık…(bu da yazarın notudur…)
11-avukat ayla şahin 2007 de ist cumhuriyet mitinglerini org eden gurubun içindeydim dedi…o mitinglerinde düzenlenme sebebi esas itibariyle aynıydı dedi…o günün
bu günden farkı saldırının toplumun daha büyük kısımlarına yaygınlaştırılmış kentli kültürüne de saldırılmış olması ve üstüne bir de tc. nin bölünmesi gündemde…
mesele bunu nasıl ete kemiğe dönüştürüp nasıl büyütüceğimiz…taksim gezi parkına suriye ye bşk lık sistemine rte(big brother a)birer check attık…silivri de
avukatlık yapıyorum aynı zamanda…orada memleketin her köşesinin nabzını da tutuyoruz…birleşme her yerde…
12-dün akşam emine boyner de aramızdaydı…o da sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla sosyal medyada forumların yanında şehirlerde insanların karşı karşıya kaldığı
problemler de konuşuluyor…forumlarda takaslar yapıldı…tüketim ve toplum bilinciyle ilgili şeyler de konuşuldu…artık günlük hayatımızda olan ve kanıksadığımız şeyleri de konuşabiliriz
burada…kazdağları da bu forumun konusa olabilir hayvanlar da…ilk defa cins ayırımı bile olmadan birleşebildik…
13-laf lafı açıyor elbet böyle de olmalı…şimdilik çok dağınık gibi görünse de henüz 2.sini yapıyoruz bu söylemlerin hepsi yol gösterici bunları da birleştirip
ayrı başlıklarda konuşup ve veya çalışma gurupları yapacağımız günler gelecek…bu bu bağlamda yazarın notudur…
14-ayvalık tabiat parkı platformunun son dönemdeki mücadeleyle ilgili bilgi vermesini istedi biri…
15-organizatör arkadaşlardan biri bu akşamki konumuzun birleşe birleşe kazanacağız idi ama rantın saldırı olduğu bir bölgedeyiz bunu konuşmadan da edemeyiz
dedi…bu da 24 ocak kararlarıyla birlikte memleketin de küreselleşmeye adım atmasıyla başlamış bir süreçtir dedi…memleketi parsel parsel satışı o günlerde
başladı bugünlerde ise artık yamyamca bir noktaya geldi…bu da yazarın notudur…akp ile mücadelede somut bir başarı kazandıktan sonra globalleşmeye de karşı
durmalıyız…
16-ayvalık tabiat platformundan bir arkadaş ortunç davası ve ayışığı manastıryla ilgili bilgi verdi…ortunç davasında çok olumlu sonuçlar aldık…ayışığı manastırının
ise sabancı ların malikanesi olmasını değil halka açılmasını istiyoruz…yarın mahkemedeyiz diye ekledi…
17-erkan arkadaşımız yıllardır gidip bahçesinde piknik yaptığımız yere birgün aynı amaç için gittiğimizde bir güvenliğin bizi içeri almamasıyla başladı herşey diye ekledi…
yakın tarihte kazdağlarına çıktık doğu zirvesine her zaman tırmandığımız tepede rüzgar gülleri yapılmaya başlanmış seneye oraya da giremiyeceğiz…yaşamlarımızı elimizden alıyorlar…
başta çok umutlu değildim…çünki toplumumuzun galeyan toplumu olduğuna inananlardanım bunun da kolaylıkla söneceğini düşündüm…ne zaman ki günler sonra hiç etliye sütlüye
dokunmayan ablam beni ist ten arayıp ben taksim e gidiyorum dedi ben de tekrar umutlandım…bu sefer galiba olacak…(evet benim de hala umudum var)
18-özgür arkadaşımız akp nin düz duvara çarpmasının en önemli nedeninin tc yi tanımaması olduğunu söyledi…onlar zannetti ki bu halk çalışan evine de döndüğünde
de çekirdek çitleyip atv seyreder…çok yanıldılar…gezide her kesimden insan var…iyi analiz edilirse aslında bu kapitalizmin bir krizidir…artık üretip satmak para
kazandırmıyor…vandal sermaye paradan para kazanmak yoluna gidiyor…bu halka sorulursa sonucu bellidir…sistem bu krizi çözmek için baskı altına alınabilen bir toplum
yaratmak zorunda…bu manada her alanda her her yerde saldırı var…bu fabrika açmak gibi değil kamunun malını satıyor…
19-ömer bey özgür beyin fikrine katılıp ekliyor…ve ilginç bir hikaye anlatıyor…bir arkadaşım yarasalarla ilgili bir belgesel çekiyordu yarım kaldı neden biliyor-
musunuz…altın madenini işleyenler yıllardır yarasaların yuvası olan mağaraların girişlerini kapatıp yarasaları da biriketten yaptıkları yerlere taşımışlar
ne olmuş elbet yarasalar yeni yerlerine uyum sağlıyamadıkları için ölmüşler…dahası var aynı yarasalar zeytin sineğini yerlermiş…sonuç sinekler zeytin rekol
tesini düşürmüş…yaaa…ancak bugünlerde epey kuşkularım da var…bu kapitalistler çok zeki ve bilgili abilerdir…pek sessizle son dönemde…bir karşıt tavır
geliştireceklerdir elbet…bekliyorum ve endişeleniyorum…
20-ayvalık da yaşayan çöp madame yani atıkları tekrar ekonomiye sokacak ürünler yapan ve bunun için ayv da yaşayan kadınları istihdam eden arkadaşımız
meseleyi çok üstten konuştuğumuzu ve biraz daha somutlaştırarak ayv özeline indirgememiz gerektiğini söyledi…hem turizmi geliştirecek hem de bizim seveceğimiz
bisiklet şenliği gibi org lara imza atsak…ayv da yaşayan çocuklara demokrasiyi anlatacak yollar arasak ve bulsak burada toplum bilincini de yazar ekliyebilir…
21-hayvansever bir arkadaşımız gezi olaylarının birkaç ağaçla başladığını biliyoruz…bu dünyada tüm canlılarla bir arada yaşıyoruz…onları korumak kollamak da bizim görevimiz…
kışın cunda da zehirli etlerle kaç tane hayvanın katledildiğini biliyor musunuz dedi…
22-bu bağlamda çevre sorunlarının da bir forum konusu ayrı bir oturum gerektirdiği saptandı…
23-yaz tatilinde olan ve kuğulu insiyatifinden bir arkadaşımız bizim için çok kıymetli olduğunu düşündüğümüz insiyatifin bir talebini iletti…şeffaf bütçeli belediyelerin
nasıl olacağıyla ilgili de çalışmamız ve fikir üretmemeiz gerektiği…şimdilik çok ve kopuk gibi görünsede forumlarımızın esas amacı tüm taleplerimizi karşılıyacak ki bu
ihtimal başkanın programı da olacak bir başkanı konsensusla belirleyip bunu ilgili partiye diretmek ve bu programı gelecek başkanın en şeffaf şekilde yapmasını
sağlamak…
24-ekoloji artık çevre demiyoruz temel sorun…bu sermaye ne diye doğaya gözünü dikti…dünyadaki petrol rantının %50 si su rantının %5 iyle eşit…ehh petrolün de
sonunun geldiği bilindiğine göre…ayvalık da 10 yıl evveline kadar musluktan akan suyumuzu içiyorduk şimdi ise parayla aldığımız suları içmek zorundayız…
en basitinden bunun ücretsiz ve temiz olarak bize iletilmesi gerekiyor…
25-petrolün %100 ü özel şirketlere ait suyun ise şimdilik %5 i…2000 adet hes var…baraj maraj hikaye bu suları satmak istiyorlar…şu andaki hedef suları özelleştirmek
bu işin başında da danone ve coca cola var…sulara sertifika veriyorlar…işin ucu tarlanızda yetiştirdiğiniz patlıcanınızı ilgili su sertifikasına sahip değilseniz
pazara getirip satamıyacaksınız…madra barajını yaptığı andan itibaren yap işlet devretle 40 yıllığına danone ye kiralıyabilir…ya böölee işte insanın nutku tutuluyor
deil mi…ama ne oldu bolivya da ahali parasız su temin edemez duruma gelip çatılarına damacana koyup böyle su temin etmek istedi bu da yasaklandı…hükümet değişti
yeni hükümet hepsini kamulaştırdı…düşünün bu ortadoğu da olursa neler olur…
26-deniz kardeş bir toparlama konuşması yaptı arada…gezi olaylarıyla başlayan mevcut durumu korumalıyız…kazanımlarımızı kaybetmemeliyiz…bizden zorla alınanları tekrar
geri almalıyız…tc de hukuk da kalmadı…ana hedefimiz akp iktidarından kurtulmak ve iktidar olmak…basamakları var…1.si yerel seçimler bunu halkın istediği gibi sonuçlandırmak…
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de istediğimizi seçtirmek…genel seçimlerde ise siyasi parti yerine programa bakmak…
27-sorun sadece akp de değil bizim sistemi değiştirmemiz lazım…yoksa aynı sistemle aynı filmi tekrar tekrar seyretmek zorunda kalabiliriz…
28-nebahat hn da konuştuklarımızın biraz havada kaldığını bu işi biraz daha somutlaştırıp aktive etmemeiz gerektiğini söyledi…halk evlerine her zaman gıptayla bakmışımdır
bir şekilde hayata değmek lazım…parklar üzerinden biraz daha iş çıkaracak projeler üretmemiz gerekiyor…bir de evde nasıl pide yapabilirim…pideler kuş gibi oldu die
de ekledi…
29-geçen yerel seçimlerin haritalarını inceleyiniz halka hakka saygılı kaç belediye var…sorunlar neyse tespit edelim bunları masaya yatıralım belediye bşk adayında ve
programında diretelim…
30-güney marmara çevre platformu bşk ı malumunuz güney marmara büyük bir müdehale ve kıyıma maruz kalmakta…ist te 3 ağaç buralarda 10.000 ağaç…sadece burası da değil
akkuyu, sinop,artvin vs…memleketin tamamı…barajlar da altıncılara su temini için yapılıyor…konu ekoloji olunca dert çokk…
henüz size bir afiş ya da bir referans noktası veremiyorum ama kararı alındaama 29 temmuz da zeytinli de taksim gezi parkı bileşenlerinin de katılacağı 700 kişiden oluşan
bir gurubun altınova dan başlayıp altınkuma kadar sürecek bazı yerleri yürüyerek bazı yerleri vasıtayla yapacağı bir yürüyüşün sonunda bir büyük miting ve akabinde konser
olacak bunu duyuruyorum…
31-beden eğitimi öğretmeniyim…bütün çapulcuların 7-8-9 yaşındaki çocuklarını iğdeli plajında ücretsiz yüzme öğretmeye davet ediyorum…
32-ezan okunduğu için konuşmamıza ara verdik…
33-belediyeler kanunuyla ilgili avukat arkadaşlardan birinden anlıyacağımız dilden bilgi istendi…
34-bu bir cephe hareketidir…yapmaya çalıştığımız budur…yoksa herkesin kendine göre bir siyasi fikri veya siyasi angajmanları var…amacımızda başarılı olduktan sonra herkes kendi yoluna
gidecektir…
35-son olarak ayv tabiat platformundan bir arkadaş sözü aldı ayışığı manastırındaki son durum hakkında bilgi verdi…bulunduğumuz suç duyurusu davaya eklenmiştir…
davalı taraf itiraz etti…davalı ayv belediyesinin de müdehail olmasını istiyorbilirkişi inceleme yaptı…raporunu sunacak…(hocam burada bazı eksik ve veya yanlış bişiler
yazmış olabilirim ltf ikaz ediniz düzelteyim…)yarın 15.30 diee bir daha vurgulandı…kalabalık olursak sesimiz daha çok çıkar die de ekledi…

böylelikle bu akşamki forumumuz da sona erdi…

yazarın notu:ÇOK DAĞILMIŞ OLDUĞUMUZ VE BİR SÜRÜ ŞEYİN HAVADA KALDIĞINI DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ…DAHA 2.SİNİ YAPTIK…HERBİRİNİ VE BELKİ GELECEK BİR İKİSİNİ DAHA BU ŞEKİLDE
GEÇİREBİLİRİZ…ANCAK BUNLARI BİRER DURUM TESPİTİ OLARAK DÜŞÜNÜN…DAHA SONRA TESPİT ETTİĞİMİZ DURUMLARI ÇALIŞMA GURUPLARIYLA DAHA SOMUT VE AKTİF HALE GETİREBİLECEĞİMİZ
KANAATİNDEYİM…EK OLARAK DAHA SAYIMIZIN ARTMASI DA GEREKİYOR HENÜZ ULAŞMAMAIZ GEREKEN SAYIDA DEİLİZ…AYRICA BENİM HALA UMUDUM VAR…

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Boğaziçi Üniversitesi Forumu (9 Temmuz 2013)

“KENTTE ALTERNATİF BİR ÖRGÜTLENME MODELİ: BUKOOP”
A) BUKOOP’un tarihçesinden bahsedildi.
Eğitim-Sen ve Çiftçi-Sen’in 2008′teki girişimleri ile başlıyor. İlk etapta kooperatifin modeli üzerine tartışılıyor. İki sendikanın tüketici ve üretici kooperatiflerinin olması düşünülüyor. Asıl amaç sadece Boğaziçi Üniversitesi ile sınırlı kalınmayıp daha geniş bir kitleye ulaşabilmek. Koordinasyon için de bir dernek kurulması planlanıyor.
Kooperatif çalışmaları ilk olarak pilot uygulamayla başlıyor. Daha sonra tüketici ve üretici sayısı artıyor. Önce akademik personel sonra öğrenciler ve mezunlar üye olmaya başlıyor.
B) Üretici ile ilişkilerin nasıl kurulduğundan konuşuldu.
Kooperatifin amacı sadece iyi ürün sağlamak değil. Tüketicilerin süpermarketlere mahkum olmadan, iyi ürünü doğrudan çiftçiden temin etmesini sağlamak ve bu şekilde var olan dominant tüketim biçiminin dışına çıkabilmek. Bu işin tüketici tarafı.
Üretici tarafında da üreticiye destek olmak amacı var. Mümkün olduğunda ekolojik ve üreticiye zarar vermeyen üretim pratiklerine katkı sağlamak amaçlanıyor. Aracıları aradan çıkartmak esas. Bu sayede küçük üretici destekleniyor. Üreticiyi seçerken de örgütlü olması tercih ediliyor.
Bu ilişki güvene, iletişime ve bilgi paylaşımına dayalı. Ürünlerin nasıl üretildiği takip edilebiliyor. Örgütlü üreticilerin kooperatifleri ile görüşülüyor. Üreticilere ziyaretler düzenleniyor, üretimin çeşitli aşamalarında yardımlaşma sağlanıyor.
C) Katılımcı sertifikasyondan bahsedildi.
Organik Sertikasyona karşı, Katılımcı Sertifikasyonu destekleniyor. Paraya dayalı, bir kurumdan alınan sertifikadan ziyade üretici-tüketici arasındaki güven ilişkisine dayalı bir sistem olması hedefleniyor. Böylece büyük organik ürün firmalarına alternatif bir sistem kuruluyor.
D) Üreticiden fiyat alma
Fiyat belirlemede üretici kooperatifleri ile görüşülüyor, onların verdiği fiyat zaten bellidir, fiyat konusunda pazarlık edilmiyor. Ancak aracı ortadan kaldırıldığı için üreticinin kazancı artıyor. Küçük üretici, tüccara sattığından daha fazlasına BUKoop’a satıyor, ama kârı kendisine satıyor. Böylece aracıyı ortadan kaldırarak yaklaşılabilirse, üretici yani köylü yüzünü kooperatiflere döner ve maliyet ilerde daha da düşebilir.
E) Neden üretici ile doğrudan değil, kooperatif aracılığıyla görüşülüyor?
Kooperatiflerle çalışarak, hedeflediğimiz ilişki biçimi daha geniş coğrafyaya ulaşabiliyor. Sorularımıza direk cevaplar alabiliyoruz ve şeffaflık sağlanıyor. Böylece daha büyük, kapsamlı bir sistem kurulması hedefleniyor.
Bu büyük sistem önemli ve pratik bir etkisi var; büyük bir kitlenin talebini konsolide ederseniz karşı tarafa fiyat kabul ettirirsiniz, büyük şirketler böyle çalışıyor. Amerikada bizimki gibi kooperatifler var ama çoğunlukla örgütsüz üreticiyi eziyorlar. Amaç üreticinin örgütlü olmasını sağlamak, genel olarak sizin her sene belli bir miktar ürün alacağınızı bilirlerse ona göre davranır, fiyat belirlerler. Üreticinin ürünü satıp satmayacağı riskini ortadan kaldırdığınız zaman, güven ilişkisi nedeniyle daha ucuza satacaktır.
F) Fiyatların yüksek olduğu mevzusu tartışıldı.
Fiyatların yüksek olmasını neyi neyle karşılaştırarak söylediğimiz önemli. Marketteki ürünlerle karşılaştırmak hatalı çünkü çoğu, örneğin nar ekşisi, nar ekşisi değil nar ekşisi sosu. Örneğin süt üretiminde maliyet 1TL iken, büyük şirketler 80 kuruştan alıyor ürünü ve bu üreticiyi kaliteden ödün vermeye itiyor. Örneğin ABD’de çiftçiler yem fiyatlarını karşılayamadıkları için hayvanlara şeker yediriyorlar.
Kooperatif büyük dominant bir sistemin içinde var olmaya çalışıyor ve bu sistemde organik ürünler çok pahalı. Organik ürünleri üst orta sınıf tüketebiliyor. Kooperatif, organik ürün marketlerine göre daha iyi fiyat sağlıyor fakat alt gelir grubuna ulaşamıyoruz henüz. Uzun vadede kooperatif benzeri sistemlerin, alternatif ağların çoğalmasıyla belki fiyatlar daha ucuzlayabilir.
Nakliye ücretleri çok yüksek. Kargo firmaları ile görüşmeler yapılsa bile bir sonuca ulaşılabilmiş değil, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olduğu vurgulanmasına rağmen, kargo bedeli almamaya ya da indirim yapmaya yanaşmıyorlar.
Fiyat belirleme konusunda üreticiyle pazarlık yapılmıyor. Mesela incirin kilosu 10 TL ise üzerine %20 nakliye ve % 15 kooperatif giderleri için pay konuyor, 14 TL gibi bir fiyattan satılıyor. (kooperatifin aylık gideri 800-1000 TL arası).
G) Kooperatiflerin deneyim paylaşımının öneminden bahsedildi. Bu sadece ekonomik bir örgütlenme değil, aynı zamanda politik bir modeldir. Dayanışmaya, örgütlülüğe ve küçük üreticiyi desteklemeye dönük bir siyasi ruhtur.
H) Kooperatifin gelişimi ve geleceği hakkında
İlk fazda 20, 30 kişilik bir gruptu. Süt satılmasıyla ikinci fazda sayı 150 katılımcıyı buldu. Kooperatifin 3. bir faza ihtiyacı var.
Boğaziçi Üni.’de 20bin kişi var. Herkes tohumdan meyveye nasıl üretim yapılıyor bilmiyor. Bize gelen, aldığımız besin ürünlerini sorgulayabildiğimiz bir sistem değil market sistemi. BUKoop’un yaptığı işlerden biri de bu sorgulama mekanizmasını oluşturmak, üreticinin kendi yediğini satması. Mesele kurumsallaşma değil, karşılıklı güven politikaları oluşturmaktır. Yemek örgütlenmektir, yemeğinizi örgütleyin J
Marketten aldığımız besinleri normalde tanımıyoruz ve sorgulama şansımız da yok. Kooperatif bu bilgi aktarımını sağlıyor. Ürün bozuk çıkarsa, ya da erken bozulursa ya da hoşnutsuzluk olursa bu direk üreticiye soruluyor, bilgi alınıyor. Market alışverişinde böyle bir imkan yok.
BUKOOP kopyalanabilir sistem değildir. Kooperatiflerin işleyişi yerelde belirlenir. Eğer işleyişe dair öneriler olursa, BUKOOP’un haftalık toplantılarında bunlar konuşulabilir. Gönüllü çalışmak isteyenler için saat ve günler de konuşuldu.
I) Bu sistem üreticinin de kendini tanıması ve örgütlenmesi anlamında dönüşümünü sağlıyor.

GÜNDEME DAİR ÖNERİLER
A) Bugünkü forumun, forum formatından çok bilgilendirmeye yönelik olduğu söylendi. Gezi’de aktif olarak yer alan insanların neden Boğaziçi forumuna ilk zamanki gibi katılmadığı, sayının azaldığı konuşulduğu. İlk zamanki katılımı sağlamak için gündeme dair daha acil konuların (Mısır, müdahaleler, seçimler gibi) öncelikli tartışılması gerektiği söylendi. Park toplantılarında bir örgütlenme sorunu olduğu ve bu hareketin kalıcı hale gelmesi için örgütlenme üzerine tartışılması ve kararlar alınması gerektiğine değinildi.
B) Üniversite meclisi kurmanın örgütlenme anlamında önemli olabileceği vurgulandı. Bundan sonraki forumda, örgütlenme üzerine tartışılsın ve üniversite meclisi kurulsun denildi.
C) Forum duyurularının daha çok insana ulaşması için Halkla İlişkiler’den mail atılması kararlaştırıldı. Forumla ilgili afiş hazırlanması ve üniversiteye bu afişlerin asılması kararı alındı ve çalışmalara başlandı.
D) Herkesin inisiyatif alabilmesinin önemine değinildi.
E) Forum formatı hakkında da konuşuldu. Moderatörler değişik insanlar olsun, açılış konuşması olmasın, organizasyon komitesi kurulsun gibi öneriler geldi.

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Cennet Mahallesi Forumu (9 Temmuz 2013)

8 Temmuz günü Taksim’de yapılan saldırıyı protesto yürüyüşünü Hürriyet Caddesi’nde noktalayan Küçükçekmece forumunun Şenol Ergün parkına gelmesiyle Cennet forumla birlikte ortak toplantı yapıldı. Forumda saldırının değerlendirilmesi, direniş hareketinin nereye gittiği ve siyasi bir oluşumun gerekli olup olmadığı ve mahalle bazında forumlara katılımın nasıl daha da etken hale getirilebileceği üzerine fikir alışverişinde bulunuldu.
Salı toplantıları Cennet forumun etkinliklerini karara bağlama ve değerlendirme toplantısı olduğundan, perşembe günü yapılacak etkinlik üzerine görüşler bildirildi. Bu görüşler sonunda forumların ortaklaşa olarak:
11 Temmuz Perşembe saat 19:00′dan itibaren Hürriyet Caddesi Dev Adam Kırtasiyesi önünde “Direniş Fotoğraf Sergisi ve Müzik Dinletisi” yapması kararlaştırıldı.

No comments yet. (Refresh)

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Doğancılar Parkı Forumu (9 Temmuz 2013)

Üsküdar sakinleri olarak Doğancılar Parkı’ndaki Forumumuz için 09.07.2013 tarihinde, saat: 20.30’da toplandık. Yer soframızda hem Türk Mutfağı hem de Vegan mutfağı olmak üzere ilk iftarımızı yaptık.

YENİ ÖNERİLER VE YENİ GÜNDEM
- BAĞIŞ KUTUSU talebi dile getirildi ve kabul gördü. Çay, kahve, yemek vb. servislerinin olduğu masaya bir bağış kutusu konularak, buradan elde edilecek gelir forum ihtiyaçlarına ayrılacaktır.
- CİHANGİR PARK’TA park temsilcileri toplanıyor. Her hafta gerçekleştirilmek üzere karar alınan bu görüşmelere gidebilecek üye ve yedekler kendi aralarında bir koordinasyon oluşturmalıdırlar.
- SULTAN SUCUKLARI REKLAMI, billboard ve reklam panolarında dikkatimizi çekti. Reklamda sucuk üretiminin “Hanbeli, Hanefi, Maliki ve Şafii mezheplerinin helal et kesimi” yönergelerine uygun olarak yapıldığı yer almaktadır. Forum olarak şunları sorgulamalıyız: Diğer mezhepler neredeler? Burada bilinçaltına bir mesaj mı var? Sorularımızı geliştirerek Sultan Sucukları’na ileteceğiz, gelecek cevaba göre tekrar aksiyon alacağız. “Helal Sertifikalı” tabir edilen diğer üreticiler kimlerdir, hangi kurallara veya standartlara göre işleri yürütürler? Kurban kesim ritüelleri mezhepler arası nasıl farklılıklar gösterir? Fikir önerilerini bekliyoruz.
- YEDİ KULE BOSTANLARI tahrip edilmiştir. Fatih Belediyesi’ne bağlı olan 70.000 metrekarelik bostan alanında yüzlerce yıldır meyve sebze üretimi yapılmaktadır. Harvard ve Koç Üniversitelerinden tarihçiler, 6 Temmuz’da bostanı ziyaret ettiler ve yıkılan bostanın tarihini belediyeye anlattılar. Belediye Başkanı’ndan gelen tepki “Gaza mı geldiniz?” oldu. Fatih Belediye Başkanı’nı “duyarlılığından” ve üslubundan dolayı tebrik ediyoruz. Bostanı işleten emekçiler “Ürünümüzü toplayamadık, yıkımı 1 hafta önce haber verdiler, bari ürünü toplasaydık” diyor. Herkesi duyarlılığa davet ediyorlar. “Bu alan içerisinde düzenleme yapılması gerektiği aşikârdır” bostan sahipleri de bu görüşü savunmaktadır ancak gerek zamanlama gerekse proje konusunda karanlık noktalar vardır.

Bilgi için: http://yedikulebostanlari.tumblr.com/
- Suni Çimlerin çevreye çok zararlı olduğu, ağaçları körelttiği, verimi düşürdüğü ve canlıları öldürdüğü kısa ama önemli bir not olarak geçilmiştir.
- PLANLADIĞIMIZ YÜRÜYÜŞLERE, Ramazan süresince ara verilmesi, iftardan sonraki insan yoğunluğu sebebiyle güvenli olmayabileceği konuşulmuş ve genel kabul görmüştür. Özellike “Neden” yürüyeceğimizi ve temamızı belirleyerek diğer çağrılarla çakışmayacak vaziyete dönüştürülmesi gerekliliği konuşulmuştur.
- HACIVAT KARAGÖZ gösterimi, 10 Temmuz saat 22:00’de yapılacaktır. Çevre parklara ve özellikle çocuk parklarına duyuralım. Gösterim için uzatmalı elektrik kablosuna ihtiyacımız var. Evlerimizden uzatmalı 3’lü kablolardan getirmemiz gerekiyor. Lütfen unutmayalım.
- ABBASAĞA PARKI’nda Boğaziçi Üniversitesinden bir grup boykot çağrısı yapmıştır. Amaçlanan tüketici kooperatifi kurarak ihtiyaçlarımızı direk olarak üreticilerden temin etmek, aradaki marka, tedarikçi ve diğer bazı zincirlerin aradan çıkarılması temeline dayanmaktadır. Böylece hem ürünler bizlere daha uygun fiyatlara gelmiş olacak hem de aradan kar elde eden firmaları çıkmaza sokmuş olacağız.
- HAYVANLAR için su kapları yapıyoruz. 1 kiloluk yoğurt kaplarımızı parkımıza getiriyor ve su kapları üretiyoruz.

TAKİPTE OLAN VE SÜRECİ İŞLEYEN KONULAR
- ÖĞDÜL SOKAKTAKİ BOŞ ALANIN (eski odunluk) yeşil alana dönüştürülmesi isteği üzerine, yetkililer sosyal medya aracılığıyla açıklama yapmış, açıklamada bu projenin 2013 dönemi içerisinde yer almadığını ancak 2014 senesi içerisinde bu projeyi gerçekleştirecekleri mesajını vermişlerdir. Forumdan bu konuda gelen sorular ve eleştiriler ise; yoğun talep olmasına rağmen neden 2013 programına alınamayacağının sorgulanması, belediyeden sorularımıza cevap alabilmemiz için ısrarcı ve takipçi olmamız gerektiğinin özellikle altı çizilmiştir.
- SELİMİYE PARKI içerisinde düzenlemelere başlanmıştır. Basketbol sahasının konumu değiştirilmiş, ortaya havuz yapılmak üzere çalışmalara başlanmıştır. Bu alanın Selimiye Özel Hastanesi sınırları içerisine katılabileceği söylentisi ortada dolaşıyor. Ağaçların kesilip kesilmediği konusunda kesin bilgi olmamakla beraber projenin takipçisi olduğumuzu ve taleplerimizde kararlı olduğumuzu ilgililere, çevreye ve esnafa her fırsatta yansıtacağız. Çalışma yapılan alanda çınar ağaçları bulunmaktadır ancak Belediye çalışanları ağaçları tanımadıklarından dolayı alanda çınar ağacı olmadığını söylüyorlar. İlgilenenler için, Proje ilgili muhtarlığın panosunda asılıdır.
- ORGANİK deterjan ve bazı tüketim maddelerinin evde yapımıyla ilgili ciddi boyutta atölye çalışması beklenmektedir. İlgili ve bilgili arkadaşlar lütfen ilk forumda konuyu dile getirerek moderasyona isimlerini yazdırsınlar.

ETKİNLİK TAKVİMİ
10.07.2013 – Çarşamba Saat 22:00 Hacıvat ve Karagöz Perde Oyunu
11.07.2013 – Cuma Saat 22:00 Ekümenopolis film gösterimi

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Kriton Curi Parkı Forumu (9 Temmuz 2013)

Bu akşam forumumuz Ramazan dolayısıyla saat 21.30 da başladı. (Bundan böyle Ramazan boyunca her akşam 21.30 da forumumuzda olacağız)
Genel bir konuşmanın ardından arkadaşlar tek tek söz alarak fikirlerini, son birkaç günde yaşadıklarını anlattılar.

Bir konuşmacımız; “6 Temmuz cumartesi günü burada yaklaşık 25 kişi toplandık. Forumumuzun pankartını yazdık ve Kadıköy’den Karaköy’e geçtik. Galata’dan yukarı çıkarken polislerin müdahelesi başladı. Arkamızdan gaz bombaları atıyorlardı. Taksim Dayanışması ile birlikte 2 haftadır toplanıp yürüyorduk ve böyle bir şey olmamıştı. Ama bu sefer bizi gazlarla karşıladılar. Pazar günü bireysel olarak Kadıköy’de ki 1.Gazdanadam Festivaline gittik. Festival gözlerimizi yaşartacak kadar güzeldi. Pazartesi günü Gezi Park’ı açıldığı için forumlarımızı orada yapmak üzere çağrıya uyarak Gezi’ye gittik. Fakat 18.30 da park tekrar kapatıldı ve yine polis müdahalesi ile karşı karşıya kaldık. Anayasal hakkımız olan gösteri yürüyüşümüzü yapamadan dağılmak zorunda kaldık.” dedi.
Taksim Dayanışması’nın gündeme taşımak istediği, forumlarımızda konuşmamız gereken tam da buydu aslında. SİLAHSIZ, KİMSEYE ve ÇEVREYE ZARAR VERMEDEN GÖSTERİ YAPMAK. BU BİZİM ANAYASAL HAKKIMIZDIR.
Daha sonra moderatör herkesi gündemi konuşup, fikir alışverişi yapmaya davet etti.

Bir diğer konuşmacımız; “Cumartesi Taksim’e çıkmaya çalıştım. Arkamda resmi ve sivil polisler vardı. Hiç bir şey yapmadılar. Fakat Taksim’e henüz ulaşmadan aynı polisler çelik yeleklerini giyerek saldırmaya başladılar. Galata’dan Tünel tarafına çıktık. Fakat yoğun gaz ve sis bombası altındaydık. Yanımızda hiçbir koruyucu malzeme yoktu. O akşam orada olanları gerçekleştiren polis Halkın değil Hükümetin polisiydi! Herkes dağılmak zorunda kalırken bir anda ortaya Toma çıktı ve su sıkmaya başladı. Biz de bir yere sığındık. Biraz sonra, kendilerine “mahallenin esnafı” diyen bir grup bulunduğumuz yere geldi. Bizi tartakladılar ve sığındığımız yerden dışarı çıkardılar. İstiklal’e gittik ama bir anda gaz bombalarıyla karşılaştık. Daha sonra evlerimize gidebilmek için bayağı zorlandık. Kaçışan insanların durumu çok kötüydü. Biz hızla ilerlemeye çalışırken bir mahalleli “bunlar bizim mahallemize gelse inip döveriz” diyerek bizi hayal kırıklığına uğrattı. Oysa biz onların da haklarını savunmaya çalışıyorduk… Bu gün, yani Ramazanın ilk iftar gününde “Yeryüzü Sofrası” kuruldu. Fakat saat 22.00 ye doğru onları da dağıtmaya çalıştılar…” dedi.

Başka bir konuşmacımız; “ Siyasiler ve Sendikalarla Bağlantı Kurma Komitesi olarak bayağı bir yol aldıklarını, bu konuyla ilgili çeşitli taslaklar hazırladıklarını ve bu taslakları da birkaç güne kadar forumda sunabileceklerini” söyledi.

Bir konuşmacımız; “Karaköy’de Tünel’e giderken arkamızdan sesler gelmeye başladı. Dönüp baktığımızda, yüzleri maskeli ve ellerinde borular olan insanlar gördük. O boruların içinde her ne var ise, iki kere patlattılar. Ön taraftan da gaz sıktılar ve önümüzü kestiler. Orada bulunan herkes gazdan son derece etkilendi. Bu insanların kaskları yoktu. Üniformaları ve çelik yelekleri yoktu. Terörist gibi hareket ediyorlardı. Polis değillerdi. PEKİ BU İNSANLAR KİMDİ ???” dedi.

Bir başka konuşmacımız; “Ben de dünkü olaylardan söz ederek konuşmama başlamak istiyorum. Parkımızda buluşup 3 kişi olarak Gezi’ye gitmeye çalıştık. Fakat maalesef 2 kişi döndük. Çünkü bir arkadaşımız polis tarafından gözaltına alındı. Bir polisle nabız yoklamak için sohbet ettim. Burada olan bitenden doğru dürüst haberi bile yoktu. Bir komiserle konuştum. Bize “buradan gidin, gençler geliyor içiyor, eğleniyor ve oynuyor” dedi. Yani bu kadar bihaberlerdi. Sonra birden bir akrep belirdi ve içinden çıkan polis boya ile insanları adeta işaretlemeye başladı. Bizi Tophane’den aşağıya püskürttüler. Karşımıza çıkan bir grup “ direne direne AKP’liyiz” diye slogan attı. Bu akşam televizyondan izlediğim bir iftar sofrasında, “Bu gün Allah için ne yaptın ?” yazıyordu.. Keşke “Bu gün Allah ve İnsanlık adına ne yaptın ?” yazsaydı.!!” dedi.

İlk kez gelen bir konuşmacımız; “Ben bu foruma ilk defa katılıyorum. Daha önce Abbasağa ve Yoğurtçu forumlarına gitmiştim. Sadece birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu akşam kurulan “Yeryüzü Sofrası” nda HERKES vardı. Altını çizerek söylüyorum. HERKES vardı. Sanırım bu iftar sofrası birilerini rahatsız etmiş olacak ki, “Dini Siyasete Alet Ediyorlar” dedi. Bu trajikomik bir durumdur.” dedi.
Bu arada Taksim Dayanışması’nın bir duyurusu olduğu söylendi ve o duyuru okundu.

Temel Gündem konuları tekrar hatırlatıldı.

Bir konuşmacımız Eğitim ile ilgili olarak; “ Binlerce öğrencinin bu sene yine hayatıyla oynandı. Düz meslek okullarının yanında aynı konularda Anadolu meslek okulları da açıldı ve 2 senelik üniversitelere sadece bu Anadolu Meslek Liselerinden geçiş yapılabileceği ortaya çıktı. Kalan öğrencileri ise özel okulların alabileceği söylendi. Bu da Düz Meslek Liselerini bitiren binlerce öğrenci için hayal kırıklığından başka bir işe yaramadı.” dedi.
Bir konuşmacımız Maden ve Mera yasalarıyla ilgili olarak; “Artık gece çıkan yasalardan korkar olduk. Maden ile ilgili yasa çıktı ve artık hiçbir dağımız emniyette değil. Bergama için zamanında direnebilseydik şimdi bu yasalar patır patır çıkamayacaktı. Mera Yasası da çıktı. Köylülerin meraları kendilerinden kiralanarak başkalarına 49’ar yıllığına kiraya verilecek. Türkiye’de maalesef hak hukuk kalmadı. Van Rektörlüğü için de bir sürü oyunlar oynandı. İşte GEZİ PARKI OLAYLARI İNSANLARI OKUMAYA, ÖĞRENMEYE YÖNELTTİ ve İNSANLARI UYANDIRDI” dedi.

Bir diğer konuşmacımız; “Karşımızdaki en büyük tehlikelerden biri de meşruiyetini yitirmiş olan polislerdir. Hukuk kurallarını bilen, vicdanı olan polis yok karşımızda. Ayrıca ellerinde bıçaklar ve çivili sopalarla saldırıya geçen, ne olduğu belirsiz insanlar var. Bunlar, gerçekten açık birer tehlikedir. Üstelik bizim elimizde çoğu kâğıt ve bezden ibaret veya deniz gözlüklerinden oluşan gaz maskemizden başka bir şey yok. Dün akşam vapurla Kadıköy’e geçerken, en doğal hakkımız olan ücretsiz geçiş hakkımızı kullandık. (Protesto etmek amacıyla) Geçmeye çalışan bir kadına gözümüzün önünde iskelenin yetkilisi yumruk attı. Evet evet yumruk attı !!” dedi.

Bir başka konuşmacımız; “ Bizler bu güne kadar hiç sesimizi çıkarmadık. Onlar örgütlenirken birçoğumuz seçim zamanı bile tatillere gittik. Sandıklarımıza sahip çıkmadık. Ama artık uyandık. Bizi Gezi uyandırdı. İnsanlara bıkmadan usanmadan kendimizi, amaçlarımızı, olayları ve onlar için de mücadele ettiğimizi anlatmamız lazım. Bütün partilerin birşerek tek çatı altında toplanması gerekiyor.” dedi.

Son konuşmacı olarak bir arkadaşımız; Gezi Parkı olaylarında birlikte duyduğumuz heyecan çok önemli. Her ne olursa olsun birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Zaten onları korkutan da bu “GEZİ RUHU” dur” dedi.

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Sinop Forumu (24 Temmuz 2013)

4 Kişilik bir Moderatör grubu (Zeki K., Türkan D., Özlem Z., Derya E.)
Konuşma süresi: 3 dakika

Açılış konuşması: 31 Mayıs 2013 tarihinden buyana İstanbul Taksim Gezi parkında başlatılan direniş; Siyasal iktidarın kolluk güçleriyle faşist baskılarla bastırmaya çalışması; Ankara, İzmir, Eskişehir, Hatay, Mersin başta olmak üzere yurdun bütün yerellerine yayılmasına neden olmuştur. Eylem ve etkinlikler Sinop’ta da 1-2 Haziran tarihinden itibaren Gezide uygulanan faşist polis baskısı nedeniyle başlamış, 21 gün aralıksız tüm Türkiye’de devam etmiştir. Belli bir süre ara verilmiş ve üç gündür tekrar eylem ve etkinlikler başlatılmıştır. Bu akşam burada / Barış MANÇO parkında Gezi Direnişini Forum formatında değerlendirerek devam etmekteyiz.

Forum işleyiş şekli anlatıldı.… ilk söze bir kadın arkadaşla başlayalım.
Şerife T.: Grev alanlarında büyüdüm. Denizlerden Mahirlerden öğrendim direnmeyi. Yaşam alanlarımıza, özgürlüklerimize müdahale var. Yılmayalım. Gezide Duran adam, kırmızı tişörtlü kadın simge oldu. Ethem, Abdullah ve Mehmet şehitlerimiz.
Selahattin Erdem: Konuşma sonunda Sesli alkış önerdi. Kabul edildi.
Sinan Raci E. ( Em. Öğretmen): Hiçbir şey 31 Mayıs öncesi gibi olmayacak. 80-90 lı gençleri alınlarından öpüyorum. Forumlar devam edebilir, yerel konuları görüşebiliriz. Nükleer konularını işleyebiliriz.
Emrah B.: Geziyi tartışmak yerine biz Sinop’ta neler yapabiliriz ile ilgilenmek zorundayız. Gezinin bize ihtiyacı yok.

Bu forumlardan artık bir şeyler çıkartılmalı ve tek bir söylem çıkmalı.
Bundan sonra biz bir lider oluşturmalıyız.

Cem K.: Biz bir ortak yanlışa direndik ve direnmeye devam etmeliyiz. Forumların en güzel yönü kişilerin birebir görüşme olanağı bulmasıdır. Sosyal medyada görüşmenin mantığı yok. Forumlar haftada bir yapılmalı. Gerze Direnişine, orada nöbet tutarak katkı sunabiliriz. Bir forum da orada yapabiliriz.
Emrah B.: Sinop’un yerel sorunları…. Kadın sorunu…. Kıyı kanununa göre deniz kıyılarından giriş ücreti alınmaması gerekir. Sahilleri kullanırken ücretsiz kullanmanın yollarını bulmalıyız.
Ziya E.: Emrah’ın söylemlerine katılıyorum. Sinop Halkı sahillere ücretsiz girebilmelidir. Halkın kumsalına girişi ücretsiz olmalı. Trafik ışıkları yok, Üst geçit- alt geçit yok. Bir sonraki foruma herkes 5 kişi getirsin. Burada çoğalalım.
Halil ( Öğrenci) : İnsanların meclislere ihtiyaçları vardı. 90 ların genci olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Her türlü sorunu burada tartışabiliriz.
Ayhan K.: Şu an hep birlikte Gezi ‘ye destek vermek gerekir ..
Tarık Y.: Biz 90 lı gençler direnişi 60 lı-70 li abilerimizden öğrendik. Sinop’ta yapılan işler ilerisi düşünülmeden yapılıyor. Denizlerimiz güvenli değil. Giden canlının ardından kimse ses çıkarmıyor.
Barış B. ( Öğr.): Gezi konusunda ulusal TV kanallarının olumsuz yayınlarını izliyoruz. Fikri mücadelenin öne çıkmasını öneriyorum. Salona gerek duymadan anlatabilmenin önemini kavramalıyız. Tayyip’in ortaya attığı “Milli İrade” nedir. Kendisine oy vereni korumaya almayı Erdoğan’dan öğrendik. İnsanları oy kullanmaya teşvik etmeliyiz. Temizliğe önce kendi evimizden başlamalıyız. Çöpleri temizlemek…..
Özgür K.: Hükümet sol kesimi ( muhalefeti) yok ettiği için dikta rejimi uygulamaya başladı. Teorik bilinçlenmeye ihtiyacımız var.
Selahattin G. (Em. Öğr.) : Herkes hangi yıllara ait olduğunu soruyor. Ben bu günün genciyim. 68- 78- 90 ların gençleri kendi dönemlerine ışık tutuyorlar. Gezi direnişiyle tekerleği yeniden icat etmeyeceğiz. Direnişi, tekerleği nasıl ilerleteceğimizi bulmalıyız. Samimi ve açık olmalıyız.

İnsanlık tarihinde gelişen çok fazla olaylar vardır. Önemli olan o olayları bu gün en iyi şekilde öğrenebilmeliyiz. Açık konuşmalıyız. Kendi kendimizi yönetmeyi bilmeliyiz.
Gezi parkında Devletsiz yaşayabilmeyi öğrendim. Farklı kültürlerden, Farlılıklarıyla gelenler dayanıştılar. Paylaştılar, birlik oldular. Biz oralı- buralı değil Dünyalıyız. Beraber yaşamayı öğrendim.
Sinop’un sorunları Karadeniz’den; Karadeniz’in sorunları Türkiye’den farklı değil.
Forumlarda Türkiye genelinde somut birşeyler çıkmalı, mahalle meclislerinde de bu konular tartışılabilmeli.Forumlarda; kadın sorunları, gençlik sorunlar nelerdir tartışılabilmeli.
Kurtulursak eğer, Tek başına değil birlikte kurtulacağız.
Ne yapmak istediğimizi bilmeliyiz.

Melih…. ( 25 yaşında Üniversite mezunu): Hayatım boyunca meydanlara inmedim meydanlara inenlere de iyi gözle bakmadım. İzmir Gündoğdu meydanında tesadüfen bulunduğum sırada Polis vahşetini gördüm ve bende meydanlara indim. Gezi parkında insanlarla otururken polise pasta ikram eden vatandaşa polisin gaz-su sıkması üzerine alanlardayım. Eskişehir ve Ankara meydanlarında bulundum. Farklı ideolojilerden olanlar saygılı ve kibar dayanışma içerisindeler. Tek başına iktidar olanlar hep mağduriyet söylemlerinin arkasına saklandılar. İktidarın mağduriyet noktasına gelmesi engellenmeli. Duygusallığı bırakmalı, din sömürüsüne karşı çıkmalıyız.
Ertuğrul Ahmet K. ( Urfa / Birecik) : Devletsiz bir ülke yaşayamaz. Kirli enerjilere ihtiyacımız yok. Deniz kirliliği yüzünden balıklar ölecek. Nükleer- termik Santrallerin oluşmasını önleyecek stratejiler geliştirmeliyiz.
Ziya E.: Forumda çok güzel şeyler olacağını düşünüyorum.
Zeki K.: Sinop’taki 35 yıllık yaşamımın 31 yılını Enerji işkolunda yönetici olarak geçirdim. Enerji ihtiyacımız yok. Arz fazlamız var. Elbette yenilenebilir enerji üzerinde çalışmalıyız. Elbette enerji çeşitliliğimiz olmalı, ama bu termik ve nükleer olmamalı. Az önce sözalan Ertuğrul arkadaş “Gezide AVM yapılırsa Sinop’ta Termik ve NS zorunlu olarak yapılır” dedi. Kesinlikle bu kirli enerjilere ihtiyaç yoktur. Bu santrallerin yapılması halinde Avrupanın enerji çöplüğü oluruz. Gerze’de yapılması düşünülen Termik Santral için gerekli olan yakıt/ kömür Sibirya’dan ve Güney Afrika’dan gelecek. Bu madenler geldikleri yoldan denizi kirletecekler. Deniz suyunun 0,5 derece artması bile denizde yaşayan balık türlerinin değişmesine yeterlidir. Bu balıklar yenir mi? O bilinmiyor. Aynı Santraller Doğayı ve tarım alanlarını da kirletecektir.
Özgür B.: Gezi den sonra nereye evirilmeliyiz. Gezide gaz yemiş aç kalmış insanlar buradaki konuşulanlara ne der. Sorunları çözmek konusunda nasıl bir alternatif oluşturulmalı. Buradaki insanların organik / samimi bağ kurmaları gerekir. Kolektivizm oluşturmalıyız.
Bülent K.: Fabrikalarda çalışan işçilerin sömürülmelerinden bahsetti. Yerel problemlerle uğraşmak yerine Polis vahşetine uğramış insanlar konuşulmalı. Genç İşsizler konusunu gündeme taşıdı.
Özlem Z. : (Emrah’a hitaben) kadın olarak ne zaman konuşacağımıza biz karar verelim.
Özgür K.: İktidara yürümek önerim. Benim talebim siyaset yapmak. Ve ortak alanlarda buluşmalı. Forumlara hazırlıklı gelinmeli. Bir forumda Gerze’de yapmalı.
Türkan D.: Kadın konuları üzerine söylemler var. Sinop/ Erfelek’te kadın cinayetleri yaşandı. Kadın haklarını anlatmalıyız. Kadın sorunlarını birlikte paylaşmalıyız.
Şule B.: Gezi parkında olan olaylara karşı doğru davranmalıdır.
Meltem G.: 3-5 ağaçla başlayıp iktidara başkaldırıdır Gezi.. Gezide gençler vardır, Sendikalar yoktu. Sonradan katıldılar. Siyasi partiler önce sahip çıkmadılar eyleme… Sistem değişmelidir, artık kendimizi temsil etmeliyiz. Ve somut birşeyler ortaya koymalıyız.

Din, dil, ırk farkı gözetmeksizin biraraya gelebilmeliyiz.
Sinan Raci G.: Gezide eli palalı saldırganlar serbest, kasklı gençler tutuklu…. Direniz bir günde olmaz. Haftalara yaymalı.
Halil İ.: Tekel, ODTÜ, Roboski, Reyhanlı eylemleri olmasaydı gezi yaşanmazdı. Gezi bu eylem ve etkinliklerin ürünüdür.
Selahattin G. (Em. Öğr.): Forumların formatı budur. Birbirimize yanıt vermek yerine işimizi konuşmak gerek.
Özgür B.: Hükümeti gezi ruhuyla kilitledik.
Eren K.: Gezi, Birikimdir, AKP’yi sorgulamaktır. Yasal terör polis gücüdür. Ölenlerimizin hesabı sorulmalıdır. Geri dönülmez bir yoldayız. Sistemi değiştirmek gerek.

İstanbul’dan katılan bir arkadaşının mesajını okudu; Sokakta sesinizi duyurun.
Bilge Şimşek D.: Barış Süreci ile ilgili olarak Sinop’ta yaşanan bir ( 18 Şubat) linç terörü var. Bu sırada Linç edilmek istenen Mv. lerinden Sırrı Süreyya Önder Gezide en öndeydi. Sinop bu utancı gezi direnişine topyekün katılım sunarak gidermelidir. Ve ilk seçimde AKP’yi devirmek için CHP desteklenmelidir.
Faik E.: Halk Meclise yürümelidir.
Çağdaş: Sinop Sorunlarıyla ülke sorunlarını ayrıştırmamalıyız. Forumlarda seçimler ile ilgili olarak konuşmadan %10 barajı aşağıya çekmenin yollarını bulmalıyız.
Tan: Foruma katılanların Türkiye gündeminden haberdar olması beni mutlu etti. Kalabalıklaşmak için çalışmalıyız. Ülkemizde kör medya var. Gezi bir uyanıştır.

Kendi kendimizi yönetebilmeliyiz.
SONUÇ YERİNE:
Moderatörlüğün Değerlendirmesi: Yaklaşık 2 saatlik forum sürecinde değerlendirilmesini istediğimiz konuları konuştuk. Karar altına alınmasını istediğimiz konu başlıkları şöyle:
• Forumlar hangi zaman dilimi içerisinde tekrarlanacak,

• İnternet ortamında tartışma yapılıp yapılmaması,
• Yerel konuları nasıl değerlendirmeliyiz?
• Gerze direnişinin desteklenmesi,
• Teorik çalışmalar/ tarih gözden geçirilmeli mi?
• Gez den başlayarak tartışma nereye evrilmelidir?
• Genç işsizler / Taşeron işçileri sorunları değerlendirilmeli.
• İletişim grubu/ komitesi kurulmalı mı?
• Forumun adı ne olmalı?

Her forumda bir sonraki Forum tarihi v gündemi belirlenecek.

İletişim grubu/ komitesi bir sonraki forumda oluşturulacak,
Diğer forumlarla iletişim grubu oluşturulmalı,

12 Temmuz 2013 Cuma

Saat 21.30 da Uğur MUMCU parkında toplanıp 22.00 da Barış MANÇO parkında forum.
Konu: Gezi Parkı konusuna devam edilecek…
SİNOP ÇAPULCULARI FORUMU

YÜRÜTMESİ

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Şişli Merkez Forumu (9 Temmuz 2013)

- Belediye ile iletişimi sağlayan arkadışımız parkın arka kısmındaki

otoparkın yeşil alana dönüştürülmesi konusunda yetkililerle görüştüğü bilgisini verdi. Araziyle ilgili iki proje olduğunu ancak arsanın değerinin çok yüksek olması sebebiyle belediyenin bu bedeli karşılayamacağını belirtti. Bölgede başka bir alan tespit ettiklerini
duyurdu.

- Basın-yayın komitesindeki arkadaşımız forumuzu duyuran çıktıların

alınmadığını ve dağıtımda aksaklıklar olduğunu söyledi.

Forumu anlatan afişlerin daha fazla olması gerektiği belirtildi.
- Tanıtıma dair neler yapılacağı konuşuldu. Pazar günki panayırda

çekilen görüntülerden klip hazırlanması kararlaştırıldı.

- Ayrıca forum öncesi mahallede yürüyüş yapılıp yapılmaması tartışıldı.
Bazı katılımcılar çevre halkının gürültü yapılamasına tepki

göstereceğini belirtirken, bazı katılımcılar da ramazan ayıyla ilgili
çekincelerini dile getirdi.
Perşembe günü sessiz bir yürüyüş yapılarak parka gelinmesi
kararlaştırıldı.

- Bir katılımcı Taksim’de düzenlenen yeryüzü iftarının çok etkileyici

olduğunu ifade edip, parkta bir iftar düzenlenebileceği fikrini ortaya attı.
Böyle bir etkinliğin forum günü yapılmasına itiraz edildi. Her ayın ilk pazarı yaptığımız panayırın iftara dönüştürülmesine karar verildi.

- Tatavla forumundan konuk olarak gelen arkadaşımız çalışmalarını
aktardı… Birbirine yakın olan iki forumun bazı ortak etkinlikler düzenleyebileceği önerisini getirdi.
Gündemde ilk olarak Kazova işçilerini ziyaret var.. İşçilere ziyaretin birlikte yapılmasına karar verildi.

*Bugün Taksim Dayanışması’nın toplantısına katılacak arkadaşımıza

aktarması için bazı sorular soruldu.
Boykot listeleri konusundaki sıkıntı aktarıldı. Ve kimi ne için boykot
ettiğmizin ayrıntılı olarak açıklanması istendi. Direnişçilere yardım
eden esnafın ikinci seferde polis baskısıyla kapılarını kapattığı,
kimseye haksızlık yapılmaması gerektiği ifade edildi.

Taksim Dayanışması konusundaki eleştiriler dile getirdildi. Platformun tarafsızlığını yitirip yitirmediği konuşuldu. Gaz adam festivalıyle ilgili eleştiriler aktarıldı.

İnsan hakları ihlalleri, gözaltılar ve ölenler için her cumartesi
yapılan eylemlere katılmaya devam edilmesi gerektiği görüşü dile
getirildi. Bazı katılımcılar konuşma ortamında kalınması gerektiğini
söyledi.

Genel gündeme dair bir diğer konu da seçim sistemiydi. Seçim sisteminin değişmesi gerektiği konuşulurken, bir arkadaşımız seçim sonuçlarının sayılması yönteminin kaldırılması gerektiğini dile getirdi.

Sahte oy pusulaları, ölen insanlara gelen seçim kağıtlarıyla ilgili
herkesin nüfus müdürlüklerinde kendi kütüğünü kontrol etmesi gerektiği, gelmeyen seçmen kağıtlarının peşine düşülmesi gerektiği konuşuldu.
—-KARARLAR—-

1- Bir sonraki panayırı iftar şeklinde gerçekleştirilmesine karar

verildi.

2- Belediyenin iftar çadırında ilan dağıtmak…
3- Forum öncesinde parka birlikte yürümek: Perşembe günü saat 21.00′da
Apex Tıp Merkezi’nin önünde toplanılarak kocamansur sokaktan parka yürünecek.

—GÜNDEM ÖNERİLERİ—
1- Seçim yaklaşıyor,, belediye meclis üyeleriyle biraraya gelinmeli mi,
foruma davet edilerek onlar dinlenebilir mi?
2- Foruma belli isimlerin davet edilmesi konuşulacak.
3- Ortanca parkını ziyaret // Tatavla Forumu’yla cuma günü Kazova
işçilerine ziyaret…
4- Esnaf üzerinde çalışma yapılması…
5- Sanatsal etkinlikler düzenlemek için belli grupların toplanması…
6- Yerel basında nasıl yer alacağız? Tavrımız ne olacak?
7- Forumda usul konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Bazı kurallar
belirlenmeli,, bu konuda deneyimli bir arkadaşımız sunum yapabilir?
8- Yasa tasarıları hakkında bilgi edinilmesi ve haberimiz olmadan
meclisten geçirilen yasa tasarıları ele alınmalı…

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön

Zekeriyaköy Forumu (9 Temmuz 2013)

Aramızdan bir arkadaşımızın kooperatifleşme ile ilgili konuyu dinlemek üzere Abbasağa’daki forumda olduğu bilgisi verildi.

Yeni gelen arkadaşlarımıza daha önceki forumlarda tartışılan ve öncelikli olarak kabul edilen konular hakkında kısa bir bilgi verildi;

-Foto safari çalışması başlatılacağı,
- Sağlık sorunlarına dikkat çekmek için organ bağışı kampanyası başlatılacağı,
-Sandık güvenliği konusunda bilgilenilip çalışılacağı,
-Doğa tahribatına dikkat çekecek eylemler gerçekleştirileceği…

1-Katılımcımızlarımızdan biri, bazı kimselein forumlarda tartışılan konuların ve problemlerin hemen çözülemediği ve işlerin yavaş gittiği konusunda endişeler taşıdığını gördüğünü söyledi. Yarın sonuç almanın mümkün olmadığını, 3 yıl sürecek sabrımızın olup olmadığına cevap vermemiz gerektiğini söyledi. “Bu kuşak, bu gelir grubu yeteri kadar sabırlı değil, olabilecek mi?” dedi.

2- Aramıza ilk defa katılan bir katılımcı, gezideki gençlerin endişelerine kulak vermek, onların yanında olmak gerektiğini söyledi. Onları burada aramıza katabilmenin gerekliliğini belirtti. Belgrad ormanında konuşlansalar biz de Gezi’deki gibi lojistik destek sağlasak iyi olur diye düşündüğünü söyledi. Ayrıca tüketimden gelen gücümüzü kullanmanın önemine, harcanılan her kuruşun kime gittiğine bakılması gerektiğine dikkat çekti. Kendi fikirlerimize uygun olan yapıdaki insanlarla çalışılması gerektiğini düşündüğünü söyledi.

3-Bir katılımcımız, Melis Alpman’ın çok yakın zamanda Belgrad ormanlarıyla ilgili yazı yazdığını, bu itibarla kendisiyle iletişim kurmanın doğru olacağını söyledi.

4- Mimar, öğretim görevlisi bir katılımcımız, Mimarlar Odası İst. Şb. Bşk.’nın Zekeriyaköy bölgesi ve çevresindeki sorunlarla ilgili görüşmek üzere hazır olduğunu belirtti. Alternatif medya, yazılı basın tüketiminin, paylaşımının önemine dikkat çekti.

5-Bir katılımcımız varyantın girişine forumun afişinin yapılıp asılmasını önerdi, bir diğer katılımcı diğer bütün reklam panolarının yanında yer almasın diye itiraz etti. Bir diğer katılımcı görünür olmak için forumun mekanını değiştirmeli diye önerirken bir diğeri mevcut ortamın lojistik olarak (oturma alanları, elektrik, film gösterimi için uygunluk, vs.) daha uygun olduğunu söyledi.

6- Foruma dikkat çekmek için varyantı kapatıp yürüme eylem önerisi geldi. Forumla eylemi karıştırmamak gerektiği söylendi. Afişin yaptırılıp nöbetleşe yarım saatlik sürelerle iki kişinin varyant başında tutması önerisine sıcak bakıldı.

7-Katılımcılarımızdan biri, bu arada Melis Alpman’la haberleştiğini ve Melis hanımın konu ile ilgili forum adına bir yazı beklediğini söyledi. 3 arkadaşımız konu ile ilgili görevlendirildi.

8-Bir katılımcı, Taksim Dayanışması üyelerinin göz altına alındıklarını, evlerinin usulsüz olarak arandığını ve bu süreçte onlara destek olunması gerektiğini söyledi. En önemli sosyal mecra facebook, twitter’da bu insanlarla ilgili haber ve dayanışma bilgilerinin paylaşılmasını, hukuksuzluğun yayılması için tweet, retweet yapılmasını rica etti.

9-Bir katılımcı Ekümonopolis filmini izleme kararını hatırlattı, Pazar gününün hedeflenmesine karar verildi. Filmin uzunluğuna dikkat çekildi, birkaç kerede izlensin denildi. Bir katılımcımız gerekli hazırlığı yapacak.

10-Bir katılımcı Tophane’de eski tütün deposunda Anadolu Kültür İnisiyatifi’nin 7-8 fotoğraf sanatçısının kentsel dönüşüm ile ilgili sergi açtıkları bilgisini paylaştı, çevre duyarlılığını geliştirmek isteyen herkese sergiyi tavsiye etti.

11-Bir katılımcı bizim gibi düşünmeyenlere nasıl ulaşılacağının önemli olduğunu, sonumuzun Mısır, Suriye gibi olmasını istemediğini belirtti.

12-Katılımcımızlarımızdan biri, Türkiye’nin siyah ve beyaz şeklinde olduğunu grisinin olmadığını söyledi. Haber kanalları sahiplerinin aynı zamanda birçok alanda faaliyet gösterdikleri için devlete, ihalelere ihtiyaçlarından dem vuruldu. Çapul TV, Halk TV gibi alternatif yayın organlarına destek konuşuldu.

13-Bir başka katılımcımız daha önce söylenenin aksine çalışanları kendimiz gibi seçmektense farklı olanları ikna etmenin, kazanmanın öneminden bahsetti. “Soru işareti oluşturabildiğimiz bir kişi bile önemli” dedi.

14-Taksim’de yeryüzü sofralarına katılan arkadaşlarımız geldiler ve meydan ile İstiklal caddesi arasındaki farkları, İstiklal’deki coşkuyu, birlikteliği, heyecanı, paylaşımı bizleri kıskandıra kıskandıra anlattılar. Hoşlarına giden bir slogan: Kapitalizme ihtar, yaşasın iftar!

15- Uskumruköy, Kilyos, Gümüşdere’li esnaf, bakkal, pazarcılar ile alış-veriş destekli iletişim tekrar konuşuldu.

16-Bir katılımcı, polislerin psikolojik olarak ne durumda olduklarını merak ettiğini, bu eylemler sonrasında bazılarında Vietnam sendromu bile olabileceğini söyledi. Bunun üzerine bu süreçte gözaltına alınmış bir arkadaşımız polislerin kendisine “sendika kurmak istiyoruz mesela, bize niye destek olmuyorsunuz” dediklerini, kendisinin de siz kurun, biz destekleriz dediğini anlattı. 17 polis intiharı, 1500 kadar polis hakkında İçişleri bakanlığı tarafından soruşturma yürütüldüğü bilgilerinin dolaştığı söylendi.

17-Bir katılımcı, forumları canlı tutmak ve ilgiyi sürekli kılmak için; farkındalık, bireysel ya da toplu eylemleri desteklemek kararları alarak devam edelim dedi. Diğer forumlarda sürdürülebilir, hayata geçirilebilir eylem planları yapıldığını söyledi. Bu ortamda yaşam gustosu, creative zekası yüksek sanatçıların bulunduğunu, yakın çevremizi haberdar etmemiz gerektiğini söyledi. Somut eylem önerileri: Siperdeyiz. Yaşadığımız coğrafyada bir flora var. Çevremizdeki ağaçların Latince ve halk dilinde isimleri, bu coğrafyada kaç adet oldukları, bu kıyım devam ettiği takdirde yok olacaklarını yazdığımız sticker’lar yaptıralım, her yere yapıştıralım.

T-shirt yaptıralım, önüne forum logomuzu, arkasına ağaç isimleri yazalım, sokağa çıkalım. Veya üzerinde “ÇED raporu nedir?” yazan T-shirtler yaptıralım, merak uyandıralım, sorgulatalım.
Bu öneriler çok destek ve alkış aldı…

18-Olimpiyat komitesine 3. Köprünün ÇED raporu ile ilgili hazırlanacak dilekçe hatırlatıldı. Katılımcılarımızdan biri bu komiteyle çalıştığını, dilekçemizi kendisinin ulaştırabileceğini söyledi.

19-Bazı forumlara temsilci gönderilmesi tekrar görüşüldü, Perşembe günü kararlaştırılacak.

20-Sandıklarda görev alma konusu tekrar gündeme geldi. Daha önceden deneyimi olan bir katılımcımız genel prosedürlerle ilgili bilgi verdi. Kendisinin seçmen sandığının belli olduğunu önümüzdeki 6 ayda sandıktaki isimlerin (300) adresini ziyaret edeceğini, göz teması kuracağını ve sonra seçim sandığının başında doğru kişilerin oy kullandığından emin olacağını söyledi. Zaman kısıtından dolayı biran önce başvuru yapılmasına karar verildi. İsteyenler Perşembe günü isimlerini bildirecekler, aramızdan bir kişi hepimiz adına CHP Sarıyer ‘e gidip (parti adına değil, genel anlamda görevli olmak üzere) başvurularımızı yapacak.

Bir katılımcımız yine güzel bir hatırlatma ile toplantıyı sonlandırdı:
Meydanı boş bırakmak
Meydanı boş bulmak
Kalın sağlıcakla,
3. Katip …

Kaynak: http://parklarbizim.blogspot.com/

Başa dön